Prof. Dr. Cengiz Türe yazdı
İnsan bireyleri arasındaki biyolojik ve fiziksel farklılıklar “genetik çeşitlilik” olarak adlandırılmaktadır.
Kendine özgü genetik özellikleri olan her birey, doğdukları ve büyüdükleri çevrenin ekolojik ve kültürel koşulları altında, kişilik ve yetenekler geliştirir.
İşte bu nedenle hiç bir zaman “bir insan = bir insan” olamaz...
Bu yüzden tüm canlılar için çeşitlilik var olmanın güvencesidir ve doğa çeşitliliği korumak ister.
Dünya markası olmuş birçok kuruluş da, bu örnekten yararlanarak, istihdam ettiği insan kaynaklarında çeşitliliği sağlamayı ve herkese eşit fırsatlar yaratmayı öncelemektedir...
Konunun uzmanları, çalışanların farklılıkları dahil, özgün niteliklerinin tümünü iş ortamına taşımalarına olanak veren kuruluşların, yenilik yaratma ve rakipleri karşısında üstünlük sağlama şanslarının daha yüksek olduğunu belirtiyorlar...
Fransız filozof Michel Fucault’ un; “bir yerde herkes bir birine benziyorsa orada kimse yok demektir” sözü de bu durumu en iyi açıklayan ifadelerden biridir...
Aynılıkları yönetmenin yarattığı vasatın konformizminden yararlananlar şu soruyu sorabilirler...
Peki, bu kadar çeşitlilik kargaşa yaratmaz mı?
Yaratmaz!
Çünkü çeşitliliğin yarattığı bilgiye yön verebilme dirayetine sahip olan bir anlayış, aynılığın getirdiği sıradanlığın başarısız olacağının da farkındadır.
Yani onlar, Malcom Forbes’ in ifade ettiği gibi “çeşitliliğin, bağımsız olarak birlikte düşünme sanatı” olduğunu içselleştirmeyi başarabilenlerdir…