"Büyük transfer" demeyi çok isterdim... Suratıma anlamsız bir tebessüm kondurup, fakat kaşlarımı da hafif çatarak ve ciddiyetimi muhafaza edip, fotoğraf çektirmeyi çok isterdim. Kısmet değilmiş artık... Yazılarımı – umarım beğenerek – Yenigün Gazetesi'nden takip ettiniz. Şimdi Eskişehir basınının 'Amiral Gemisi' olan
Anadolu Gazetesi'ne geçmek beni elbette mutlu etti. Allah utandırmasın... Fakat kendimi de farklı bir gazeteye geçmiş gibi hissetmiyorum. Aynı Es Group'un içinde, aynı basın – ahlak ilkelerine riayet ederek ve aynı arkadaşlarımla çalışarak yazı yazacağım. İşin doğrusu, yan masadan gönderdiler...
Kabukçuoğlu rol yapmamış
Politikacılar bazen hastanelere gidip ve bir hasta yatağının başında dikilip fotoğraf çektirirler. Fakat İYİ Parti Milletvekili Arslan Kabukçuoğlu'nun Şehir Hastanesi'nde çektirdiği fotoğrafın 'numara' olduğunu zannetmiyorum. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olan Kabukçuoğlu, muhtemelen binlerce defa hasta yatağına gidip, hal – hatır sormuştur. Sayın Kabukçuoğlu'nun alışkanlık üzerine hemşirelere dönüp, "Hastaya iki cc diazem verelim" deyip demediğini bilemem elbette... Ancak kendisinin Eskişehir'in kanayan yarası olan Şehir Hastanesini ziyaret etmesini önemsiyorum. Erdoğan Hükumeti (AK Parti Hükumeti demiyorum, çünkü AK Parti'nin şu anda iktidarda olduğunu düşünmüyorum; kusura bakmasınlar) Şehir Hastanelerini büyük bir gürültüyle açtı. Söz konusu hastanelerin vatandaşın sorunlarını çözeceğini, garibanların sıkıntılarına derman olacağını ileri sürdüler. Geldiğimiz nokta ortada. Allah beterinden saklasın elbette... Şehir hastaneleri ilk olarak İngiltere'de denenen, daha sonra da uygulandığı bütün ülkelerde batan bir sisteme dayanıyor. Yani hiç kimsenin beceremediği bir sistemi dayatma becerikliliğini gösterdik. Hiçbir gazeteci de bunu eleştiremedi. Şu anda 139 tutuklu gazeteci var ülkemizde, kimse bu rakamın 140 olmasını istemiyor doğal olarak.
Şehir hastanelerini nereden tutsanız elinizde kalıyor. Yapıldığı yere bakarak "Şehir Dışı Hastanesi" diyebiliriz. Devletin yükümlülüklerine bakarak "Devlet Hastanesi" de diyebiliriz. Öte yandan paraların özel şirketlerin cebine oluk oluk akacağına bakarak "Özel Hastane" de diyebilirsiniz. Hatta devlet ve özel şirketler arasındaki sözleşmenin açıklanmamasına bakarak "Çok Özel Hastane" bile demek mümkün. 007 James Bond gibi yani. Bu gizlilik niyedir? Utanılacak maddeler mi var anlaşmada? Ancak "Şehir Hastanesi iyi oldu" demek mümkün değil. Aksi gibi hastanenin işleyişindeki aksaklıklar da devam ediyor. Elbette yeni kurulan bir hastanede bir takım aksaklıklar olmasını doğal karşılamalıyız. Fakat mevzubahis aksaklıklar azalacak yerde artıyor. Bir doktor olan Sayın Kabukçuoğlu'na bir kere daha teşekkür ederiz. Neşterini doğru yere vurmuş. Eskişehir'in çok önemli bir meselesine dikkat çekmiş
Sarıoğlu Volkan Doğan kardeşini uyarmış
Odunpazarı Belediye Başkan adayı Volkan Doğan, internet ortamını iyi kullanan politikacılardan biri. Geçenlerde "İçin Rahat Olsun" temalı bir paylaşımda bulunmuş. Söz konusu sloganın kendiliğinden oluştuğunu ifade eden Doğan, yayınladığı klipte, "Ben sizin bildiğiniz politikacılardan değilim" demek istemiş, Ancak bu klibe kendi partisinin içinden alınanlar olduğunu da duyuyorduk. Nitekim geçenlerde eski Tepebaşı Belediye Başkanı Tacettin Sarıoğlu yine sosyal medya üzerinden eleştirilerde bulundu. Sarıoğlu, "Hem AK Parti'nin adayı olacaksın hem de partiye ve partililere benzemediğin için oy isteyeceksin. Bu ne yaman çelişkidir. O partinin mensuplarına hakaret değil midir bu sözler. Ben Ak partili olmaktan ve partimin bu şehre ve ülkeme yaptıklarıyla gurur duyan biriyim. AK Parti'nin mensubu olmak utanılacak ve saklanacak bir durum olamaz" ifadelerinde bulunmuş. Sayın Doğan'ın yayınladığı videoyu bir kaç defa izledim. Ancak Sayın Sarıoğlu'nun alınganlık göstermesine değecek bir hata görmedim. Evet Doğan genç bir politikacı, bazen hata yapabilir. Yayınladığı klipteki sözlerinin nerelere çekilebileceğini düşünmemiş olabilir. Bu konuda Sarıoğlu'nun kardeşine yaptığı nasihatleri dikkate alsa iyi olur. Fakat Doğan'ın "Ben partiler üstü olacağım" gibi bir iddiasının olması da ayıp bir şey değildir.
Yine 5 gol oldu
Gençlerbirliği’ni ağırlayan Eskişehirspor sahadan 3-2 galip ayrıldı. Ligin 3'üncü haftasında da Gençlerbirliğiyle oynamıştık. Adamlar bize yarım deste gol atmıştı. Gerçi yine 5 gol oldu. Fakat bu kez bu gollerin üçünü biz attık. İlk devredeki maçta sabaha kadar oynasak gol atamazdık. Ama şimdi geldiğimiz nokta ortada. Umutluyuz, kara bulutları dağıttık. Transfer tahtasını açan yeni yönetime şükranlarımızı sunarız. Elbette yeni yönetim, Halil Ünal zamanında yapılan çalışmaların neticesinde bu başarıyı elde etti. Bu yüzden Halil Ünal'ı da tebrik etmek gerekir. Tabii "Kulübün bu noktaya gelmesinde kimlerin dahli var?" sorusunu da bir köşeye not ediyoruz.
Her neyse... Şimdi başarımızın tadını çıkartalım. Mutlu olalım ama fazla da abartmayalım. Şimdi birileri çıkmış, "Ağbi bu takım şampiyon olur" demeye başladı. Alt yapıdaki futbolcularımızın karnını Büyükşehir Belediyesi doyuruyor. Üst yapıdaki futbolcuların ise yemekleri imece usulüyle doyuruluyor. Bırakın şimdi şampiyonluğu...