Prof. Dr. Turan Akman Erkılıç

Yarın bayram erken kalkın çocuklar…

Ne zaman bayram gelse aklıma Barış Manço’nun o güzelim ‘bugün bayram erken kalkın çocuklar’ şarkısı aklıma gelir.

30 Temmuz 2020 09:41
A
a
Sütiş Eskişehir
Ne zaman bayram gelse aklıma Barış Manço’nun o güzelim ‘bugün bayram erken kalkın çocuklar’ şarkısı aklıma gelir. Rahmetli Manço bizim kuşağın sanırım yirmili yaşlarda olduğumuz dönemlerde çocukları o sevecen yüzüyle bayrama hazırladığı tatlı mı tatlı bir şarkıydı.
*                    *                     *
Bayramların toplum üzerindeki etkileri tüm etkilerden daha baskın daha etkili desek yeridir. Özellikle dini bayramların yeri başka kuşkusuz. Din her şeyden önce sosyolojik bir kurum. Nihayetinde en politik kişiliklerden en apolitik kişiliklere kadar herkesin din ile ilgili algı, görüş veya kabulleri var. Ulusal demokratik devrimin önderi Mustafa Kemal’in de dinle ilgili ve sosyolojik bir değerlendirmesi bir baksak! Mustafa Kemal dini gerekli bir kurum olarak görmekte ve ulusların bir unsuru olarak belirlemekte ve eklemektedir Din Allah ile kul arasındaki bağlılıktır (Meydan, 2016). Betimlemeden de anlaşılacağı üzere Atatürk’e göre din ulusu oluşturan sosyal bir kurumdur. İnanç kutsaldır ve Tanrı ile kul arasındadır. Onlarca yıl öncesinin olanakları içinde böylesi bir tanımlamanın ne kadar uzak görüşlülük ve ‘laik, akılcı, ilmi’ bir kavrayış olduğu o kadar açık ki…
 
Sosyolojik olarak irdelendiğinde dini oluşturan üç temel öğe öne çıkmaktadır. Birincisi kutsal ve doğa üstü oluş, ikincisi inanç ve değerler, üçüncüsü ayinler dini ekol ve mezhepler biçiminde sıralanabilir (Özkalp, 2019). Birinci öge ilkel çok tanrılı dinlerden bugüne değişik ögeler olsa da semavi dinlerle birlikte Tanrı kavramıyla karşılanmıştır. Ayrıca dinlerde bazı doğaüstü olaylar kabul edilir. Yoktan var ediliş, her şeyin Tanrı tarafından bilindiği gibi… İnançlar kutsallığın ne olduğu tanımlar ve doğaüstü güçlere neden ne ölçüde inanılacağı ifade eder. Örneğin dünyanın nasıl oluştuğunun açıklanması gibi… Üçüncüsü ise ayin ibadetler ile ekoller ve mezheplerdir. Namaz, oruç, mevlit ve haç ayin ve ibadetler içinde sayılır. Dini ekoller ve mezhepler ile dinin tarihsel gelişim sürecinde farklı yorumlayan gruplar ifade edilmektedir.
*                    *                     *
Bayramın din sosyolojisindeki karşılığı kutlamadır. Dini bir bakışla bayram; yerine getirilmiş nice bir farz, sünnet veya vacibin ardından sevinç, birlik ve dayanışma günleridir. Nitekim sözlüklerde bayram ulusal ya da dini yönden önemi olan, kutsal sayılan ve ulusça kutlanan gün veya bir olayı anmak amacıyla yapılan gösteri ve eğlencelerden oluşan tören biçiminde tanımlanır (Marshall, 2020; TDK, 2011).
 
Bayramlar; inançlarımız, değerlerimiz, etnik kökenlerimiz, davranış kalıplarımız ne olursa olsun ezici çoğunluğumuzda kadın erkek, büyük küçük, çoluk çocuk bir başka duygu yaşatır. Bir gün öncesinden başlayan heyecan bayram sabahı büyük küçük herkesi sarar sarmalar… Bu yönüyle Mustafa Kemal ve yol arkadaşları ve nice adsız şehit ve gaziyle yurt ettiğimiz Anadolu ve Trakya topraklarında dünden bugüne bir başka sosyolojik değer kazanmıştır dini bayramlarımız… Örneğin Ramazan’da oruçlu olmayanlarımızın bile bayram sabahı bayram coşkusuna ortak olmasını başka nasıl açıklayabiliriz. Kurban eden etmeyen herkesin uzak yakın tanıdıklarını o dört gün boyunca aramasını, ziyaret edip hâl hatır sormasını ve gönül almasını başka türlü izah etmek mümkün değildir. Bu örnekleri daha da çoğaltmak mümkündür… Bu ve buna benzer nice nedenle biz de dini bayramlarımız için o kadar güzel şeyler söylenir ki…
Örneğin kimilerimize göre bayram kardeşliktir…
Örneğin kimilerimize göre bayram barıştır…
Örneğin kimilerimize göre bayram dayanışmadır…
Örneğin kimilerimize göre bayram birliktir, güzelliktir, sevgidir, saygıdır velhasıl candır…
*                    *                     *
Hepimizin eski bayramları vardır. Sanki eski bayramları anlatmak TRT radyo ve televizyonlarından bize miras gibi. Sabah iyi kötü çalışan lambalı radyolarımıza kulak verip Ankara, İstanbul ve Erzurum radyolarında tanınmış büyüklerimizin eski bayramları anlatışları hala belki de çoğumuzun şöyle böyle aklında gibi…
Bizim evde bendeniz onlu yaşların sonları yirmili yaşların başlarında anımsadıklarımdan bir parça sizlerle şöyle paylaşmak isterim:
Arifeden başlardı heyecan gelen kurbanlıklar bahçeli evimizin kömürlüğünün bir tarafında otu verilerek korumaya alınırdı deyim. Evimizin bayramdan sorumlu sıkıyönetim komutanı rahmetli Kemal Ağabeyim gelir kontrol ederdi. Alınacaklar ve yapılacaklar için bana not ettirilen işler ve onlar için bir miktar finans sağlanırdı… Ben ve büyük yeğenim bir bakıma bayram dış işleri komisyon koordinatörleri gibiydik. Bıçakları bileme, ip, urgan ayarlama ve bisiklet pompasının ayarlanması gibi işler… Akşamdan işbölümü hazır. Ağabeyim bir bakıma evin güler yüzlü sevecen sıkıyönetim komutanı… Sabah erken kalkılacak bir, namaza gidilecek iki, zamanında eve dönülecek gibi anımsatmaları sözlü tamim gibi… Sabah erkenden kalkış doğruca Cami’ye biraz uykulu gibi… Namaz sonrası bir sevinç bir sevinç yarına umutla bakış…
 
Namaz sonrası evimize ben ‘Pembe Köşk’ derdim dönüş. Çünkü pembe renkli badana boyası ile bir güzelim kokardı leylakları, o güzelim vişnesi, şeker paresi ve o biraz zor büyüyen ceviz ağacı, taze yumurta ambarımız tavuklarımız… Sokağımızın nar tanesi teyzesi güzel anneciğimiz… Kurbanlıkları yeğenlerle getirişimiz... Rahmetli ağabeyimizin kurbanı kesişi. Bizlerin kurban derisinin soyuluşunu izleyişimiz ve yardımlarımız, bağırsaklarının temizlenişi derinin kesinlikle Türk Hava Kurumu’na verilişi…
 
Acısıyla tatlısıyla bir başkadır bayramlar… Bir yakının yitirildiği evlerde bir daha başkadır bayram! Buruktur yürekler. Yöreden yöreye değişen kimi geleneklere göre arifeden; kimi yerlerde bayram namazı sonrası mezarlıklar ziyaret edilir, dualar edilir ve mezarlar sulanır.  Özellikle 1990’lı yıllarla birlikte çokça şehit verildiğine tanık olundu. O dönemden sonra özellikle bayramlarda şehitliklerin ziyareti ayrı bir önemle sosyal yaşam içinde farklıca yer almaya başladı. Bu noktada kuşkusuz mezarlık ziyareti ve şehitlerimizin rahmetle ve saygıyla anılması güzel bir gelenek olarak kültürümüze iyice yerleşti…
*                    *                     *
Kuşkusuz eski bayramlar olanaklar açısından hiç de öylesine çok varlıklı olduğumuz dönemler değildi. Büyüklerimizin armağanları verdikleri bayram harçlıkları bizleri öylesine mutlu ederdi ki anlatılması sanki olanaksız gibi bir şey…
Bayramlar ayrıca yitirdiklerimizi daha başka duygularla andığımız çokça duygu yüklü manevi değeri yüksek günlerimizdir. İşte böylesi bir anı anlatan Cahit Sıtkı Tarancı’nın Bayram Yemeği başlıklı şiirine bakar mısınız?
Korkarım felekte bir gün,
Bir bayram yemeğinde.
Anam, babam gibi kardeşlerim de,
En güzel dalgınlığında ömrün,
Beni gurbette sanıp
“Keşke gelseydi bu bayram” diyecekler.
Ve birdenbire yürekler,
Aynı acıyla yanıp
Hepsinin gözleri yaşaracak;
Öldüğümü hatırlayarak.
*                    *                     *
Bayramlar neşenin mutluluğun paylaşıldığı öylesine güzel günlerdir ki bu temayı işleyen güzel örnek türkülerimiz de var. Bakın bir tanesi nasıl! Urfa yöresine ait derleyeni ve notaya alanı rahmetli Muzaffer Sarısözen’in olduğu bir güzel bayram türküsünden bir dörtlükle de yazımızı bezeyelim.
Bugün bayram günüdür (hele hele hele ninnayi)
Güzeller düğünüdür (hele hele hele ninnayi)
Herkesin yüzü güler (hele hele hele ninnayi)
Bana seyran günüdür (hele hele hele ninnayi)
*                    *                     *
Anadolu ve Trakya toprakları nice uygarlığa beşiklik etmiş topraklardır. Nice kavgalar, nice savaşlar, nice göçler ve nice zulümler… Her şeye rağmen üç yüz yıllık hengâme içinde geçmiş mücadele ve süreçleri unutmadan 1900’lu yılların ilk çeyreğinde Mustafa Kemal Atatürk ve yol arkadaşlarının akılla ve azimle verdikleri on yılları aşan mücadele sonunda bağımsız bir Cumhuriyet kurduk. Bu bayramda da bize düşen Cumhuriyeti demokratik değer ve geleneklerle güçlendirmek için tüm yurttaşları kucaklamaktır…
*                    *                     *
Benim gazetede yazı günüm bugün arife bu nedenle Rahmetli Barış Manço’nun dediğini şöyle uyarlayalım. Yarın bayram erken kalkın çocuklar…
Daha nice bayramlara güzelliklere…
 
KAYNAKÇA
Meydan, S. (2016). Atatürk modernizm din ve Allah bir ömrün öteki hikayesi. (10. Baskı). İstanbul: İnkılap Kitabevi.
Marshall,G. (2020). Sosyoloji sözlüğü. (Çev. D. Kömürcü). Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları.
TDK. (2011). Büyük Türkçe sözlük. Ankara: Türk Dil Kurumu.
Özkalp, E. (2019). Sosyolojiye giriş. (29. Baskı). Bursa: Ekin Yayınevi.
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi