Görüşler
Yalan bir sanattır!
Seçimler yaklaştıkça "yalan" gelir aklımıza...
"Sundey Times", bir sayısında "yalan dosyası"nı ele almıştı...
Buna göre, normal bir insan günde 20 kez yalan söylüyormuş... Neden yalan söylediğimiz de üç ana maddede toplanmış:
"Kendimizi olduğumuzdan daha iyi göstermek için..."
- Zor bir durumda ya da anlaşmazlıktan kaçmak için...
"Karşı cinse kendimizi beğendirmek için..."
………….
Bu araştırmada "politik yalancılar" üçüncü gruba giriyor olmalı...
Yani, karşı cinse kendini beğendirmek isteyenler…
"Atıyorlar da atıyorlar!"
Ama fazla kızamıyoruz...
Normal bir insan bile günde 20 kez yalan söylüyormuş... Hem de gözünün içine baka baka!
"Nasılsın?"
"İyiyim..."
Yalan valla, yalan işte!
………..
Anton Çehov der ki:
"At hırsızlığından bahsederken, at hırsızlığı etmenin kötülüğünden söz açmak yersizdir..."
Yani..
"Oy hırsızlığı yaparken, utanmadan oy hırsızlığının kötülüğünden de bahsederler!"
Devam ediyor Çehov:
"Sanatın iyi tarafı yalana yer vermeyişidir. Ama yalan bir sanatsa, onun madrabazlığına tahammül yoktur..."
Bu kadar inanan olduğuna göre.,
"Bizim politikamızda yalan bir sanattır!"
Ne dersiniz?
"Yalan mı?"
Cumartesi Öyküsü
Dilenci kılığındaki bilge…
Bir zamanlar bir delikanlı bir bilgeye öğrenci olmak istedi...
"Bana öğrenci olmak zordur" dedi bilge:
"Korkakım sen bunu başaramazsın..."
Fakat genç kararlıydı…
Kendisinden ne isterse yapmaya hazır olduğunu söyledi.. Bilge de ona manevi yoldaki ilk görevini verdi:
"Bir yıl boyunca, seni kim kızdırmaya çalışırsa ona bir lira vereceksin..."
Delikanlı denileni yaptı ve tam bir yıl boyunca kendisini öfkelendirmeye çalışan insanlara para verdi...
Bir yılın sonunda genç, tekrar bilgeye geldi ve bundan sonra verilecek göreve hazır olduğunu bildirdi..
"Önce şehre git ve bana biraz yiyecek al" dedi bilge.. Genç yanından ayrılır ayrılmaz, bilge dilenci kıyafetine bürünüp, sadece kendisinin bildiği kısa bir yoldan gençten önce şehre ulaştı...
Gencin geleceği yola oturdu ve onu beklemeye başladı... Bir süre sonra delikanlı göründü.. Tam yanından geçerken, dilenci görünümündeki bilge ona hakaret etmeye başladı... Başkalarının duyacağı kadar yüksek sesle , onun ne kadar aptal göründüğünü söyledi... Fakat gençte hiçbir işaret yoktu... Tam aksine, "Ne kadar harika" diye karşılık verdi:
"Tam bir yıl bana hakaret eden herkese para ödemek zorunda kaldım.. Şimdi tek kuruş ödemek zorunda değilim..."
Bunun üzerine bilge üzerindeki dilenci giysisini çıkardı ve gence dönerek şöyle dedi:
"Başkalarının ne dediğine aldırış etmemeyi başaran bir kişi, bilgelik yoluna adım atmış demektir…”
Kuyruk sohbeti
Klasik tepki: "Sıraya geç kardeşim."
Neoklasik tepki: "Şeker kardeşim sıraya geçiver."
Realist tepki: "Sıra var."
Romantik tepki: "Beyefendi galiba sırayı görmediniz."
Uzlaşımcı tepki: "Acelesi olmasa öne geçmezdi."
