Son derece yoğun ve gergin bir seçim süreci yaşadık. Şimdi önümüzde 4 buçuk senelik bir seçimsiz süreç var
Son derece yoğun ve gergin bir seçim süreci yaşadık. Şimdi önümüzde 4 buçuk senelik bir seçimsiz süreç var. Birileri araya bir referandum sıkıştırır mı bilemeyeceğim. Ancak seçimsiz ve tartışmasız bir döneme milletçe ihtiyaç duyduğumuz açık. Bu dört buçuk sene içerisinde birbiri
mizle kavga edeceğimize, ülkemizin ihtiyaç duyduğu yatırımları yapabilir, geleceğe daha güvenli bakmamızın temellerini atabiliriz. Kim ne derse desin memleketin durumu hiç de iç açıcı değil. Ağır bir ekonomik krizin içindeyiz. Üstelik bunlar daha iyi günlerimiz gibi gözüküyor. Hükumetimiz Çinli tefecilerden tutun İngiliz Bankerlerine kadar pek çok finans kaynağına avuç açarak seçimleri geçiştirdi. Ancak şimdi yediğimiz hurmaların, midemizi tırmalamasının zamanı geldi. Eldeki bütün veriler, Cumhuriyet tarihinde görünmemiş ağır bir ekonomik buhranla karşı karşıya kalacağımızı gösteriyor. İnşallah yanılıyoruzdur tabii...
Allah şehâdetini kabul etsin
Seçimler nedeniyle tartışamadığımız konulardan biri de Suriye politikamız. Galiba bugün 8’inci Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ı rahmetle anma günündeyiz. Rahmetli Özal Amerika’nın Irak’ı işgal ettiği günlerde Amerika’ya yardımcı olacağımızı belirtmiş, “Bir koyup üç alacağız” demişti. Sonuçta üç koyup bir aldığımızı sanırım çok az kişi hatırlar şimdi. Benzer bir politikayı da ‘Sıfır sorun’ Ahmet Davutoğlu döneminde yaşamıştık. Sayın Cumhurbaşkanımız “Bir hafta sonra Cuma namazımızı Emevî Camii’nde kılarız inşallah” ifadelerinde bulunmuştu. Beştepe Sarayı’nın hemen yanı başında bulunan camiye 3 bin kişilik koruma ordusuyla giden Cumhurbaşkanımız, aradan geçen 8 sene, yani 416 hafta içerisinde Emevî Camii’ne gidemedi. Sultan 1’inci Selim’in yolundan ilerlemek nasip olmadı asrın liderimize. Fakat bunun yerine tam 4 milyon Suriyeli memleketimize bir güzel yerleşti. Hattâ vatanını satarak Türkiye’ye yerleşenlere vatandaşlık verilmesi bile gündemde. Allah hepimize akıl fikir ihsan eylesin... Seçim günü aldığımız bir haber,
bu baştan aşağı hatalarla dolu olan Suriye politikamızın yeni bir kurban verdiğini gösterdi. Suriye’nin Azez bölgesinde Amerika tarafından desteklenen teröristler havan topu saldırısı gerçekleştirmiş. Maalesef bir askerimiz bu saldırıda hayatını kaybetmiş. Allah askerimizin şehâdetini kabul etsin. Biz son olarak Filistin’de, Yemen’de, Şeria’da şehitler vermiş, bir daha da Arap diyarlarında askerimizin mübarek kanını akıtmamıştık. Arap çöllerinde İslam için yeteri kadar kan akıttık. Sevgili Arap dostlarımız bizim yerimize İngiltere’yi, Siyonizm’i destekledikten sonra şehit vermemiştik. Umarım bu Suriye topraklarında verdiğimiz son şehidimiz olur...
Ben yatay değil dikey isterim
Her seçimden önce akıllı (!) bir politikacı ortaya çıkıp bir fikir ortaya atar. Sonra kırk tane akıllı bir araya gelip, kuyuya atılan bu taşı çıkartmakla uğraşır. Rahmetli Özal zamanında, “Demiryollarını komünistler yapar, demokratik memleketlerde kara yollarına yatırım yapılır” diye bir fikir ortaya atılmış, bu incir kabuğunu bile doldurmayacak fikri yıllarca tartışmıştık. Fransa gibi, İngiltere, Japonya ve Amerika gibi gelişmiş memleketlerin demiryolculukta önemli başarılarının olduğunu unutup gitmiştik. Bu seçimlerde de ortaya ‘Yatay mimari’ fikri atıldı. Bu fikir öyle benimsendi ki, aksi görüşte bulunanların işi bir hayli zor. Es keza “Dikey mimari istiyoruz” desek muhtemelen vatan haini ilan ediliriz. Malumunuz son zamanlarda moda oldu, kim AK Parti’yi eleştirirse, hemen ‘Terörist’ ilan ediliyor. Ancak ben yatay değil, dikey mimarinin önemine inananlardanım. Yatay mimari için daha geniş alanları imara açmamız gerektiğini, bunun da tarım arazilerinin yok edilmesine neden olduğunu düşünüyorum. Mesela Eskişehir’i ele alalım; keşke imar sorunu bulunan mahallelerimizde yatay mimari ısrarından vaz geçsek. Böylece kentimiz batıya yani verimli tarım arazilerinin bulunduğu Tepebaşı bölgesine genişlemek zorunda kalmaz. Bana kalırsa Eskişehir’in hem yukarıya hem de güneye, dağlık Afyon istikametine genişlemesi lazım.