Prof.Dr. Alper Çabuk

Yardımlaşma

Prof. Dr. Alper Çabuk yazdı

29 Mayıs 2017 09:15
A
a
Sütiş Eskişehir
Geçen haftalarda yine oldukça yoğun bir seyahat programım vardı. Bursa, İzmir, Kayseri, Antalya, Eskişehir, Ankara, Düzce: çeşitli ortamlarda, platformlarda pek çok kişiye, evrendeki tek yaşanabilir gezegen olan Dünyamızı nasıl yaşanmaz hale getirdiğimizi, insan olmanın erdemlerinden nasıl uzaklaştığımızı, yaptığımız yanlışlar ve yanlış tercihlerin her geçen gün biraz daha fazla insanın hayatının bitmesine neden olduğunu, birçoklarımızın hayatını tehdit ettiğini vurguladım.
21 yüzyılda, doğal afetler, yarattığımız çevre sorunları ve küresel iklim değişikleri nedeniyle dolaylı yoldan sebep olduğumuz afetler, kuraklık ve susuzluk, daha fazlasına sahip olma isteğiyle ortaya çıkan savaşlar ve bölgesel çatışmalar nedeniyle yaşanmaz hale gelen yerleşim yerleri, her geçen gün biraz daha fazla insanı tehdit ediyor. Öyle ki, kendimizi evrenin en akıllısı ve güçlüsü zannetmemize neden olan, övündüğümüz, gururlandığımız, hatta kibre kapıldığımız, tüm gelişmişliğimize, teknolojijimize ve medeniyetimize rağmen, her gün onbinlerce insan temiz su kaynaklarına erişemediği için ya da açlık ve açlıkla ilintili ortaya çıkan hastalıklar yüzünden ölüyor. Bu, her gün onbinlerce insanın öldüğü bir savaş gibi. Düşman gibi davrandığımız gezegenemizin bize sırtını çevirmesi…
Diğer taraftan tüm gelişmişliğimize, teknolojimize ve medeniyetimize rağmen;
  • dünya nüfusunun en az üçte biri, bir günlük tüm beslenme, barınma, sağlık, eğitim, güvenlik vb tüm ihtiyaçlarını karşılamak için 2 dolar ya da altında bir gelire sahip,
  • dünya nüfusunun beşte biri elektrikle hiç tanışmadı,
  • geçtiğimiz yıl yaşadığı bölgede çeşitli sebeplerle temel ihtiyaçlarını karşılayamadığı için neredeyse her yüz kişiden birisi mülteci durumuna düştü.
İnsanın insana yaptığı bu. İnsanın insana yaptığını başka hiç kimse yapmıyor sanırım. Aslında anlaşılan o ki, 21. Yüzyıl dünyasında daha fazla teknoloji yerine daha fazla insanlığa, daha fazla yardımlaşmaya ihtiyacımız var. İşte böyle bir dünyada, ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını daha iyi idrak etmemizi sağlayan, yardımlaşma ayı başladı. Ramazan ayı, takvimde yer alan 12 aydan biri olmakla bereber, bu 12 ay içinde özel ve seçkin bir yere sahiptir. İşte bu yüzden Ramazan ayı, geri kalan 11’in sultanı. Manevî güzelliklerle dolu mübârek Ramazan ayı, inananlar için manevi değeri çok büyük bir rahmet ve günahlarınn bağışlanması ayıdır. Bu aydaki, ibadetlerden biri de ihtiyaç sahiplerine yardım etmektir. Yani Ramazan aynı zamanda yardımlaşma ayıdır. Yardıma muhtaç öylesine çok insan var ki bu dünyada. Ramazan ayı onların ihtiyaçlarını anımsamak için özel bir ay, ancak tabii ki, bu yardımlaşma ruhunun yılın 365 gününe yayılması en güzeli.
…………………………….
Ulusal basına yansımış özel bir insana yer vermek istiyorum bugünkü satırlarımın sonunda. Bu kişinin ismi Mehmet Ateş… Kocaeli’nin Kandıra ilçesinde yaşayan, 20 yıldır hamallık yaparak hayatını kazanan 45 yaşında yalnız bir adam. Kendi ifadesiyle ‘Ateş Holding’in sahibi. Zira haberden anladığım kadarıyla, bu işi ekibindeki üç öğrenciyle birlikte yapıyor. Bu adamı farklı kılan şey, her ay, kendinin ve ekibinin bir günlük kazancının tümünü farklı bir sivil toplum kuruluşuna bağışlıyor olması. Bu güzel insan ve ekibi, yılın 12 ayı için, 12 ayrı STK belirlemiş.  Amaçları, bu girişimle bir kelebek etkisi yaratıp, iyiliğin yaygınlaşmasını, dünyanın kurtulmasını sağlamak, büyük şirketlere ya da zengin işadamlarına örnek olmak. “Türk insanı iyidir. Önemli olan o iyiliği ateşleyebilmek” diye ifade ediyor bu girişimi.
 
“Türk insanı iyidir, önemli olan bu iyiliği ateşleyebilmek” diye bitirelim biz de bu haftaki satırlarımızı… Ramazan ayının manasını idrak etmemize vesile olacak, hayırlı ve bereketli Ramazanlar…
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi