Hani "Kadir gecesi doğmuştur" derler ya...
Yaşamımız "boyunca, "Büyükerşen" kadar şanslı bir kişi görmedik...
"Bu şansı da kendi yaratıyor!"
6 yıl Akademi Başkanlığı yaptı.
1982 yılında Karacaali’deki yazlığının balkonunda serinlerken radyodan "Anadolu Üniversitesi Rektörü" olarak atandığını duydu...
1983'de yine radyodan "RTYK" üyeliğine seçildiğini öğrendi...
1985'de "Hasan Celal Güzel" telefonla aradı:
"Kâmuran Gürün’ün görev süresi doldu. RTYK Başkanı olarak atandınız..."
1987 yılında RTYK'nın Başkanlık seçimi için kuraya gidildi. İlk kurayı Büyükerşen çekti: "Boş..."
Rahatlamıştı ama, aynı gece evinden telefonla arandı:
"Göreve bir daha atandınız, devam edeceksiniz..."
Daha sonra Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü’ne Türkiye'de rekor sayılacak oyla seçilip devam etmişti...
Dikkat ettiniz mi bilemiyoruz!
Hiçbir göreve aday olarak gelmedi..
"Ya seçildi, ya atandı..."
Taaa ki, Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday oluncaya kadar...
…….
Şimdi de CHP kendisinin Cumhurbaşkanı adayı olmasını istiyor... Günlerdir tartışıyoruz, olur mu?
4 yıldır üst üste Eskişehir'de seçim kazanan Yılmaz Hoca için, AKP'liler de görüş veriyor...
Herhalde "Maşallah" değil, "İnşallah"tır!
Kurtulmak için başka "şans"ları yok!
Ama dedik ya, Büyükerşen'den şanslı bir insanı tanımadık... Bu şansı da kendi yaratıyorsa, Eskişehir'de "karınca" olmaya devam edecektir...
Sadece "sandık" böyle istemiyor...
"O bir gerçek Eskişehir sevdalısı..."
****
Üçüncü üniversiteden önce...
Üniversite kenti olmaktan onur duyuyoruz... Ve de daha fazlasını istiyoruz...
Acaba doğru mu?
3-4 üniversiteli kent olmak yerine elde olanları güçlendirmek, daha eğitimli hale getirmek önemli değil mi?
Üniversitede ders verdiğimiz ilk günü hiç unutamayız...
3. sınıf öğrencilerine sormuştuk:
"Kaç kişi gazete okuyor?"
30 kişilik sınıfta 3 kişi parmak kaldırmıştı ve bunlar gazeteci olacaktı...
Unutamadığımız bir anıyı da "Emin Yalaman"dan dinlemiştik...
Bugün artık tarihe karışan "Çiçek Pasajı"nın sahibiydi Yalaman...
Bir gün pasajdaki televizyon "siyah-beyaz"a dönüşmüş...
"Eyvah! Boya bitti” demiş Emin ve yanındaki işçisini karşıdaki eczaneye yollamış... Aynı zamanda sanatçı dostumuz "Erol Şaykol"un eczanesine gelmiş işçi :
" 7 renkli boya verecekmişsin abi!"
Şaykol, hemen anlamış durumu :
"Valla bende 3 rengi var, diğerlerini kuaförlerde bulabilirsin" demiş ve yollamış...
Kuaförde ne yaptığını bilmiyorlarmış ama bildikleri ve üzüldükleri bir gerçek varmış...
"Televizyona boya arayan işçi, bir fakültenin ikinci sınıf öğrencisiymiş..."
Bunlar yaşanmış ama gerçek olaylar...
İki üniversitemizin de bugün çok iyi yerlere geldiğine inanıyoruz...
Daha düne kadar hazırlık sınıflarındaki "yabancı dil" isyanını görmek bile bu görüşümüzün bir işaretidir...
***
Ne yapayım ben bu adama?
Adam, karısını sevgilisiyle yatakta basmaya kararlıymış. Evden çıkınca bindiği taksinin şoförüne olayı anlatmış, taksici de şahit olmayı kabul edince eve geri dönmüşler... Beklendiği gibi çarşafı kaldırınca karısıyla sevgilisini görmüşler. Koca çekmiş silahı, karısı "durr" diye bağırmış:
"Şimdi oturduğumuz evi kim aldı biliyor musun? Çocukları Amerika'da kim okutuyor sanıyorsun? Bodrum'daki yazlıkla, yeni tripleks villayı kim yaptırıyor zannediyorsun? Hepsini bu adam yapıyor!"
