Prof. Dr. Cengiz Türe yazdı
Yakın bir geçmişe kadar ekonomik kazanımların, çevresel kazanımlara göre daha ön planda tutulması nedeniyle artan enerji talebinden kaynaklanan sera gazları, dünya atmosferinin dengesini bozarak küresel iklim değişikliğine neden olmaktadır.
Böylece toplum, yoğun enerji tüketiminin avantajlarından yararlanırken, diğer yandan da onun yol açtığı ekolojik ve çevresel sorunlarla uğraşmak zorunda kalmaya başlamıştır.
Bu durum, dünya genelindeki ekonomik dengeleri ve istihdam stratejilerini; sürdürülebilir büyüme, kurumsal sosyal sorumluluk, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ve çevre korumacılığı temelinde yeniden tanımlamaya zorlamıştır…
Tüm bu gelişmeler; özellikle iklim değişikliğinin yarattığı ekolojik ve çevresel tehditleri gidermeyi amaçlayan, "yeşil işler" ve “yeşil girişimcilik” olarak tanımlanan yeni bir ekonomik alanın gelişmesine yol açmaktadır…
Böylece yenilenebilir enerji (rüzgâr, güneş, jeotermal, biyogaz), enerji verimliliği, organik tarım, yalıtım, karbon planlaması, karbon borsası, çevre teknolojileri, ekolojik mimari ve kent tasarımı, çevre ve enerji hukuku, çevre eğitimi, çevre ve doğa koruma, eko-teknoloji, ekolojik ürün tasarım ve üretimi, ekolojik turizm vb. gibi “yeşil işler” ülkemiz girişimcileri için yeni cazibe alanları haline dönüşmektedir.
Gelinen noktada, hem çevreyi korumanın hem de gelişmiş çevre politikalarının ekonomiye yük getireceği ve istihdamı olumsuz etkileyeceği düşüncesi giderek etkisini yitirmeye başlamıştır.
Baskıcı çevre politikaları yerine, dünyanın hızla geçmeyi hedeflediği piyasa mekanizmalarına dayalı olan yeşil işler ve yeşil girişimcilik yaklaşımı, hem maliyet azatlımı açısından hem de çevre dostu teknoloji ve hizmetlerin yaygınlaşması açısından oldukça önemlidir...
Ekonomik, teknik ve ekolojik zekaların birlikte kullanımına gereksinim duyulan bu yeni alandaki yatırımlar, yeni iş ve istihdam olanakları yaratırken diğer taraftan da sürdürülebilir bir dünya için gerekli olan koşulları sağlayacaktır.