Ali Baş yazdı
Prof. Dr. Suat Çağlayan, seçimlerin ardından geniş kapsamlı bir değerlendirme yaptı. Muharrem İnce’nin ikinci tura kalması için CHP’liler kadar Erdoğan’ın da uğraş verdiğini belirten Çağlayan “Sayın Erdoğan, İnce’nin güçlenmesinin kendi işine yarayacağını çok iyi bildiğinden mitinglerinde sadece onu hedef aldı.” Tespitinde bulundu.
FARKLI SENARYOLAR!
Çağlayan Odatv’de yer alan yazısına okurlarına bir soru yönelterek başlıyor:
-Peki nasıl oldu da, Türkiye’nin geleceği için son kurtuluş olarak görülen bu seçimi, MHP’nin desteği ile yine Cumhurbaşkanı Erdoğan kazandı? Bunu anlayabilmek için, seçim propagandaları sürecinde Erdoğan ve ekibinin oynadığı siyaset mühendisliği oyununun iyi okunması gerekir.
Eskişehir’i, Yılmaz Büyükerşen’i ilgilendiren bölümde ise “gelin, yaşadığımız seçim sürecinin başına gidelim ve farklı bir senaryoyu paylaşalım Diyelim CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olarak Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen gösterilmiş olsun. Bakalım olaylar nasıl seyredebilirdi?” sorusunu yönelten Çağlayan şu tespitlerde bulunuyor:
HER KESİMİ
SEVİNDİRİRDİ
a- Sayın Büyükerşen’in aday olması sadece CHP’lileri değil, liberalleri, keskin olmayan AKP’liler ile dinci olmayan dindar müslümanlar dahil herkesi sevindirirdi.
b- Büyükerşen, CHP’de Kılıçdaroğlu yönetimine kızarak oylarını başka partiye verecek olanlarla, oy kullanma niyetinde olmayanların oylarını toplayabilirdi.
c- Sayın Erdoğan, Yılmaz Hoca’yı CHP’li bir “öcü” olarak gösteremeyeceği için, Akşener’den kaçtığı gibi Büyükerşen’in karşısında da zorlanacaktı.
TÜRKİYE’NİN YAZGISI
DEĞİŞECEKTİ!
d- Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turundaki yarışta, hem Büyükerşen ve hem de Akşener iddialarını sürdürecekleri için, Akşener’e verilecek milliyetçi/ülkücü ve muhafazakar oylar Erdoğan’a gitmeyecek ve Erdoğan daha ilk turda yüzde kırkın altında kalabilecekti.
e- Bu durumda ikinci tura ister Büyükerşen, isterse Akşener kalsın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısında seçimi kazanabileceklerdi.
f- Yani, Büyükerşen’in aday olması durumunda Türkiye’nin yazgısı değişebilecekti.
YAŞLI DİYENLERE BİR ÇİFT SÖZ VAR!
Prof. Dr. Suat Çağlayan yazısını “Yılmaz Büyükerşen için “yaşlı” diyenlere bir çift sözümüz var” diyerek bitiriyor:
-O aday olsaydı, elbette meydanlarda bağırarak keskin söylemlerde bulunmayacak, saygın duruşuyla, insanlara güven ve umut veren konuşmalar yapacaktı. Yeri geldiğinde konuşan, ürettikleri ile tüm ülkeye örnek olan ve toplumun her kesimini kucaklayabilen deneyimli bir yönetici, eğitimci, bilim ve devlet adamı olarak Yılmaz Hoca’ya, bir kez daha haksızlık yapılmıştır.
KENDİNİ TANI
1572 yılında Montaigne, ilk “denemelerini” yazmaya başlar. Montaigne’nin temel felsefesini “Kendini tanı”dır.
Montaigne, “Kimse kimseyi değil, herkes kendi kendini adam etmeli” der., Amerika’nın keşfedilmesi üzerine ise şöyle bir not düşer:
-Dünyamız az önce başka bir dünya buldu. Bunun sonuncu kardeş olduğunu kim söyleyebilir?”
Montaigne, eski uygarlıkların daha barışçıl ve daha insancıl olduğunu düşünür ve uygarlığın ilerledikçe, barbarlığın ve vahşiliğin daha da artacağını iddia eder:
-Bunca şehir dibinden yakılıyor, bunca ulusun kökü kurutuluyor, milyonlarca insan kılıçtan geçiriliyor. Dünyanın en zengin, en güzel ülkesinin altı üstü getiriliyor.
-Niçin? İnciler, biberler alıp satacağız diye. Aşağılık makine zaferleri bunlar. Hiçbir zaman haksız sömürü insanları böylesine korkunç bir kinle birbirine düşürmemiş, bu kadar yürekler acısı kıyımlara yol açmamıştır.
KİME FAYDA SAĞLAR!
Genel seçimler yeni bitti…
Şöyle biraz soluklanalım, dedik…
Pat, “yerel seçim işareti verildi”
Anlaşılır bir işaretti. Ama bu işareti sanırım bazı kesimler yanlış anladı. “Hadi yerel seçimleri erkene alalım” dediler…
Yerel seçimler 8 ay sonra yapılacak. Erken seçim kararı şimdi alınsa seçimler ancak 3-4 ay sonra yapılır. 4 aylık bir zaman içinde seçimleri erkene almanın kime nasıl bir ayda sağlayacağı doğrusu merak konusu…
Vatandaş diyor ki:
-Şu yerel seçimleri de atlatalım da, uzunca bir süre seçimi unutalım!
KİŞİLİK!
Kişilik, en önemlisi budur!
Nedeni tek bir cümledir. Turgenyev, şöyle açıklıyor:
-İnsanın kişiliği bir kaya gibi sağlam olmalıdır, çünkü her şey onun üzerine bina ediliyor.