Prof. Dr. Alper Çabuk yazdı
Acısıyla tatlısıyla, hüznüyle, mutluluğuyla bir yıl daha geçti. Bir yandan pek çok yeni can dünyaya geldi, diğer yandan çok sevdiğimiz insanlar aramızdan ayrıldı. Aslında geçip giden sadece bir yıl değil, ömrümüzden bir yıl oldu. Nasıl inanmak isterseniz öyle; sonumuza ya da başlangıca bir yıl daha yaklaştık. Sıklıkla yakınırım biliyorsunuzdur, öylesine arttı ki tüketme istediğimiz, öylesine doymaz hale geldi ki obez zihinlerimiz, her şeyi çok büyük bir hızla tüketmeye başladık. Aslında tükettiğimiz sadece sahip olduklarımız ve onların yapılmasında kullanılanlar değil, tükettiklerimiz dünyamız, zamanımız, sahip olduğumuz en değerli mirasımız, geleceğimiz. Tükettiğimiz yaşamımız.
Geçen yıl başında yazdığım, yazımın başlığı umut olacaktı, o Ortaköy’deki menfur saldırı nedeniyle olamadı. Şöyle başlıyordu 2017 yılındaki ilk yazım ne yazık ki.
“Bir yılı daha geride bıraktık. Yeni yıl demek birçoğumuz için umutların yeşermesi demek, umarım yeni yılda yeşeren umutlarımız birer fidana dönüşebilir, zira 2016 ülkemiz ve dünya için çok iyi bir yıl olmadı” diye bir giriş yapmayı planlıyordum...
Olmadı...
Terör, İstanbul’un göbeğindeki bir eğlence yerini kana buladı. Hedef 2017 için beslediğimiz umutları yok etmek, morallerimizi tüketmek...”
..................
Yazılarımı, yayınlayacağı günden bir gün önce yazıyorum. Benim için şu anda gelecek, siz okurken geçmiş tarihe bir not olsun. Bugün 31 Aralık 2017. Saat 8:30. Yeni yılın ilk günü yarın, sizin bu yazıyı okuduğunuz bugün. Yeni yılı karşılayacağımız bu gece umutlarımızı yeşertsin. Yıla nasıl başlarsan öyle olurmuş. Mutlu ve güzel bir gece olsun. 2018’den beklediğim dünyamızı, zamanımızı, sahip olduğumuz en değerli mirasımızı, geleceğimizi ve yaşamlarımızı hoyratça tüketmemiz...
“Yeni yıl demek birçoğumuz için umutların yeşermesi demek, umarım yeni yılda yeşeren umutlarımız birer fidana dönüşebilir”...
Güzel bir yıl dilerim...