AKP Karabük Milletvekili Mehmet Ali Şahin; Türkçe Olimpiyatları tamamen bir oyundu, dershaneler bir tiyatroydu. Biz de yıllardır saf saf inandık, izledik, bu tiyatroyu alkışladık dedi…
Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan; Rabbim de milletim de beni affetsin dedi…
Yılmaz Erdoğan demokrasi nöbetine katılarak, demokrasinin nimetlerinden ve erdemlerden söz etti.
Yüzlerce yurtsever insanın ahı hâlâ Mehmet Ağır'ın üzerindeyken, demokrasi nöbetinde, demokrasinin erdemlerinden söz etti…
“Demokrasi çok tehlikeli bir kelimedir, Allah’ın işine karışırım demektir. Biz demokrasiden yana değiliz” diyen Cüppeli Ahmet; “Bir gece demokrasi nöbeti tutan, direkt cennetlik olur” dedi…
Erkek çocuklarına tecavüzlerle gündeme gelen malum vakıf, demokrasi nöbetinde çadır açtı…
Burhan Kuzu; İktidarda iken cemaatle olduklarını, CHP’nin araştırma önergelerini de bilerek reddettiklerini söyledi…
Eski Meclis Başkanı Cemil Çiçek, Eski Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Hüseyin Çelik; Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve daha niceleri…
Kandırıldıklarını söyleyenler yani…
Yeter!
Gerçekten yeter!
Bakın bir ülke ne haldedir? Bakın uçurumun kenarından ya da başka bir halk deyimi ile direkten dönmüştür. O darbe sadece sizlerin şahsına ve ikbaline değil, koca bir ülkenin (Türkiye Cumhuriyeti’nin) sonuna neden olacaktı. Bilesiniz ki o darbe gerçekleşseydi yatırımlarını başka ülkelere yapmış nice tuzu kuru kaçıp kurtulacaktı ama bizler yani halk makûs talihimizle baş başa kalacaktık. Bilesiniz ki o katil Amerika’nın askerleri, aynı Ortadoğu’da olduğu gibi bu kutsal topraklarımızda fink atmaya başlayacaktı. Fethullah işbirlikçisinin ilk icraatı ABD ile anlaştım diyerek, Coni’lerin postalları ile artık aleni biçimde kirletecekti topraklarımızı…
Bir kez daha söylüyorum yeter!
Gerçekten yeter!
Bırakın artık günah çıkarmayı.
Madem ki hatalardan arındınız, madem ki anladınız hayatın gerçeklerini. Gelin samimi olun Cumhuriyetin değerlerinin korunmasında. Atatürk’te birleşin ve birleştirin bu milleti yeniden. Madem ki bu pişmanlıklarınızda samimisiniz, bir cemaatten kurtulup başka cemaatlerin devlet işlerine burnunu sokmasına izin vermeyin!
Kışlaya-camiye-okullara siyasetin sokulmasına seyirci kalmayın.
Ve artık dindar-kindar nesil yetiştirmek yerine Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı nesiller için ivedi bir başlangıç yapın.
Gerçekten yeter!
SİZİN SESİNİZ
Amerikan süt tozu!
Her şey bu kutu ile başladı.
Tokalaşan iki elin fotoğrafının olduğu, dört yıldızlı bir kutu ile!
“Yavan süt tozu” yazıyordu üzerinde o kutunun.
“Amerika Birleşik Devletleri halk tarafından Türk Millete hediye” sözcüklerinin devam ettiği o kutunun içinde “süt tozu” vardı sözde. Su ile karıştırıp süt niyetine içmemizi istiyordu Sam Amca. Ve o kuşağın birçok insanı daha ilkokul çağında içti ne yazık ki. Adı süt tozu olan bu melanet aslında günümüz gençliğinin en büyük belası olan o sentetik uyuşturucudan bin kat daha zehirliydi aslında.
Bir nesli bağımlı kılıyordu kendisine her yudumda…
Ve gerçekten de “manda ve himaye kabul edilmez” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün bize tarif ettiği aydınlık yolun tam tersine yani Ortaçağ karanlığına doğru yelken açan bir nesil yetişiyordu…
Küçük Amerika hayalleri ile büyüyen o nesil “gaflet ve dalalet” ve daha da vahim boyutunda Amerikan şakşakçılığını görev ediniyordu kendine…
1947 sonlarında Truman doktrini, Marshall yardımı ile başlayan 1952 de Kore'ye bir Türk Tugayı gönderilmesi ile devam eden, günümüzde de BOP Eş Başkanlığı ile hızlanan bir plandı bu...
“Müttefikimiz Amerika” sözlerini papağan gibi tekrarlayarak bağımsızlığımızı an be an işlevsizleştiren ve ABD’den icazet alarak erk olanların tezgâhıydı bu. Her on yılda bir darbeler yaparak bu milleti (ülkeyi) muhasır medeniyetler seviyesinden Ortaçağ karanlığına taşıyanların oyunuydu. Bizim oğlanların işbirlikçiliği yani!
Yani hep söylüyorum, söylemeye devam edeceğim şu gerçeği…
Mustafa Kemal Atatürk’ün sonsuzluğa göç ettiği 10 Kasım 1938 Perşembe sabahı 09.05 sonrasında Cumhuriyet değerleri (Atatürk Devrimleri) irtifa kaybını yaşamaya başlamıştır…
Bu kadar!
OZANCA
MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ
Söz verdik bu yoldan dönmeyiz geri
Laiklik uğruna koymuşuz seri
Biz özgür yaşadık ezelden beri
Yedi düvellere çökmedik ki diz
Mustafa Kemal’in askerleriyiz…
Kimseyi koymadık onun yerine
Değer verdik kutsal alın terine
Yürekten bağlıyız ilkelerine
Asla fikrimizden dönmedik ki biz
Mustafa Kemal’in askerleriyiz…
Çoktandır hazırız biz bu diyete
Asla kem bakmayız iyi niyete
Yürekten bağlıyız cumhuriyete
Zemheride dahi veririz filiz
Mustafa Kemal’in askerleriyiz…
Fikret der kutsaldır bu güzel vatan
Bizimdir bu paye bu şeref bu şan
Nabzı her saniye aşk ile atan
Özgürlük uğrunda yılmaz neferiz
Mustafa Kemal’in askerleriyiz… Fikret DİKMEN