Geçen haftaki yazım yarım kalmıştı, ancak onu gelecek haftaya bırakıp, ülkemizin ve dünyanın olağanüstü gündemi haline gelen COVID 19 pandemisi üzerine kendi bakış açımı aktarmak istiyorum bugün.
Geçen haftaki yazım yarım kalmıştı, ancak onu gelecek haftaya bırakıp, ülkemizin ve dünyanın olağanüstü gündemi haline gelen COVID 19 pandemisi üzerine kendi bakış açımı aktarmak istiyorum bugün.
Öncelikle pandemi ne demek onu tarif etmek lazım. Pandemi, dünyada eş zamanlı olarak bir kıta ya da tüm dünya gibi çok geniş bir alanda yayılan ve etkisini gösteren, çok sayıda insanı tehdit eden salgın hastalıklara (epidemi) verilen isimdir. COVID 19, hem virüsün yayılma hızı ve şiddetinden hem de virüse karşı yeterince harekete geçilmemesinden duyulan endişe nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü tarafından bir pandemi olarak nitelendirildi. Bu virüs, Corona virüsü grubundan olan SARS ve MERS’e göre uzun kuluçka süresi ve hızlı semptom vermemesi nedeniyle hızlıca tespit edilemedi ve dünya popülasyonuna yayıldı. Oysa ki aynı gruptan SARS VE MERS hızlı sempton vermesi nedeniyle pandemiye dönüşmeden durdurulabildi. Bugün geldiğimiz noktada görülen o ki, COVID 19, insanlığın belki de İkinci Dünya Savaşından sonra gördüğü en büyük afetlerden biri. Dünya Sağlık Örgütü son 3 ayda dünyaya hızla yayılarak 5 binden fazla hayata mal olan koronavirüs salgınının merkezi üssünün artık Avrupa olduğunu açıkladı. Covid-19 vaka sayısı küresel çapta 137 bini geçti, beş binden fazla kişi ise hayatını kaybetti.
Virüse bağlı ortaya çıkan hastalığın bireysel bir tedavisi yok. Ama sıklıkla ifade edildiği gibi virüsten korunmanın en önemli yolu bireysel hijyene dikkat etmek ve özellikle ellerimizi sık sık yıkamak. Peki dünya genelinde değerlendirdiğimizde bu o kadar kolay mı? Hiç sanmıyorum. Anadolu Ajansı’nda yer alan habere göre; Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), sabun ile ellerin yıkanmasının yeni tip Corona virüs (Covid-19) salgınıyla mücadelede son derece önemli olduğunu, ancak dünya genelinde 3 milyar insanın evinde ellerini su ve sabunla yıkayacağı lavabosunun bulunmadığını açıkladı.
UNICEF’ten yapılan açıklamaya göre dünya genelinde her 5 kişiden sadece 3’ü evlerinde ellerini yıkayabilecekleri imkanlara sahip. Dünya nüfusunun yüzde 40’ının evinde ellerini su ve sabunla yıkayacağı lavabosunun bulunmadığı belirtilen açıklamada, en az gelişmiş ülkelerdeki insanların yaklaşık dörtte üçünün de bu temel ihtiyaçtan yoksun olduğu ifade edildi. Açıklamada ayrıca dünya genelinde okulların üçte birinde çocukların ellerini yıkayabileceği lavaboların olmadığı ve sağlık merkezlerinin yüzde 16’sında ise işlevsel tuvalet ve lavaboların bulunmadığına işaret edildi. Dolayısıyla salgına karşı bireysel hijyen neredeyse dünyanın yarısında çok da kolay sağlanabilecek durumda değil.
Konunun uzmanı değilim doğal olarak, yanıltıcı da olmak istemem ama COVID 19 ile ilgili benim bireysel kanaatim, yaz sonuna kadar yayıldığı gibi büyük bir hızla virüs yok olacak. Tıpkı aynı virüs grubundan SARS ve MERS gibi. Ancak geriye milyarlarca insana yaşattığı kabusun izlerini, hazırlıklı olmayan ülkelerde ciddi bir ekonomik daralmayı gibi küresel anlamda çok büyük etkiler bırakacak. Bu, belki de ileride insanların birçok hizmete evlerinden hiç çıkmadan sadece evlerinden ulaştığı online hizmetlerin, makineleşmenin en üst seviyeye çıktığı, insanların yine evlerinden hizmet ve üretim sektörüne dahil olduğu yeni bir dünya düzenin başlangıç noktası olarak yazılacak.