Ömer Duru yazdı
Evin balkonuna hava güzel olursa çıkar, caddeden geçenleri izlerim…
Bir gün balkondan aşağıya bakarken dikkatimi çekti.
Yaşlı bir kadın bizim apartmandan çıktı.
Caddenin öbür tarafına geçti. Boş olduğu için demir parmaklıkla kapanmış, işyerine elindeki poşeti asıp, ağır adımlarla gene geldiği gibi döndü.
“Ben poşette ne var” diye merak ederken, yaşlı bir erkek aynı yere geldi.
Asılı poşeti içinde ne var diye bakmadan çözüp götürdü.
Hanıma anlattım gördüklerimi ve sordum:
“Acaba poşette vardı?”
Hanım “ekmek artıkları” dedi gülerek ve ekledi:
“Bu olay karşılıksız yardımlaşmadır. Yaşlı teyze iki günde evinde artırdığı ekmekleri poşete koyup duvara asar. Diğer yaşlı amca alıp götürür..”
Sordum:
“Sonra?”
“Sonrası yok” dedi hanım:
“Bu karşılıksız bir yardım ve yardımlaşmadır... Yaşlı adam götürdüğü artık ekmekleri evindeki kediye köpeğe ya da başka hayvanlara veriyor olabilir”
İlginç değil mi?
“Keşke” dedim hanıma:
“Bütün insanlar böyle yardımlaşa bilse...”
--//--
Bu olayı düşünürken aklıma İpek teyze geldi.
İpek teyzeyi de evinin yaya kaldırımına üç plastik kap koyarken tanımıştım…
Kova ile taşıdığı suyu plastik kaplara aktaran İpek teyze demişti ki:
“Susuzluğu bilirim. Sokak hayvanlarına yardım için bu kaplara su koyup bırakıyorum. Kediler ve kuşlar gelip içiyorlar.”
Ardında eklemişti:
“Takip eder, bu kaplar boşaldıkça doldururum...”
--//--
Yardımlaşma insan yaşamı için gerçekten güzel bir kavramdır…
Üstelik ölçüsü ve sınırı da yoktur.
İşte yaşlı kadınının duvara astığı ekmek kırıntıları ve bu kırıntıları evinde ki başka hayvanlara taşıyan yaşlı adamın durumu.
Dahası İpek teyzenin sokak hayvanları için gösterdiği güzel örnek…
Keşke diyorum…
Aynı yardımı hepimiz yapabilsek…
Sokakta yaşayan hayvanlarında canlı olduğunu düşünüp onlar için çok önemli olan yiyecekleri çöpe atacağımıza ulaştırsak kendilerine…
Ekmeğin ve suyun canlılar için çok şey ifade ettiğini görebilsek…
Küçük ve önemsiz dediğimiz olayların muhtaç canlılar için ne kadar önemli olduğunu anlasak…
Hepimiz yaşlı teyze ve İpek Hanım gibi düşünebilsek…
Aynı sevgi ve saygıyı toplumsal yapı içinde yaygınlaştırabilsek…
Birbirinin tanımayan bu insanların yaptığı karşılıksız sevgi ve saygıyı birbirimize gösterebilsek…
Dedim ya…
Önemsiz gibi görünen bu olaylar:
“Çok önemli geldi bana...”
Önemli geldiği içinde aldım köşeme..
İstedim ki herkes görsün…
Anlamayanlar anlasın…
Farkında olmayanlar fark etsin…
-------------------------------------------------------------------
Günlerin getirdiği
-İki ayaklı güdülmez—
Ülke yanıyor… İnsanlar kan ağlıyor. Son iki günde şehit sayısı 34 oldu... Teröre tepki yağıyor... Diğerleri nerede bilmem… Harun Karacan... Gaye Usluer... Utku Çakırözer... Cemal Okan Yüksel..Yılmaz Büyükerşen.. Ahmet Ataç ve Kazım Kurt..Serkan Zengin..Naci Gündoğan. Savaş Özaydemir ve Emine Nur Günay’ın mesajlarını okudum... Teröre lanet dediler… Şehitlerimizin yakınlarına baş sağlığı dilediler… Türkiye ayağa kalktı… Planlanan tüm etkinlikler iptal edildi.. Türkiye kan ağlıyor... Canlar teker teker gidiyor... Ülkemizde şehit düşmeyen il kalmadı. Ne var ki “hükümetten ses soluk yok”.
Bu kanlı saldırı nerede ve ne zaman sona erecek bilen yok... Ne bakanlardan, ne yetkililerden “ses soluk” çıkmıyor... İstifa ederim diyen tek sorumlu duymadık... Devletin güvenliğinden sorumlu olanlar da sıradan vatandaşlar gibi konuşuyorlar, hepsi bu... Terörün dini imanı, milliyeti yoktur anladıkta “Başkentimizin göbeğinde” meydana gelen bu olayların hiç mi sorumlusu yoktur acaba? Ankara’nın kalbine bomba yerleştirilirken güvenlik birimleri neredeydi acaba? Facialar önlenemiyor tamam da, önlem almayanlardan hesap soranlarda mı çıkmayacak acaba?
--İstifa eden çıkmayacak mı?—
“İnsanlarımız öldürülüyor… Şehit ediliyor. İyide sorumlulardan biri bile istifa etmeyi aklından geçirmiyor sadece kınıyoruz… Lanetliyoruz. Sorumlular koltuklarında oturuyorlar… Onlarda sıradan insanlar gibi yorum yapıyorlar...”
Bu satırları usta yazar Emin Çölaşan’ını köşesinden aldım... Sayın Çölaşan diyor ki “İstifa etmek mi dediniz. O da nedir acaba? Yakında gene bir terör olayı olur… Yine kınar, lanet okurlar. Bu süreç böylece sürüp gider”
Doğru değil mi? Devlet şehit cenazesinde cenazeye koşup durmuyor mu? Şimdiye kadar aynı şeyleri görmedik mi?