Umut olması dileğiyle

Herkese merhabalar. Son zamanlarda içerisinde bulunduğumuz durum ve sürecin gün geçtikçe ilerlemesinin ardından hepimiz evimizde daha çok vakit geçirmeye başladık.

21 Mart 2020 09:40
A
a
Sütiş Eskişehir
Herkese merhabalar. Son zamanlarda içerisinde bulunduğumuz durum ve sürecin gün geçtikçe ilerlemesinin ardından hepimiz evimizde daha çok vakit geçirmeye başladık. Evde kaliteli vakit geçirmenin en güzel yöntemlerinden biri de şüphesiz kitap okumak. Bu yüzden bende sizler için bu hafta birazda gündemimize de uygun olan bir kitap seçtim. Albert Camus’un “Veba” adlı kitabını ele alacağım. İlk olarak 2000 yılında yazılan kitap Camus’un diğer kitaplarının biraz gerisinde kalıyor. Fakat ben dili ve üslubu bakımından Veba’yı çok sevdim. Gelin birazda içeriğine bakalım;
Olay Fransa’nın Oran kentinde bir nisan sabahı ölü bir fareyle karşılaşılmasıyla başlar ve sonra birden her yer fare ölüsü olur. Tavan araları, merdivenler, çöp tenekeleri, fabrikalar… Günden güne artan fare ölümleri durumun ciddiyetini de ortaya koyuyor aslında. Fareler Oranlıların gözleri önünde öbek öbek ölüyorlar ve fare ölümleriyle beraberinde gelen rahatsızlıklar koltuk altlarında ve kasıtlarda şiddetli ağrı “veba” sözcüğünü de ilk kez akıllara getiriyor. Bu işkenceli hastalık sebebi ile ölümler öyle hızlı artıyor ki beklenilen serumlar kente ulaşmakta gecikiyor, ve yollanılanlar ise yetersiz kalmaya başlıyor. Castel ise bir serum geliştirmek için çalışmalara başlar. Ve artık tamamen karar verilir veba ilan edilir, bildirge ile tüm kente yayın yapılır: “Kenti kapatın!”
Tüm kent karantinaya alınmıştı. Trafik yok denecek kadar azalmışken, dükkânlarda “tükendi” ya da “bulunmaz” yazıları oldukça artmaktaydı.

VE KENTİN KAPILARI AÇILIR
Aylar sonra Ekim ayında Castel’in serumu küçük bir çocukta denenmeye başlaması umut tohumlarını yeşertmeye başlar. Dikkatle serumun etkilerini izlediler. Çocuğu kaybettiler fakat normalden uzun süre dayanmış olması Castel’in serumunun işe yaradığı düşüncelerini de beraberinde getirir. Kentte karantinaya dönüştürülmemiş kamu binası neredeyse yoktur, hastalık boyut değiştirmiş hastalar artık hızla ölüyor ama veba vakası da azalıyor aynı zamanda. Ta ki Noel’e kadar… Sokaklarda artık yeniden farelerin gözükmeye başlaması Castel’in serumunun başarısını da gösteriyordu. Bir süre daha takip edildikten sonra vebanın uzaklaştığına karar verildi. Ve bir Şubat sabahı artık kentin kapıları sonuna kadar açıldı. Kentte bayram havası hakimdi. Her ne kadar vebanın izleri silinmeyecek olsa da kent hayata yeniden başlamıştı.

'Dünyada savaşlar kadar vebalar da meydana gelmiştir. Vebalar da savaşlar da insanları hazırlıksız yakalar. Ancak başınıza geldiğinde inanmakta güçlük çekilir. Dünyadaki kötülük neredeyse her zaman cehaletten kaynaklanır ve eğer aydınlatılmamışsa, iyi niyet de kötülük kadar zarar verebilir.'

Özetle…
Camus adını çoğu zaman Yabancı romanıyla duysak da yazarın bence yazarın en önemli yapıtı “Veba”dır. Çünkü Veba, yalnızca çağımızın değil, geçmişten günümüze kadar olan süreçlerde insanlık tarihinin ortak bir sorununu ele alır. Felaketin yazgıya dönüşmesi meselesi. Camus’ün diğer yapıtlarında acı vardır fakat böylesine bir acı, böylesine şiirsel bir dille ele alınmamıştır. ““Veba”, insanın ve ışığın şiiridir. Bu şiirde renkler alabildiğine koyu, ancak yazarın sesi o denli umut doludur.” Beklenmedik bir boyuta ulaşan veba salgını tüm Oranlıları ilkin umutsuzluğa boğar. Sanki eski günlere asla kavuşamayacaklarını düşünürler. Fakat her şey gibi bu hastalıkta geçicidir. Camus’un o dönemlerde yazdıkları bugünlerde bizim için çok da yabancı değil. Dilerim bugün içinde bulunduğumuz salgından tüm dünya ve ülkemizde dahil olmak üzere bir an önce kurtuluruz. Keyifli okumalar.  
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi