Fakirlikten kırılıyoruz.
Elektrik ve doğalgaz faturaları gelmeye başlamış ve karşımıza çıkan rakamlar karşısında tepkisiz kalmamız mümkün değilken, bir aklı evvel çıktı önce…
Fakirlikten kırılıyoruz.
Elektrik ve doğalgaz faturaları gelmeye başlamış ve karşımıza çıkan rakamlar karşısında tepkisiz kalmamız mümkün değilken,
Bir aklı evvel çıktı önce…
“Tarkan’ın Cuppa Cuppa şarkısı Cunta Cunta diye darbeye çanak mı tutuyor, şarkı darbe döneminde piyasaya çıktı” diye bir şey paylaştı.
Herhalde iktidar yandaşları da dâhil herkes neresiyle güleceğine şaşırır diye düşünürken şaşıran biz olduk.
Bu aklımızla dalga geçen iddiayı ciddiye alan bir kitle oldu iyi mi?
O sırada bir köpürüp, bir durulan Gülşen ve külotu ile ilgili tartışmalar da cabası…
Yetmedi Sezen Aksu’nun yıllar evvel yazdığı bir şarkı sözü imdada yetişti.
Neymiş? Sezen Aksu tüm inançların aynı konuda hem fikir olduğu, bilen ağacından yasak elmayı yedikleri için yani cahillik ettikleri için cennetten kovulan Adem ile Havva’ya şarkı sözünde Cahil demiş.
Bakara, makaraya sessiz kalanlar Adem ile Havva’ya cahil dediği için yetmez ama evet dediği günlerde kahraman ilan edilen Sezen’e demediğini bırakmadı, en acısı sağduyulu olmaya davet etmesi gereken ilk makam ve kişi olan Cumhurbaşkanı Erdoğan üstelik camii içinde “dilini kopartırız” mesajı ile kamuoyunda tartışma başlattı.
Biz bu saçma konuları tartışırken BOTAŞ tarafından sanayi üretimi yapanlara yüzde 40 doğalgaz tasarrufunu bir nevi mecburi bırakan fiyat tarifesi ile ilgili genelge gönderilmişti.
Bunu da konuşamadık zira iktidarın imdadına Sedef Kabaş yetişti. TV’de dile getirdiği atasözü yüzünden direkt Adalet Bakanı tarafından hedef gösterildi ve hukuk kurallarının, vicdanların zedelendiği bir şekilde tutuklandı.
Velev ki hatalı, velev ki eleştiri sınırını aştı, Kabaş elbette yargılanır ama gece 02.00’de gözaltına almak ve şiir okuduğu için hapse atılan, mağdur oldum diyen Cumhurbaşkanı’nı eleştirdiği için bir gazetecinin tutuklanması kamuoyunu epey infiale sürükledi.
Yani biz Cuppa Cuppa diye başladık, Gülşen ile devam ettik, Sezen Aksu ve Sedef Kabaş ile ilgili gündeme takıldık gidiyoruz …
Ancak ülkede asıl konuşulması gereken gündemi çok güzel uyutularak ıskalıyoruz.
Bakın ancak üreterek, daha fazla üreterek, çok fazla üreterek çıkabileceğimiz ekonomik kriz ortamında var olan üretime DUR diyoruz !
Ancak savaş ve olağanüstü hallerde gerçekleşecek enerji tasarrufu adına fabrikalara bir nevi kontak kapattırıp çıkmaza sürüklüyoruz.
Bu demek oluyor ki Türkiye’nin Allah göstermesin ama herhangi bir savaş ya da felaket ya da yaptırım uygulandığından yeterli enerji stoğu ve bu enerjiyi edinecek bütçesi yok.
Enerji bağımsızlığı ilan edemediğimiz için kimseye la, lo diyemeyecek, yaptırım tehditleri olursa karşı koyamayacak kadar acz içindeyiz ve bu ülkemiz adına büyük bir skandal, büyük bir kaygı olmalıdır.
Ancak biz hala dil kopartmak, Gülşen falan diye tartışıyor twit atıyoruz…
Bakın yakından bir örnek verelim.
Eskişehir ESOB’de dün üretim durdu, bugünde ve yarın bazı işletmeler çalışacak, Perşembe ve Cuma yine tüm üretim duracak.
İlginç olan sadece üreten değil, lojistik, sevkiyat, depo diye adlandırdığımız EOSB alanında faaliyet gösteren ve üretim yapmayan işletmelerde faaliyetlerini durduracak. Yüzlerce işletme, onbinlerce çalışan ve paydaşları için bunun zararı ne kadardır hesabını yapamayız.
Bırakın yeni yatırımcı için güven ortamını var olanın sanayicinin bile gücünü, hevesini düşürüyoruz.
Lütfen size sunulan gündemin içinde kaybolup bu mühim hadiseyi es geçmeyelim.
Lütfen ülke gerçekleri ve yoksunluk, yoksulluk içinde geçen hayatlarımızı konuşmamızı engellemek isteyen ve bilinçli olarak gündemi değiştirenlerin tuzağına düşmeyelim.
Maalesef yarım kilo peyniri alamıyoruz diye isyan ettiğimiz için iktidar yandaşları tarafından hain ilan edildiğimiz günlerde hükümet enerji yok diye üretimi durduruyor ise başka bir şey konuşmak saçmalığın daniskasıdır.