Prof. Dr. Cengiz Türe yazdı
İçinde bulunduğumuz bilgi çağı, insanların yaşamlarının yanı sıra yönetim anlayışlarını da etkilemeye ve değiştirmeye devam etmektedir...
Dünyada yaşanan bu değişimlere paralel olarak, yerel yönetimlerin etkinlik ölçütleri de yeniden tanımlanmaktadır.
Dikkate alınması gereken ölçütlerin başında ise; değişime ayak uydurabilme, iç ve dış paydaşlarla işbirliği yapabilme, teknolojiyi doğru kullanabilme ve sürdürülebilirlik ilkesine bağlı kalarak “yerel ortak gereksinimlerin” karşılanabilmesi gelmektedir...
Saydığımız bu ölçütlerin her biri, yerel yönetimler ile özellikle üniversitelerin işbirliği içinde olmalarını kaçınılmaz kılmaktadır...
Ortay çıkacak yeni bilgi ve yetenek paylaşımı, her iki kuruma birden dinamizm katarken hem kentin fiziksel gelişimine hem de toplumsal sorunlara yönelik çözümlerin üretilmesini hızlandıracaktır...
Bu yüzden, bilgi çağının gereği olarak üniversiteler; sadece bilgiyi depolayan değil, yerel yönetimlere bilgi destekli katkı sağlayarak, “yenilikçi ve yaratıcı bir kent” ekosisteminin yaratılmasına katkı sağlamalıdırlar.
Zira belirli süreçlerden geçerek üretilmiş ve kullanıcısı için anlamlı hale dönüştürülmüş doğru bilgiler, yerel yönetimlerin “yenilikçi tasarımlar” yapabilmeleri için stratejik öneme sahiptir...
Çünkü öğrenme ve bilgilenme olanaklarının hızla arttığı günümüzde, bilgi destekli yönetim anlayışı büyük önem taşımaktadır.
Ünlü şehir Plancısı Sir Peter Hall’un belirttiği gibi; “kentler, tarih boyunca insan zekâsının gizli alevinin ve hayal gücünün tutuşturulduğu yerler olmuştur…”
Yerel yönetimler ile üniversiteler arasında yapılacak gerçek anlamdaki işbirlikleriyse, bu zekânın ortay çıkışını ve hayallerin gerçek olmasını hızlandıracaktır...