Yasağın arkası

Yaşamın İçinden

--Yasağın arkası—

Son derece utangaç gelinle damat evliliklerinin ilk gecesi için hazırlık yaparlarken,

Birbirlerine soyunurken bakmamak üzere söz vermişler.

Damat arkasını dönüp soyunmaya başlamış.

Utangaç gelin de valizini açmış.

Annesinin koyduğu kısacık, ütüsüz geceliği görünce sinirli sinirli söylenmeye başlamış:

“Bu da ne böyle? Simsiyah, küçücük. Üstelik de buruş buruş. ”

Damat öfkelenip geline çıkışmış:

“Seni yalancı seni. Hani bakmayacaktın?”

--//--

Yaşam böyledir işte.

Sizin farkında olmadan söylediğiniz bir söz, bir başkasını yarasını depreştirir.

Tıpkı politik yaşamda olduğu gibi.

Hani “ağzımda dilim şişti” deriz ya.

Öyle.

Haftalardır CHP’den yapılan eleştirileri dinliyoruz.

Büyükşehir Belediyesi’nde yapılan operasyon üzerine neler konuşuldu neler.

Şimdi sıra AKP’de.

İlk çıkışı İl Başkanı Süleyman Reyhan yaparak:

“Biz savcı ve hakim değiliz ki” dedi ve ekledi:

“60 liralık çimentoyu 200 liraya alırsanız olmaz. ”

Şimdi bekleniyor.

Geriden neler gelecek.

Karşılıklı atışlar başlayacak mı?

Vekiller mi konuşacak?

Başbakan mı?

Dün yazdım. Olay yargıya intikal etmiştir.

Tutuklanan beş kişi yargı gözünde suçlu değil, sanıktır.

Benzeri konularda yorum yanlış olur.

Reyhan’ın “Biz savcı ve yargıç değiliz” sözü doğru.

Bağımsız yargıya güvenmekten öteye bir şey kalmıyor.

--//--

Bir sitemim de Eskişehir Adalet Sarayı ile ilgili.

Bir haftalık operasyon olayında medya olarak çektiğimiz sıkıntıyı biz biliyoruz.

Soğuk havada ne haber aldık, ne bilgi. Üstelik iletişim kuracak muhatap bulamadık.

Kime sorduysak karşımıza yasak çıktı.

Tamam yasağa saygımız var da yasal sınırları aşmamak üzere,bir haberleşme sistemi geliştirilemez mi acaba?

 

Günlerin getirdiği

--Trafik aman gevşemesin—

Muttalip Caddesi, oradan hat boyuna giriş, Bağlar Caddesi, Seylap Caddesi, kentin kuzeyi ile güneyini birleştiren yerleşim merkezleri… Demiryolunun yer altına alınma çalışmaları sürdüğü için bu yerleşim bölgelerinde araç trafiğini deyim yerindeyse alt üst ediyor. Seylap Caddesi’nde iki taraflı araç parkı önlenmedi bir türlü. Bu da yetmiyormuş gibi, kırmızı ışıkta bile yolcu indirip bindiren minibüs dolmuşları çıkıyor ortaya. Bu minibüslere neden yolcu indirip bindirme yerleri belirlenmez hayret. Bu şekilde trafiğin en yoğun olduğu saatlerde, istediğiniz yerde yolcu indirip bindirmenin yasal bir sakıncası yoksa bilemiyoruz. Ama varsa engellenmeli. Bir ayrı konu da durakları belli olan belediye otobüsleri… El kaldıran her vatandaşı, durak olsun olmasın alabiliyorlar mı? Bir otobüs sürücüsünün söylediği gibi otobüs durağına özel araç park ediyorsa, trafik ekibi buna bir şey demiyorsa ne yapmak gerekir?

Dün gördük. LPG’li araç patladı. Ve olay ucuz atlatıldı. Bu konudaki haberi okuyan vatandaşın biri dedi ki “Sokaklarda LPG’li araçlar dolu. Bu araçlardan bazıları evlerin önüne park ediyor. Acaba trafik bunlara engel olamaz mı? ”

Trafik ekipleri görebildiğimiz kadarı ile özellikle trafiğin yoğun olduğu bölgelerde denetim yapıyorlar. Ancak denetimin sürekli olmayışı, gelip geçiciliği işleri aksatıyor. Atalar Caddesi’nin sağ yanının araç parkına yasak oluşu gibi. Ekip arabası gittikten sonra ne yasak kalıyormuş ne ceza.

--CHP’de kalabalık tartışması—

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile çok sayıda milletvekilinin Yılmaz Büyükerşen’e destek vermek için Eskişehir’e gelmesine ilişkin farklı yorumların yapılmasına devam ediliyor. Bu yorumlardan birisi ve partililere göre en önemlisi Büyükşehir Belediyesi önünde toplanan kalabalıkla ilgili. Bu kalabalık için basında farklı rakamlar verildi. Dört bin diyen de oldu, iki bin diyen de. Ve çok ilginç, Bu kalabalığın en az 20 bin olması gerektiğini söyleyenleri duyduk. Bunu söyleyenler arasında CHP’li olanlar da vardı, olmayanlar da. Ve gene çok ilginç Vilayet önüne konan barikat için polislerin ”Buraya kadar bile dolmaz. Eğer buraya kadar dolarsa 30 bin insan geldi demektir” demesine karşı çıkan önde gelen bir CHP yöneticisinin polislere “Göreceksiniz. Kalabalık Valiliğin kapısına kadar dayanacak. Eğer bu kadar kalabalık toplanmazsa ben görevden istifa ederim” dediğini duyanlar olmuş. Şimdi soruyorlar, ”CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun geleceği günler önce belli olduğuna göre, CHP İl ve İlçe yöneticileri neden gerekli çalışmayı yapmadı. Neden kenar mahallelere otobüs yönlendirilmedi?”

İlginç gerçekten. Bir okurumuz ise Büyükşehir Belediyesi’ni suçlayarak ”Kimsenin bu tarakta bezi yok. Belediye çalışanları toplansa beş bin kişi olurdu. Ama akıl edecek kimse olmadı” diye konuştu. Yanlış mı?