Maalesef doktorlara uygulanan şiddetin dozu gittikçe artıyor.
lanan şiddetin dozu gittikçe artıyor. Ülkemizde yaşanan bu sorunun bir benzeri herhangi bir Avrupa ülkesinde yaşanmıyor. Hatta bırakın Avrupa ülkelerini, Afrika'nın kabile devletlerinde bile doktorlara saygı duyulur. Sanırım eğitimli insanlara düşman olmak bir tek bizde görülen bir hastalık... Son olarak Konya Şehir Hastanesi'nde bir doktor ve sekreteri öldürüldü. Bu cinayet ilk değil ve bu zihniyet devam ettiği müddetçe son olmayacak gibi gözüküyor. Bu elim olaydan sonra, nicedir baskı altında olan ve patlama noktasına gelen doktorlar iş bıraktı ve protesto yürüyüşü düzenledi. Polislerin müdahale ettiği doktorlar, daha iki sene önce balkona çıkıp avuçlarımız patlayıncaya kadar alkışladığımız kahramanlardı. Aynı gösteride, fenalaşan bir polis memuruna yine aynı doktorların müdahale etmesi ise ayrı bir olay... Saray rejimi, hayat kurtaran kahraman doktorlarımızı vatan haini olarak bize yutturmaya çalışıyor. Nitekim sayılarının 197 bin olduğu itiraf edilen AKTroller çetesi, aldıkları talimatla birlikte sosyal medya üzerinden doktorlara hakaret etmeye başladılar. Salyaları aka aka havlayan bu 197 bin kişi, yarın – öbür gün çocuğu hastalandığı zaman kime gidecek? Hokkabaz tarikat liderlerine mi? Tam da bu esnada Adana'da 50 kişilik bir eşkiya sürüsü, acil servisi bastı ve doktorları bir temiz patakladı. Savunduğunuz şey bu mudur?.. Elbette ruh hastasının biri eline tabancayı alıp, bir kardiyoloğu ve sekreterini öldürdü diye AK Parti'yi eleştiremeyiz. Ancak çok sevdiğim bir söz var; Eğer ki çözümün bir parçası değilsen, sorunun bir parçasısın. Yıllardır "Sağlıkta Şiddet Yasası" diye bir yasanın çıkmasını savunuyoruz. Sanırım toplumun hiçbir kesimi bu tarz bir yasanın çıkmasına muhalefet etmez. Ancak Saray bu yasayı bir türlü çıkartmıyor. Müteahhit velinimetlerinin vergilerini affetmekten vakit bulamıyorlar. Ortada bir sorun var ve bunu çözemiyorlar. Dolayısıyla da çözümün değil, sorunun bir parçası oluyorlar. Eğer ki Saray'dan tek bir telefon açılırsa, AK Partili milletvekillerinin böyle bir yasayı hayata geçirmesi ancak bir – iki haftayı bulur. MHP'li milletvekillerini ise zaten kendi ailelerinden bile ciddiye alan kalmadı. Onlar AK Partili amcaları ve teyzeleri ne yönde oy verirse, zaten o şekilde oy veriyor...
Demokrat Parti'ye geçmiş olsun
Demokrat Partili dostlarımız bayramı pek hoş geçirmedi. Çünkü İl binalarının altında bulunan bir simit fırınında çıkan yangın, partinin il binasında da tahribata neden oldu. Demokrat Partili dostlarımıza hem "Geçmiş bayramınız mübarek olsun" diyoruz. Hem de "Geçmiş olsun..." Bilmeyenler için söyleyelim; Demokrat Parti İl Binası, Büyükşehir Belediyesi'nin hemen arkasında, Hamamyolu'nu kesen Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde bulunuyor. Söz konusu fırının, lezzetli unlu mamüllerinden tatmışlığım vardır. Duyduk ki Demokrat Partililer, simit fırınından da bir tazminat talebinde bulunmayarak, yüce gönüllülük etmişler. Kendilerine yakışan da budur zaten. Mühim olan cana zarar gelmemesi. Mala gelen zarar, başın – gözün sadakası olsun,
Hatırlatmayı hatırlatalım
Corona virüs vakalarındaki artışın ardından aşı olmak isteyenler için hatırlatma dozu randevusu açıldı. Buna göre son aşısının üzerinden 6 ay geçenler. Alman, Çin veya Türk aşısından olabilecekler. Tabii internet sisteminden ve olası talep yoğunluğundan dolayı, aşı olmak isteyenlerinbiraz beklemesi gerekecek. Hiç fark etmez; geç de olsa aşı olmanın faydası büyük. Aşı karşıtlarının ahmakça önermelerinin hepsinin yalan olduğu ortaya çıktı. Elbette aşı olanlardan da ölen oluyor. Zaten hiç kimse "Ölümsüzlük Aşısı"nı bulduğunu da ileri sürmüyor. Ancak aşı olanlarda ölüm oranı, yok denecek kadar az. Elbette tercih sizin... Ancak bizler bilimin önemine işaret ediyorve aşı yaptırmanız gerektiğini bir kere daha hatırlatıyoruz. Önceden aşı yaptıranlar arasında da "Ben zaten aşımı oldum" diyenlere, hatırlatma dozunun geldiğini hatırlatalıyoruz.