Geçtiğimiz Cumartesi günü oynanan Eskişehirspor-Sivasspor karşılaşması öncesinde, TSYD Temsilcisi olarak basın tribünün kapısında gazeteci ve spor muhabiri arkadaşların giriş çıkışlarını sağlamaya çalışıyordum. Sanayi Odası yönetim kurulu üyelerinden birisi (isminin yazılmamasını özellikle rica etti) yanıma yaklaştı.
Geçtiğimiz günlerde seçimlerle ilgili yazdığım yazımı okuduğunu söyledi.
“Sadi Bey gazetelerin köşelerinizde hepiniz elbette ki Sanayi Odası’ndan ve sanayicilerden duyduklarınızı yazıyorsunuz. Bunların çoğu, Sanayi Odası’na kendisine yakın olan bir ismin başkan olmasını isteyenler tarafından ortaya atılan isimler. Haklı olarak sizlerde gelen duyumları yazıyorsunuz” dedi.
Belli ki bir şeyler söylemek istiyordu. Ama söze doğrudan girmek yerine dolaylı olarak bir şeylerden bahsederek seçime gelmek istiyordu.
“Peki, sen aday mısın?” diye sordum.
“Sadi Bey benim adaylığım söz konusu değil. Savaş Bey ile yönetim kurulu üyeleri, birlikte bu yıl içinde yapılacak seçimi değerlendirdik. Sizde yazınızda bahsetmişiniz. Savaş Beyin aday olup olmayacağı daha belirsizliğini koruyor. O nedenle öncelikle başkan arayışında değiliz. Üst üste üç kez başkan olan, bir dönem geçmeden bir daha aday olamıyor. Ancak bu konu birileri tarafından yargıya taşındı. Yargı kanunu iptal ederse Savaş Bey yeniden aday olacak. Eğer kanun değişmez ise mevcut yönetimin içinden birisi aday olacak. Yönetim olarak içimizden birisinin dışında çıkacak adayı desteklemek düşüncesinde değiliz” dedi.
Yani Sanayi Odası yönetimi dışarıdan çıkacak adaya değil, kendi aralarından aday olacak isme destek verecek. Mevcut yönetim, Savaş Özaydemir olmasa bile kendi içlerinden çıkacak adayın arkasında duracak ve yeni başkan adayının listesinde yer alacak.
Baba-oğul, hoca-öğrenci sevgisi devam eder
Oğuzhan Özen ismi ilk defa Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü’nde gündeme geldi.
Öğrenci olarak girdiği Anadolu Üniversitesi’nde kendisini göstererek hocası Yılmaz Büyükerşen’in gözüne girdi. Adeta ‘baba-oğul’ oldular. Üniversiteden mezun olduktan sonra, okulunda okutman olarak kaldı. Aynı zamanda Yılmaz Hoca’nın sağ koluydu.
Yılmaz Hoca, DSP’den Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu. Oğuzhan, üniversiteden yıllık iznini alarak Yılmaz Hoca’yla birlikte sabahlara kadar koşturdu. Yılmaz Hoca, Büyükşehir Belediye Başkanı seçilince, Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü’nden Oğuzhan Özen’in kadrosu üniversitede kalmak şartıyla Büyükşehir Belediyesi’ne görevlendirilmesini istedi.
Oğuzhan, yaklaşık 12 yıldan beri de Büyükşehir Belediyesi’nde, Başkan Danışmanlığı ve Basın Halkla İlişkiler Müdür Vekilliği yaptı.
Ancak son aylarda Yılmaz Hoca ile arasına adeta ‘kara kedi!’ girdi. Buna rağmen hocasına hiçbir zaman saygısında kusur etmedi. Bunun dışarıya yansımaması için, adeta soyadı gibi büyük özen gösterdi.
Belediyede daha fazla kalmanın hem Yılmaz Hoca’ya hem de kendisine büyük zararlar verecek düşüncesiyle Yılmaz Hoca’dan affını istedi. Yıllar önce koptuğu okuluna, öğrencilerine geri döndü.
Yanında kaldığı süreç içerisinde babası, atası gibi gördüğü hocası Yılmaz Büyükerşen’den ileride kendisine yarayacak çok şeyler öğrendiğinden eminim Oğuzhan’ın. Bu kendisi adına önemli bir kazanç. Ama kaybı da olmadı değil. Aynı dönemde mezun olduğu arkadaşları belki bugün Doçent oldu. Profesörlüğe doğruda adımlarını atmışlardır.
Kendisiyle değil ama ona çok yakın olan bir isimle gıyabında biraz konuştuk. Oguzhan, belediyeden Yılmaz Hoca’yla dargın ayrılmamış. Ayrılık vaktinin geldiğine kanaat getirmiş. Bir aile içinde günü geliyor baba ile oğlun arasında bile görüş ayrılıkları çıkabiliyor. Sonunda oğul evinden ayrılıp, kendisine yeni bir yol haritası çiziyor.
Oğuzhan’ın belediyeden ayrılışını bu şekilde değerlendirirsek herhalde daha sağlıklı olur. Bu saatten sonra Yılmaz Hoca’nın yapacağı bir tek şey var bence. O da, güzel bir tören düzenleyerek Oğuzhan’a bugüne kadar yapmış olduğu hizmetlerden dolayı ‘teşekkür plaketi’ vermeli. Bazılarının her iki isim arasında oluşturmuş olduğu buzlarda bu şekilde erimiş olur.