Malumunuz Eskişehir bir süredir düzenli aralıklar ile URAYSİM konusunu tartışıyor.
Malumunuz Eskişehir bir süredir düzenli aralıklar ile URAYSİM konusunu tartışıyor.
Tartışma düzeyi arzu ettiğimiz seviyede değil. Projeye dair olmalı ya da olmamalı diye görüş belirtmek taraf olma güdüsüne dönüştü.
Olmalı diyenler Kesikbaş’ın adamı, olmamalı diyenler Yılmaz Hoca’nın adamı
Olmalı diyenler Ak Parti’li, olmamalı diyenler CHP’li gibi bir çıkmaza girdik.
Bu kimileri için bir çekince, kimileri içinde bir fırsata dönüştü.
Şöyle ki Ak Parti, CHP, Kesikbaş ve Büyükerşen’i bir kenara koyarsak.
Daha önce bu proje olmalı veya olmamalı diye görüş belirtenler son polemiklerin ardından çekince duyarak kendini sessize almaya başladı.
Ancak daha önce hiç görüş belirtmeyenler de bu polemikten sonra olmalı veya olmamalı diyerek kendine herhangi bir cephede yer bulma telaşına girdi.
Malum yeni bir seçim süreci uzağımızda değil. Dolayısıyla bir sonraki seçimde CHP’de kendine yer bulmak isteyen bir sanayici veya bir STK temsilcisi hatta yıllardır sosyal demokrat cephede siyaset yapan birisinin ben URAYSİM’i destekliyorum diyebilmesi mümkün mü?
Ya da ticaret ile uğraşan veya sanayici birinin bu projeye şiddetle karşı çıkarak hem sanayi çevresi hem de Ak Parti karşısında bir tutum sergilemesini bekleyebilir miyiz?
Demem o ki ya ticari ya siyasi kaygılarla hareket etmenin, tavır ve eylemlerin buna göre şekillendiği bir ortamdayız. Daha da açık olayım, çoğu kişinin kendi ikbali için her yol mubah diye düşündüğü bir dönemdeyiz.
Kimse kavga etmek istemiyor, kimse dinlemek istemiyor, kimse konforundan vazgeçme niyetinde değil.
Kimileri ben cesur değilim demiyor. Bunun yerine çekiniyorum, karşıma almak istemiyorum gibi argümanların arkasına saklanıyor.
Kimileri de ben kendime bir zümrede yer arıyorum demiyor. Ya tarımın derdine düşüyor ya da sanayi olmazsa olmaz gibi genel söylemlerin ardından konuşuyor.
Ben belli başlı isimler dışında fikrini gerekçelerle savunan, mevcut alanla ilgili teknik olarak konuşan, önü arkası dolu dolu tartışana pek rastlamadım.
Ama fikrini of the record diyerek ifade eden, kapalı kapılar ardına saklayan, başıma bela almayım, kimseyle uğraşmayım diyen çok stk temsilcisi, akademisyen, partili ve sanayiciye rastladım.
Ya da suya sabuna dokunmadan sorulduğu için cevap vermek zorunda kalanların Uraysim’de lazım ama toprak da lazım diye aynı şeyi 48 kere gerekçesiz tekrarlarına da rastladım.
Velhasıl sevgili dostlar ben uzun zamandır Eskişehir ile ilgili yazılarım da aynı şeyin altını çiziyor ve tartıştığımız her mesele sonunda aynı kapıya çıkıyorum.
Bizim Uraysim’den daha büyük bir sorunumuz var. O da cesur, özgüvenli ve istikrarlı adam eksikliğidir.
Kusura bakmayın ama başkalarının arkasına saklanıp, konforunu terk etmekten korkanlar çok oldukça Eskişehir’in bırakın bir yere varması, mevcut yerinde kalması bile mucizedir.
Aksini düşünüyorsanız buyurun meydana
Konumunuz ve yarına dair beklentiniz ne olursa olsun lütfen kendiniz olun.
Cesur olun. Açık ve Net olun. Bilgili olun. Konforunuzu terk edin.
Konuşun, tartışın, savaşın …
Siz siyaseti değil siyaset sizi konuşsun biraz.
Bakın o zaman şehir nasıl arkanızdan geliyor !