Dün karşılaştığım MHP’li bir arkadaşım,”Sadi Bey AK Parti’nin 6 adayı bir araya gelemiyor. CHP’li adaylar gittikleri yere parça bölük ziyaret gerçekleştiriyorlar. Bakın MHP’nin adaylarına. Nereye gitseler 6’sı birden gidiyor. Bu adaylar arasındaki birlik beraberliğin göstergesi” dedi.
Söylediği bir tek doğru var. O da, “MHP’li adaylar ziyaret ettikleri her yere birlikte gidiyorlar” sözü.
Ancak bu hem avantaj hem de dezavantaj.
Avantaj: Bir beraberimiz. Bir birimizin arasında sen birinci sıradasın, ben sonuncuyum diye ayrılık olmadığını gösterir.
Dezavantaj: Seçim süreci çok kısa. Hep birlikte gezmek istediğinizde ister istemez bazı kurum ve kuruluşları atlamak zorundasınız. 2’şerli gruplara ayrıldığınızda çok ziyaret, daha çok insanla buluşmak imkânı oluyor.
Bende bir partiden milletvekili adayı olmuş olsaydım hep birlikte gezmek yerine 2’şerli gruplar halinde daha çok kişiye ulaşmak, onlara dokunmak, partimin seçim beyannamesini daha çok kişiye anlatmak adına dolaşırdım.
Seçim propaganda süresi çok kısıtlığı olduğu için AK Parti ve CHP’li milletvekili adaylarının gruplara ayrılarak ziyaretleri gerçekleştirmeleri doğru bir adım.
AK PARTİ’DE CHP’DE
DAĞINIK ÇALIŞIYOR
MHP’li arkadaşım,”CHP’de Yılmaz Hoca seçim çalışmalarına katılmıyor. Ahmet Başkan yurt dışına gitmiş. Kazım Başkanda oturmuş belediyeyi bekliyor” demişti.
AK Parti için de:
“Bir tek Harun Karacan çalışıyor. Yanında teşkilatlardan kimse yok. Onlarda herhalde 3’ten ümitlerini kesmiş olacaklar ki parça bölük çalışıyorlar. Bakan Nabi Hoca ortalıkta görünmüyor. Emine Hanım ile Harun Karacan yan yana geldiklerini görmedim”.
MHP’li dostumun kendi partisinin adaylarının “birlik içerisinde çalışıyorlar” sözüne güldüm.
Her ne kadar bir gibi görünüyorlarsa da, ben kalben birinci sıra milletvekili adayı Ruhsar Demirel’e gönülden destek verdiklerini sanmıyorum.
Biliyorum ki, birinci sıra adayı yazılmasından dolayı Ruhsar Hanıma kızdıklarını, yüzüne karşı değil ama içlerinden söylendiklerini de biliyorum. Bunu da partiye zarar vermeme adına yüksek sesle ifade etmediklerini de.
YILMAZ HOCA, KURT VE ATAÇ’DA ASILIYOR
Neyse gelelim asıl konumuza.
7 Haziran seçimleri öncesinde de ,”Belediye Başkanları adaylara destek vermiyor. Belediye Başkanları laf olsun diye sağda solda görünüyorlar. Teşkilatlar saman alevi gibi bir yanıp bir sönüyor. Milletvekili adaylarından da sadece ilk üçte olanlar gayretli çalışıyorlar” diyorlardı.
7 Haziran seçimlerinde büyük bir oy patlaması yapan CHP, Eskişehir de 1946’dan beri ilk kez üç milletvekili çıkarmayı başardı.
Sözde dağınık çalıştığı iddia edilen CHP, Eskişehir’de üç milletvekili çıkarınca birileri şaşırdı!
7 Haziran’da başta Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen olmak üzere Odunpazarı ve Tepebaşı Belediye Başkanları ve teşkilatlar da çok büyük gayret gösterdiler.
Bu çalışmanın karşılığı ödül olarak üç milletvekili oldu.
1 Kasım seçimleri öncesinde yine başta Yılmaz Hoca olmak üzere Kazım Kurt ve Ahmet Ataç’ta üzerlerine düşeni yapmaya çalışıyorlar.
Yılmaz Hoca Sivrihisar’a gitmiş. Sivrihisarlılardan CHP’ye destek istemiş. Şehir içerisinde dolaşıyor. Ahmet Ataç her gün açılışlar yaparak seçmenlere partisinin mesajlarını iletiyor. Kazım Kurt’ta ‘Halk Market’ açılışı ve Kültür Sanat etkinlikleri düzenleyerek oda seçmene partisinin mesajlarını dolaylı şekilde ulaştırmaya çalışıyor.
İl Başkanı da ile İlçe Başkanları da milletvekili adayları ile birlikte geziyorlar. Bir kopukluk olduğunu görmedim.
EMİNE HOCA DA TETİK DE İNANMIŞ
AK Parti’ye gelince onlarda var güçleriyle seçime asılıyorlar. Özellikle de 7 Haziran’da kaybettikleri 3’ncü milletvekilini yeniden kazanmak için çalmadık kapı, gitmedik ilçe ve sivil toplum örgütü bırakmadılar.