Kocası bunları duyunca daha da çok sinirlenmiş. Beraber baskın yaptıkları, taksiciye sormuş:
"Ne yapayım ben bu adama ha?"
Taksici çok sakin bir sesle yanıt vermiş:
"Aman abi, üstünü ört üşümesin..."
***
Bana haber ver!..
İki futbolcu büyük bir otelin barında içiyorlardı. Bir ara biri "Holde oturan şu mavi elbiseli sarışını görüyor musun?" dedi:
"Ne dersin, onu tavlayabilir miyim?"
Diğeri "Orasını bilmem ama bir ihtimal görürsen haberim olsun" dedi
"Kendisi karım olur da!"
***
Mısır'daki mahkeme
26 Kasım 2012’de... Mısır Devlet Başkanı "Muhammet Mursi" Anayasa Mahkemesi ile dalaştı.
Sebep, "Mursi"nin "Benim kararnamelerimi yargı denetleyemez" açıklamasıydı.
Mısır Anayasa Mahkemesi Sözcüsü "Mahir Sami" bakın ne demiş o günlerde :
"Bu mahkemenin üyelerine acı veren olay, bu cumhuriyetin başının Anayasa Mahkemesi'ne karşı sürekli bir saldırı kampanyasına girişmiş olmasıdır."
Mursi güçlenince "Ben hukuka uymam hukuk bana uysun" tavrına girmişti.
O giriş...
"Melih Aşık”
***
Altı yüz yıllık devlet
"Namık Kemal" Osmanlı Devleti'nin haline üzülür, çevresine "Memleket batıyor, uyanın" der dururmuş...
Bir gün yolda rasladığı bir dostu gülerek sormuş:
"Yıllardır memleket batıyor diyorsun, bak memleket hala ayakta..."
Namık Kemal gülmüş:
"Birader, bu oduncu Mehmet Ağa'nın cenazesi değil ki, hemen kaldırıp gömsünler. Altı yüz yıllık devletin cenazesi, yetmiş seksen senede anca kalkar...
Gerilim
Kürdistanımız kuruluyor...
Simdi sıra yavaş yavaş Apo'nun tahliyesine geliyor. O da gerçekleşince her şey bitmiş olacak...
Emin Çölaşan
Günün İncisi
Gerçek dost herkes çekip giderken içeri girendir.
Walter Winchell
Kıssa-dan
Bir ülkede cehalet ağır basıyorsa, o ülkede cehaletten faydalanan kurnazların da çıkması doğaldır..
Haldun Ertem
Cuk
Şempazeler kopya çekiyormuş!
"Biz de onlardan!..."
Günün Balı
Kemal Kılıçdaroğlu, "Kul hakkı yiyen bizden korksun" demiş.
İlahi Kemal Bey!
"Sizden neden korksunlar ki..."
Balthör
Günün Sözü
İyi bir arkadaş, sizi her zaman önden bıçaklar.
Oscar Wilde
Günün Olayı
Tarih, Silivri davalarındaki hukuksuzlukları sorgularken mutlaka "Haşim Kılıç"ın konuşmasına da yer verecektir...
Ama dört duvar arasındaki trajediler hala sürüyor!
Emre Kongar
Günün Biberi
"Dün dündür, bugün bugündür" realitesinin geçerliği olduğu topraklarda, anayasanın temel değerleri bile belli isimler arasında böyle "sandalye kapmaca oyununa" dönüştürülüyor...
Nilgün Cerrahoğlu
Günün Şiiri
Ilıntı
İnad üstüne bitmiş tüyü sarı
Hangi boydan gelmişse
Bozuk gelmiş huy damarı
Gün sızmaz yüreğinden dişleri kesmez
İyilikte yokma elleri kıpırdamaz
Gözlerinde boğuntulu yellerin
Kırdığı döktüğü görüntüler
Komşularda ötelerde yardımla destekle
Birbirine el veren omuz veren
Yol iz bilen insanlar
Tutgun gülümseyişler içinde
Odalardan bahçelerden mutluluğu
Peyklerle uçan,cıvıltılar parıltılar.
O. K. Atok (Varlık-1958)