Siyasi iradenin aldığı bir karar, hayatın olağan akışına çomak sokup piyasayı, saat gibi işleyen bir düzeni allak bullak etmeye yeter.
Öyle ki, hukuki anlaşmazlıklar, toplumsal gerginlikler hatta ve hatta insan yaşamına kast eden olaylar yaratabilir.
Neden mi bahsediyorum?
Malum kiracı ve ev sahibi anlaşmazlıklarından.
Ülke genelinde istatistik bir veri oluşturuluyor mu bilmiyorum ama gün geçmiyor ki tartışma konusu kira artışı olmayan bir yaralamalı kavga veya cinayet yaşanmasın…
Hükümetin iki yıldır “kira artışlarına yüzde 25 zam sınırlaması” getirmesi üzerine kiracı-ev sahibi anlaşmazlıklarını içeren davaların patladığına şahit olduk.
Bunun çözümü için ara bulucu zorunluluğu getirilse de halen anlaşmazlıkların, kavgaların ve cinayetlerin işlendiğine tanık oluyoruz.
Bunun sorumlusu kim?
Niye birden bire ev sahibi-kiracı anlaşmazlıkları tavan yaptı?
Bu konuya birlikte kafa yoralım…
Kira artışlarına yüzde 25 zam sınırlaması getirildiği tarih 9 Haziran 2022.
TÜİK Haziran 2022’de TÜFE’yi yıllık bazda yüzde 78 olarak açıkladı.
Peki bağımsız araştırmacılardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) aynı tarihteki yıllık enflasyon rakamı ne kadar?
Yüzde 175.
Hepsi bir yana, rakamları tartışmalı TÜİK ile piyasayı en iyi analiz ettiği düşünülen ENAG’ın ortalamasını alalım.
Sonuç yüzde 126.
Vatandaş enflasyon altında inim inim inlerken, mutfağın enflasyonu yüzde 100’leri aşmışken sen diyorsun ki, “
Konut kiralarında yüzde 25’ten fazla zam yapamasın”.
Sonra…
Tüm çalışan kesim ve asgari ücretlilere TÜİK’in düşük gösterdiği enflasyona göre zam yapacaksın.
Millet yaşadığı enflasyon altında ezilecek…
Fiyat artışları karşısında aldığı maaş eriyen vatandaş homurdanmaya başlayınca, ilk tedbiri konut kiralarına yüzde 25 zam sınırlaması getireceksin…
Hatta bunu 2023 Haziran’ında bir yıl daha uzatacaksın.
Buna “piyasanın çarkına çomak sokmak” denir.
Şimdi soracaksınız, “
Ev sahiplerini mi koruyorsun?” diye.
Yakından uzaktan ilgisi yok.
Ekonomi, hiçbir radikal kararı kaldırmaz.
Popülist politikalarla enflasyonu dizginlemeyi ikinci plana atan bir yönetim zihniyeti, bunun siyasi bedelini ödemek, sonuçlarına katlanmak yerine, aradığı suçluyu hemen buluverdi.
O da kirada evi olan ev sahipleri.
İyi de hiper enflasyon yaşanan bir ortamda yüzde 25 zam zorunluluğu getirirsen, bırakın kavgayı gürültüyü cinayetler yaşanır…
Nitekim yaşanıyor da…
Bu yitip giden canların, sakat kalan insanların günahı ne?
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in iş başına geçmesiyle gerçekçi ekonomi yönetimi sergileniyor.
Bunu kimse inkar edemez ancak bunun bir bedeli oluyor…
Son 6 aylık TÜİK verileri insaflı olarak görülüyor, yani gerçekçi.
Yüzde 62 enflasyon, yüzde 40 Merkez Bankası politika faizi…
Merkez Bankası faiz oranı daha da artırılacak gibi görünüyor.
Bu durum konutta, tüketicide, ticari kredilerde faiz oranlarını yıllık neredeyse yüzde 60’lara kadar çıkardı.
Yani kimse ev alamaz hale geldi, ağır maliyetine rağmen kredi de olsa paraya ulaşmakta zorlanır hale geldi.
Böyle olunca özellikle kiralık evlere talep arttı. Boş evlerin kiraları 2-3’e katladı.
Ev sahipleri her 6 ayda bir yapılan maaş ve asgari ücret artış oranlarına paralel kira artışı yapmak isteyince kiracıların yasal hakkı yüzde 25 zam sınırlamasına takıldı.
İki tarafı da kirli değnek anlayacağınız.
Günümüzde yaşadığımız bu ev sahibi-kiracı sorunu bu yönetim anlayışıyla bitmez.
Piyasa gerçeklerini yok saymak kimseye kazandırmaz…
Benden söylemesi…