Yangın Eskişehir'de de çıkabilir

Havalar çok sıcak ve bu mevsimde genel olarak ve maalesef orman yangınları sık görülür. Türkiye çok geniş toprakları olan bir ülke. Bu mevsimde aynı anda memleketin iki ayrı yerinde orman yangını çıkması, kötü bir tesadüf olarak değerlendirilebilir. Ancak aynı anda 20 şehirde 42 orman yangını çıkıyorsa, burada kasıt vardır. Failin bölücü terör örgütü olduğunu bilmek için terörle mücadele uzmanı olmaya gerek yok. Bu ormanları PKK yakıyor. Kendilerine "Ateşin Çocukları" adını veren bir yan yapılanmaları var. Artık bu kişilerin, neyin çocukları olduğunu takdirlerinize bırakıyorum... Benzer yangınlar Eskişehir'de de çıkabilir. Özellikle köylülerin tanımadıkları adamlara karşı dikkatli olması lazım. Polisin ancak özellikle de Jandarma'nın devriyelerini sıklaştırmasında fayda var. Valilik belediyelerle temasa geçerek itfaiye teşkilatlarının eş güdüm altına almalı. Güçlerimizi birleştirmeliyiz. Cehennemde yanasıca teröristlere karşı uyanık olmalıyız... Söz konusu yangınlar çeşitli tartışmaları beraberinde getirdi. Öncelikle neden doğru dürüst bir yangın uçağı filomuz bulunmuyor? Duyduğumuz kadarıyla elimizde yalnızca 3 tane uçak varmış. Halbuki eski ve güçlü Türkiye'de çok güçlü bir filomuz vardı. AK Parti hükûmeti bu filoyu daha da kuvvetlendireceği yerde, çürümeye terk etmiş durumda. Kelimenin tam anlamıyla devletin orman yangınları karşısında aciz ve zavallı duruma düştüğünü görüp, utanıyoruz. Eğer ki sadece Cumhurbaşkanın elinde 13 tane lüks uçak bulunuyorsa, eğer ki Cumhurbaşkanımız Kıbrıs'ta piknik yapmaya 8 tane özel uçakla gidiyorsa, gazeteci olarak, "Nerede yangın söndürme uçaklarımız?" sorusunu sorarız. Kimse kusurumuza bakmasın. İkinci mesele ise açılım. Yapılan adaştırmalar gösteriyor ki AK Parti'nin kendisini destekleyen küçük partilerle birlikte toplam oyu yüzde 40'ları ancak buluyor. Bu durumda da AK Parti içindeki bazı kişiler HDP ile uzlaşmanın yollarını aramaya başladı. "Yeniden açılım" sürecinde eski açılım sürecindeki hataların tekrarlanmayacağı ileri sürülüyor. Ancak bu konuda fena halde yanılıyorlar. Zira açılım sürecinin zaten kendisi başlı başına bir hata. Umarım AK Parti içinde aklıselim galip gelir ve açılım süreci tekrarlanmaz. Ülkemizi kasıp kavuran bu yangınlar, açılım ortaklarının aslında kim olduğunu bir kere daha gösterdi.

EsEs'te Cem Karaca dönemi
Kapanmasına ramak kala, yeniden dirilen Eskişehirspor'da teknik direktör belli oldu. Bir ara Fenerbahçe'de de top oynayan Cem Karaca yeni hocamız olmuş. Hayırlı uğurlu olsun. Cem Karaca Almanya'da yetişmiş ve Alman alt yapı disiplinini çok iyi bilen bir isim. 45 yaşındaki Karaca'nın önünde uzun bir teknik direktörlük hayatı bulunuyor. Eskişehirspor'da başarılı olacaktır. Ancak burası Türkiye. Burada başarısızlık olduğu zaman Yeni Çeriler kelle ister. Padişah da tahtını korumak için Yeni Çeri kullarının önüne bir kaç kelle yuvarlar. Eğer ki başarısızlık sonrasında taraftar isyan etmez ve yönetim kendisini korumak için teknik direktörünün ipini kesmezse, başarılı olur. Açıkçası bizim sert bir Alman disiplinine ihtiyacımız var.

Ataç moral verdi
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Balkan göçmenleriyle bir araya gelerek moral verdi. Balkan göçmeni kardeşlerimizin şu sıralar en çok ihtiyaç duyduğu şey moral. Zira bazı densizler uriyeli mültecilerle ve Afgan'istandan gelen karanlık tiplerle Balkan Göçmenlerini bir tutuyor. Maşallah ülke olarak arsızlıkta ve yüzsüzlükte çıtayı çok yukarılara çektik. Her neyse... Biz Ahmet Ataç'a geri dönelim. Partisinin milletvekili Jale Nur Süllü'yle birlikte Eskişehir Rumeli Balkan Kültür ve Dayanışma Derneği üyeleri ile buluşan Ahmet Ataç, "Sizler, güzel kentimiz Eskişehir’in kültürel ve sosyal hayatına çok önemli değerler katıyorsunuz. Eskişehir, içindeki her kültürden vatandaşımızın birlikteliği ile oluşan, mükemmel bir kent" ifadelerinde bulundu. Ahmet Ataç'ın sivil toplum kuruluşlarını her daim desteklediğini zaten biliyoruz. Ancak şu sıralar Rumeli göçmenlerine gösterdiği bu alaka, daha bir güzel olmuş. Sayın Ataç ve Jale Nur Süllü'yü tebrik ederiz.