Yerli ve milli tuvalet kağıdı

Sahi bir ara bizim "Yerli ve Milli Otomobil Proje"miz vardı. Ne oldu o işe? Muhtemelen söz konusu proje, Kanal İstanbul, Milli Yolcu Uçağı, Asrın Savaş Uçağı, Yüzyılın Çılgın Üzümlü Keki ve Yerli ve Milli Füze Savunma Projeleri arasındaki yerini aldı.
Moralinizi bozmak istemem ancak eğer ki bu yazıyı gazeteden okuyorsanız, elinizde tuttuğunuz kağıdın Türkiye'de üretildiğini mi zannediyorsunuz? Ya Rusya'dan ya da Kanada'dan getiriliyor. İşin doğrusu yetkililer, "Yerli ve Milli Tuvalet Kağıdı Projesi" yapsalar daha işimize yarayacak. Zira memleket olarak burnumuza sürdüğümüz basit bir kağıt mendil için bile dışa bağımlıyız...
Gerçekçi olacak olursak durumumuz kötüdür. Ancak yine gerçekçi olacak olursak, o kadar da kötü durumda olmadığımızı görürüz. Tekstilde iyi, beyaz eşyada çok iyiyiz. Otomotivde de durumumuz iç açıcı. Honda, MAN, Karsan, BMC, Hyundai, Otokar ve Renault gibi dev isimlerin fabrikalarından dumanlar tütüyor. Türkiye'de kullandığımız otomobillerin yüzde 70'i yerli üretim. Üstelik ürettiğimizden daha fazlasını da dışarı satıyoruz.
Yani "Yerli ve Milli" diye bağırmanın, sokaklarda gördüğümüz Korelileri Çinli niyetine pataklamanın, "Allah-u Ekber" nidalarıyla portakal bıçaklamanın veya kanalizasyon deliklerinden "Kahrolsun İsrail" diye kükreyerek Fanta Gazozu boşaltmanın anlamı yok. Zira milliyetçilik boş laflarla değil, çalışmakla yükselen bir ülkü... 4'üncü Cumhurbaşkanımız Cemal Gürsel zamanında yapılan Devrim otomobillerini bilmeyenimiz yoktur.
Geçenlerde TÜLOMSAŞ'taki müzeye Eskişehir Jant Sanayi'nin ürettiği jantlar da eklenmiş. Şimdi "Basit bir jantın ne önemi var?" diyebiliriz. Ancak 60'lı yıllarda o jantı üretmek bile milli bir meseleydi. Biz şimdi böyle bir noktaya ulaştıysak bunu boş laflara değil, çalışkanlığımıza borçluyuz. Şimdi yine aynı şeyi yapıp, yeniden çalışmamız lazım. Yoksa çok ağlarız. Gözlerimizi de Kanada malı tuvalet kağıtlarına silmeye devam ederiz...

Karacan hislerimizi dile getirmiş

AK Parti Milletvekili Harun Karacan Bayram sonrasında bazı şehit ailelerine giderek bayramlaştı. Bayramlar ailecek kutlanan günler. İçimizden biri gurbette olduğu zaman, bayramları daha bir hüzünlü geçiririz. Hele ahırete yolladıklarımız akıllara gelince, iyice hüzünleniriz... Şehit yakınlarının bayramı nasıl buruk geçirdiklerini aklımıza bile getirmek istemiyorum. Aynı zamanda partisinin MKYK üyesi olan Karacan 2013 yılında kaybettiğimiz Ramazan Canıgür ve 2015'te ebediyete yolladığımız Turgay Topsakaloğlu'nun ailelerini ziyaret etmiş. Karacan, "Şehit ailelerinin her zaman yanında, her zaman emrindeyim. Onlar bizlere şehitlerimizin emanetidir" ifadelerinde bulunmuş. Hislerimize tercümân olmuş. Kendisine teşekkür ederiz...

Çakacak'ın acı günü

2017 yılının Haziran ayında Mersin'den Eskişehir'e gelen Vali Özdemir Çakacak'ın ablasının vefat ettiğini öğrendik. Elbette her nefis ölümü tadacaktır. Ancak bunu bilmemiz yakınlarımızı kaybetmenin acısını hafifletmiyor. Çakacak'ın ablası Hatice Kaçanlar'a Allah'tan rahmet, yakınlarına da sabır dileriz. 1960 doğumlu Özdemir Çakacak'a da ayrıca sabır ve baş sağlığı dileriz. Kendisinin uzun ve sağlıklı yıllarını Eskişehir'e hizmet ederek geçirmesi de temennimizdir.

Hızır gibi yetişmişler

Sultan Abdülaziz zamanında ve 1868 yılında kurulan Türk Kızılayı Eskişehir'de güzel işlere imza atıyor. Kurtuluş Savaşı kahramanı da olan Kızılay, son olarak Yahnikapan Mahallesi'nde çadırlarını su basan işçilerimizin yardımına koştu. Aktif ve başarılı bir yönetime sahip olan Kızılay Eskişehir Şubesi yetkililerini tebrik ederiz. Odunpazarı'na bağlı Yahnikapan'da faaliyet gösteren mevsimlik tarım işçileri, gelen yardımları memnuniyetle karşıladı. Bizim kültürümüzde muhtaca yardım esastır. Hızır aleyhisselam gibi imdada yetişen Kızılayımızla gurur duyuyoruz.