Devrimci tepki: "Altyapı sorunları çözülmeden halkımız sıraya geçmez. Devrim olunca herkes hizaya gelecek."
Kaderci tepki: "İki dakika fazla beklesek kıyamet mi kopar?"
Felsefeci tepki: "Ön ve arka kavramlar görecelidir."
Kötümser tepki: "Herkes bir gün ölecek. Onurlu bir şekilde bekleyin."
Postmodern tepki: "Sırana geç lan ayı, kör müsün!.."
Günün Şiiri
İstasyon köpekleri
İşi gücü beklemek trenleri
Saatlerce
Öpüşenleri ağlaşanları görmek
Ağzını açmak vagon pencerelerine
Kapmak ne düşerse, et-kek
Döneceği yol belli
Kuyruğu kısılsa da ayağı kesilse de
Geleli başkalaştı tüyü
Sivri dişlerine göre değil
Neylesin köyü, kızıyorum
Her köpek öder yediğini
Ulur hırsızlıklara, karanlıklara doğru
Tren gelsin, tren gitsin
Bu istasyon köpeğinin zoru...
O. Kazım Atok (Varlık-1959)
Kıssa-dan
Kendini ulusuna hizmet etmeye adayan siyasetçiye “devlet adamı” denir. Ulusun kendisine hizmet etmesi gerektiğini düşünen devlet adamına ise siyasetçi.
George Pompidou
Cuk
Yeni asgari ücret zammı sahihinden satılıktır.
Kredi kartı kabul edilir...
Günün Sözü
"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diyerek yaşattığınız yılanların bir sonraki hedefi siz olursunuz.
Aziz Nesin
Günün incisi
"Satılık"tı, sonunda..
"SATI" ile evlendirdiler!..
Kolsuz Yaşar’dan
Kelimelerin harfleriyle oynamak öyle hoşuma gidiyor ki, hemşerim çal şurdan gırnatanka bir "Kırka Zeybek"i...
Günün Balı
İnsan hayatının bir döneminde kandırılır, diğer döneminde ise kandırır.
Yani dünyaya "kuzu" olarak gelir, "tilki" olarak gider...
Voltaire
Özdeyiş
Konuşması gerekenlerin sustuğu yerde, susması gerekenler konuşuyor…
Y.Güngör Özden
Cuma günü ölen hastalar
Özel bir hastane odasının birinde, cuma günü yatan hastalar sürekli ölüyormuş. İyi hasta da ölüyormuş, kötüsü de...
Doktorlar şaşkınlıktan ne yapacaklarını bilmiyorlarmış. Bu olayı herkese danışmışlar. Gitmedikleri ve araştırmadıkları yer kalmamış.
Sonunda bir karara varmışlar ve cuma günü için bir kamera yerleştirmişler.
Cuma olduğunda hastanenin temizlik görevlisi kadın gelmiş. İçeri girmiş ve hastanın fişini çekip süpürgenin fişini takmış...
Güzellik salonu
Temel akşam eve gelmiş, bakmış Fadime evde yok...
Bir saat kadar sonra Fadime gelmiş ve Temel hemen atılmış:
"Neredeydin?"
"Güzellik salonuna gittim" demiş Fadime...
Temel, karısına şöyle bir baktıktan sonra karşılık vermiş:
"Peki ne oldu? Sana sıra gelmedi mi?"
Günün Olayı
10 yıl nerede suç varsa "Ergenekon yaptı" diye geçti. Şimdi bir 10 yıl da nerede suç varsa "paralel devlet yaptı" diye geçer... Sen de yan gelir yatarsın...
“Ne âlâ memleket...”
Demet Özel
Günün Biberi
Başbakan’ın ofisinde de bulunmuş ya..
Bu böcek olayı "CIA" işi mi, "cemaat" işi mi, yoksa her ikisinin karışımı bir iş mi?
Mağdur rolünü oynamak gibi!
"İş mahkemede defter dürmeye gelir mi?"