Ümit Kocasakal’ın ayak sesleri…

19 Ekim 2016 09:25
A
a
Sütiş Eskişehir
Yıllardır çizgimi asla değiştirmeden, yalpalamadan; hani daha da halkın dili ile yazmam gerekirse ‘oryantal yapmadan’ yazmaya devam edenlerdenim. İnançlarımdan asla ödün vermedim, bunun aksini söyleyecek-kanıtlayacak tek bir Allah kulu varsa, an itibari ile köşemden yayınlamaya da hazırım…
1-Tam Bağımsız Türkiye ülküsünü baş tacı ettim daima.
2-Manda ve himaye kabul edilemez diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerini insanlık umudu olarak, aydınlık gelecek olarak gördüm.
3-Cumhuriyetin altın yılları olarak (1923-1938) yaşanan on beş yıllık sürecin yüzü suyu hürmetine nimetlerini tüketerek bu günlere geldik. Atatürk’ün sonsuzluğa göç ettiği anın devamında; ülkenin başına yönetici olarak gelen tüm zevatın Cumhuriyet ilkelerinden, Atatürk devrimlerinden ödünler vererek bu günlerin alt yapısı oluşturuldu gerçeğini savunanım.
4-CHP Atatürk’ün kurduğu parti, yani millete bıraktığı en değerli emanet (armağan da desek yerinde olur). Bu emanete sahip çıkamadık ne yazık ki! Atatürk’ün koltuğuna oturan her genel başkan, giderek Atatürk’ten uzaklaştı ve uzaklaştırdı partiyi. Yenilemeye kalktıkça eskitti koca çınarın köklerini zayıflattı; halktan uzaklaştırdı ve gün geldi statükonun esiri oldu kitle partisi.
5-Parti içinde demokrasi kültürü geleneksel hale getirilemedi. Cumhuriyet tarihinden zerre kadar haberi olmayan, neredeyse altı okun ilkelerini açıklamakta zorlanan kişilerin (delege-üye ne derseniz deyin) belirleyici olduğu örgütlenme biçimi yeğlendi daima.
6-Yurtseverler, ilericiler, aydınlar kısacası Atatürk’e gönülden bağlı yurttaşlar giderek uzaklaştı bu partiden. Kalanlarla da günün birinde % 10 barajının altında boğuldu sonunda zaten!
7-Atatürksüz CHP giderek ödünler verdi, tavizler verdi Cumhuriyet değerlerinden. Değil umut olmak; taviz verdiği gerici güruhların hayasız yalanlarına seyirci (suskun) kalıp, halkın gözünde itibarsızlaştırıldı Atatürk’ün partisi.
8-1950 yılından bu yana asla tek başına iktidar olamadı. Başka isimlerlerle iktidar ortağı olsalar da ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Halkın kendilerine olan güvenini bir kez daha rüsva ettiler. Örneğin Erdal İnönü Başbakan Yardımcısı iken ülkede aydınlar (Madımak’ta 33 can) diri diri yakıldı yobazlar tarafından. Uğur Mumcu gibi yürekli aydınlar paramparça edildi tetikçi çakallarca. Failleri (katilleri) bulmak bizim şeref borcumuz da dese, borcunu ödemeden dünyamızdan ayrıldı!
9-CHP’nin başına gelen hiçbir genel başkan bu tarihi hataları yiğitçe özeleştiri biçiminde açıklayamadı halkımıza. Popülist politikalarla (Ekmeleddin-Bekaroğlu-Tanrıkulu daha neler neler) ana muhalefet partisi olmaktan öteye götüremedi Ata’mızın partisini.
10-İkbal partisi olmaktan öteye gidemeyen bu parti, muhalif ses olacak potansiyelde kimseleri ne üye yaptı, ne de aklından geçirdi. Kapılarından içeri sokmamak adına ellerinden geleni yaptı ortak paydası aynı olanlar.
11-Ve on beş yıl üst üste, iktidar partisini her seçimde oylarını artırarak iktidar olması adına aslan sosyal demokratlık yapmaya devam ediyorlar gözlerimizin içine bakma olgunluğundan yoksun bu insanlar!
Bu böyle gitmez diyen nice yurtsever zaten bir çıkış noktası aramaktaydı yıllardır. Ne yapacağını, nerede buluşacağını bilemeyen insanlardan birisi de benim biliyorsunuz. Geçtiğimiz hafta bir kıpırdanma oldu, Ümit Kocasakal, Baro Başkanlığı’ndan istifa etti. Kitlelerin güvenini kazanmış bu cesur ve samimi yürek, kendi ağzından net bir açıklamada bulunmasa da, çevresindeki kendisine yakın gurup öncülüğünde kamuoyu yoklaması başlatıldı.“Ümit Kocasakal ile İktidar Yürüyüşü” adı altında bir hareket oluştu. “İktidar yürüyüşümüz başladı. İl il, ilçe ilçe örgütleniyoruz” diyen gurup Kocasakal’ın şu sözünü yaymaya başladı; Atatürkçüler, vatanseverle; siz CHP’ye üye oldukça ümidimiz yükselecek…
Olacağı ya da olması gereken buydu aslında! Böyle sürüp gitmeyeceği akla, mantığa, vicdana aykırıydı zaten. Bizim gibi kaderci ülkelerde, lider endeksli ülkelerde, bir lider mutlaka çıkacaktı kitlelere umut olabilecek. Her ne kadar Ümit Kocasakal’ın kendi avazından bu haykırışları şu ana dek duymasak da, ateş olmayan yerden dumanın çıkmayacağını tahmin edebiliyoruz. Yalçın Küçük geçtiğimiz günlerde CHP içinde FETÖ’cüler (o Gülenciler diyor) açıklamasını yaptı ama CHP yönetiminden de, zan altında kalanlardan da tek bir açıklama gelmedi. Mahallenin delisi gözüyle bakıp Yalçın Küçük’ün dediklerini susarak savuşturamaz, hayatın gerçeği bunu kaldırmaz. Yani giderek irtifa kaybeden koca çınarın (CHP) gerçekten de susuzluğu giderilmeli, yeşertilmeli ve bu milyonlarca naçar yurtsevere umut olmalıdır artık…
Demem şu kardeşim; bu devran böyle dönmez. Her karanlığın ardından güneşin doğması nasıl ki olması gerekendir; İşte 50 yıldır halktan koparılmış CHP’nin de yeniden halka umut olması adına birilerinin yiğitçe ortaya çıkmasının zamanıdır.
Tüm kalbimle destekleyeceğimi de bana yakışan yüreklilikte bu köşe yazımda açıklıyorum ki, tarihe not düşeyim korkusuzca!
 
 
SİZİN SESİNİZ
 
Koca yürek Önder Baloğlu…
 
Şu sıralar sık şakalar yapmaktasın sevgili ağabeyim!
Yok kalbin, yok böbreklerin, yok ayağın…
Ve ufak kaçamaklarını sıklaştırdın bu aralar. Gazete köşemin hemen yakınındasın, kapı komşumsun yani. Sırtımı yasladığım duayen, güzel adam. “Ardımda Önder Ağabeyim var” güven duygusu ile yüreğimden geçenleri hiç çekinmeden yazıya döktüğümde bir bildiğim vardı anlasana! Eskişehir’in bu yıkılmaz kalemini; en önemli yaşam tanığım gördüğümden-bildiğimdendir ürettiklerimin nedenlerinden biri…
Hastanede dediler yine senin için, Ayhan Aydıner kardeşimle koşarak vardık yanına. Yoğun bakımdaydın ve bir dakikalığına izin verdiler bize sadece. Masum bebekler gibi uyuyordun yatağında. Yılların yorgunluğu muydu bilmiyorum üzerindeki, ama Mustafa Kemal’e nasıl yakışmıyorsa yatmak, sana da yakışmıyor inan ağabeyim. Biz nasıl ki Atamıza Kocatepe’de atının üzerinde görmeyi yakıştırmışsak, sana da daktilonun başında oturmandır yakışan…
Demem şu koca yürek!
Daha yapacak çok işimiz yok mu?
Seninle birlikte ayna tutmaya devam etmeyecek miyiz olması gerekenlere? İşe yaramaz laf ebelerine rahatsızlık vermeyecek miyiz?
En önemlisi de, vatanımızdan-yarınlarımızdan umudumuzu kesmemiz adına her türlü hipnozu yapan ortaçağ tavşanlarından arınmış bir Türkiye’de “aydınlık yarınlar”a birlikte ermeyecek miyiz? Ben seni boşuna mı cesur bildim, ben seni boşuna mı örnek aldım kendime ağabeyim?
Haydi artık gözünü sevdiğim, yan gelip yatmanın zamanı değil bu zaman…
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon
Nihat BOZACI 19 Ekim 2016 10:45

Her yeni doğan gün umutdur.Umutlar tükenmememeli. Sn.Önder Baloğlu'na geçmiş olsun.

0 2 Cevap Yaz
Mustafa Demircioğlu 19 Ekim 2016 10:22

Koca yürekli abim, hocam umut ne güzel şey, bizlerde umutlandık, Kocasakal uyuyan devi uyandırırmı acaba? Her şeyi yedik bitirdik artık Atatürk bile kurtaramıyor bizleri. Ümit, umut olur umarım. Sayın Özcan Baloğlu abimize acil şifalar diliyorum. Saygılarımla

0 2 Cevap Yaz
Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi