Geçen hafta içinde ulusal basında beni derinden etkileyen bir haber okudum.
Geçen hafta içinde ulusal basında beni derinden etkileyen bir haber okudum. Bayat Devlet Hastanesinde hemşire olarak çalışan bir anne, Hastanede nöbetteyken, işe gittiği zamanlarda çocuklarını bıraktığı ailenin evinin yanması neticesinde 4 ve 8 yaşındaki iki çocuğunu kaybetmiş.
………………………………………….
İki hafta son beş aydır ihmal ettiğim ailemle bir araya gelip, çocuklarım ve ailemle zaman geçirmek için izin aldım. Mesela annemi ve babamı beş aydır ilk kez dışarı çıkardım. Mart ayının başında ülkemizde ilk vakanın görüldüğü andan itibaren geçen süre zarfında hem eşim, hem de ben hizmet verdiğimiz yükseköğretim öğretim alanında, bu zor günlerin en az hasarla atlatılabilmesi amacıyla kendi çapımızda elimizden gelenin en iyisi yaptık. Yoğun bakım ünitelerinde, enfeksiyon ve salgınla ilgili diğer bölümlerde çalışan sağlık çalışanlarının fedakarlığıyla karşılaştırılmaz belki, ama kendi adımıza bu mücadelede en ön safta bedenimizin ve zihnimizin sınırlarında çalıştık. Eşimin tabiriyle, bırakın anne ve baba olmayı, çoğu zaman insan olmaktan çıkacak düzeyde çalıştık ve salgın döneminde verilen kamu hizmetlerine kendimizce katkı sağladık. Ama işte bu iki haftalık izin döneminde, ne yazık ki üzülerek daha yakından şahit oluyorum ki, bugüne kadar yaşadıklarımızdan, salgından, tedbiri elden bırakırsak yaşanması olası etkilerden, hatta ölümlerden toplumun her kesiminden çok sayıda insan hiç ders çıkarmamış. Sokaklardaki insanlarımız, salgın hiç yaşanmamış gibi rahat ve bilinçsiz. Dünyada her gün salgına bağlı günlük vaka ve ölüm sayılarında rekor üstüne rekor kırılıyor. Vaka sayısı 20 milyonu, salgına bağlı ölüm sayısı 700 bini geçti. Ülkemizde son 45 günün en yüksek vaka sayısı görüldü, ama sadece sokakta gördüğüm bile toplumun her kesiminden insanımızda maalesef ciddi bir vurdumduymazlık var. Ders alman için illa senin de başına gelmesine gerek yok. Lütfen bunca insanın emeklerini boşa çıkarma.
Lafı çok uzatmaya gerek yok; geçen haftalarda yaptığım anımsatmayı tekrar yapayım. Apaçık şekilde görünen o ki, eğer dersler çıkarmazsak ve tedbirler almazsak; bu ve benzeri salgınlar, küresel iklim değişiklikleri, doğal afetler ve benzeri sebeplerle her geçen yıl, bir önceki yılı aratacak. İşte alınması gereken tedbirlerin konuşulacağı Eskişehir Teknik Üniversitesi olarak ilkini geçen yıl gerçekleştirdiğimiz Resilience Kongresinin ikincisini Ekim ayında online olarak gerçekleştireceğiz.
………………………………………….
“2 katlı ahşap evde çıkan ve itfaiye ekiplerince söndürülen yangında 3 kişi hayatını kaybetti. Ekipler, yangında evde olduğu sanılan 2 çocuğa ulaşmak için çalışma başlattı. Arama çalışmaların ardından 2 çocuğun da cansız bedenine ulaşıldı. Vali Çiftçi olay yerine giderek incelemelerde bulundu. Alınan bilgiye göre Çorum'un Bayat ilçesinde yaşanan yangın faciasında hayatlarını kaybeden Elif İçuz (4) ve Yusuf İçuz (8) kardeşleri, hemşire olan annelerinin nöbete giderken komşuya emanet ettikleri ortaya çıktı”.
Lütfen bu ve benzeri haberleri sıradanlaştırmayalım, birer sayı ya da istatistik olarak görmeyelim. Bu acıları, kendi acın gibi içselleştirelim. Ne kadar tekrarlasak da olmuyor ama bu sefer koyu ve büyük harflerle yazmak istiyorum: Anlaman için başına bir büyük felaket ya da musibet gelmesine gerek yok. Sadece senden beklenen o çok basit vatandaşlık görevini yerine getir. TEMİZ OL, MASKENİ TAK, MESAFENİNİ KORU.