AT BAŞI GİDİYOR
Harun Karacan’ın adaylığı AK Parti’ye geçmiş seçimlerden daha çok canlılık getirdi. Önceki gün Karacan’ın Atatürk Bulvarı’ndaki seçim bürosuna uğradım. Kendisi yoktu. Ama içerisi kalabalıktı. Bugüne kadar AK Parti camiası içerisinde hiç görmediğim tanıdık sımalar vardı.
4-5 masanın etrafında 4’er kişi vardı. Önlerinde liste var. Listeleri tek tek kontrol ediyorlardı. Ne listesi olmadığını sormadım. İçeride bir tanıdık,”tek tek kapıları çalınacakların listesi. Kimlere ulaşıldı, kimlere ulaşılamadı onun kontrolü yapılıyor. Bugün kapısı çalınıp cevap alınamamışsa o kişiye bir ve iki gün sonra tekrar gidiliyor. Çalmadık kapı, dokunmadık Eskişehirli bırakılmayacak seçime kadar” dedi.
Harun Karacan evlere giriyor. Emine Nur Günay’da bugüne kadar hiç dokunulmayan gençlerle bir araya geliyor. Onlarla tavla, okey oynuyor. Onlara kendisini anlatıyor. Partisinin 1 Kasım’da tekrar sandıktan iktidar olarak çıkması halinde gençlere ve üniversite öğrencilerine neler yapabileceklerini anlatıyor.
Harun Karacan’da, Emine Nur Günay’da çok ciddi çalışıyor. 4’ncü sıra adayı Yetkin Tetik’te, birinci sıra adayı gibi çalışıyor. Tetik’te 1 Kasım’da sandıktan milletvekili çıkacağına inanmış.
Çıkar veya çıkamaz. Bilemem. Ama inanmak başarmanın yarısı derler.
AK Parti ile CHP arasında kıyasıya bir yarış var.
Üçüncü milletvekiline iki partide yakın.
Üçüncü milletvekilini hangi parti kazanırsa açık ara değil, burun farkıyla kazanmış olacak.
*-********
“DÖNMEDİM DESTEK VERİYORUM”
İki gün önce, “Hasan Tuç geri mi döndü?” diye yazmıştım. Yazımdan sonra telefon eden Tuç, AK Parti’den istifa gerekçelerinin henüz tam olarak ortadan kalkmadığını, ancak bugün ülkenin içerisinde bulunduğu sıkıntılara baktığında kendisini AK Parti’ye destek vermeye zorladığını söyledi.
Tuç, AK Parti’den istifa nedeninin gerekçe olmadan görevden alınması olduğunu, o günün merkez yöneticilerine hala kırgın olduğunu belirtti.
‘Kırgınlığın geçmemiş olmasına rağmen hala neden destek veriyorsun?’ soruma verdiği yanıt şöyle oldu:
“Sadi Bey kırgınlığım tam olarak geçmedi. Bugün herhangi bir partinin üyesi değilim. Herhangi bir partinin yöneticisi de. Ancak AK Parti benim kuruculuğunu yaptığım parti. Bugün İl Başkanı olan Dündar Ünlü, Tepebaşı İlçe Başkanı Ertuğrul Dindar ile geçmişte aynı partinin çatısı altında siyaset yaptık. Odunpazarı İlçe Başkanı Volkan Doğan da kardeşim. Kendilerini severim. Bugün milletvekili adaylarına bakın. Birinci sırada Cumhurbaşkanımızın sağ kolu Milli Eğitim Bakanımız Nabi Avcı Hocamız. İkinci sırada Eskişehir’de büyük küçük herkese kendisini sevdirmiş, arkadaşımız ETO’da başarılı başkanlık yapmış. TOBB Yönetim Kurulu üyeliğine kadar yükselmiş Harun Karacan ayrı bir marka isim. Üçüncü sırada AK Parti’nin Genel Başkanı ve Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nun Ekonomi Başdanışmanı. 4,5 ve 6’ncı sıradaki adaylarda Eskişehir’de kendilerini kanıtlamış isimler. İl Başkanı Ertuğrul Dindar telefon etti. 1 Kasım seçimleri için destek istedi. Ben ve arkadaşlarım durum değerlendirmesi yaparak ülkenin ve şehrimizin de menfaatlerini düşünerek kurucu merkez ilçe başkanlığı yaptığım AK Parti’ye arkadaşlarımız ile destek verme kararı aldık. Bu desteğimizi de adaylarla kahvaltıda buluşarak ifade ettik.”
Hasan Tuç, Osman Yüksel, Fikret Dönmez, İbrahim Poyraz, Şadi Doğruyol, Ayhan Arslan ve daha isimlerini yazamadığım AK Parti’nin kurulduğunda büyük fedakârlıkla mücadele eden kişiler partiden dışlanmış, küstürülmüşlerdi.
Bugün o küskünlerin çoğu AK Parti’ye destek veriyor. Küskünlükler bir nebze de giderilmiş. Eğer seçime kadar diğer kırgınlarında gönülleri alınıp onlarında desteklerine ihtiyaç duydukları yapılacak ziyaretlerle anlatılır ise AK Parti Eskişehir’de beklediği sonuca ulaşabilir.