Mutluluğun, hüznün, gururun, kısaca bütün renklerin, bütün sevdaların zirvesine oturttuğumuz takımdır Milli Takım…
Bayraktır, vatandır, kimliktir, onurdur…
En büyük armamız, en güzel renklerimiz, en büyük sevdamızdır ay yıldız…
Peki, böylesine kutsal duyguların sahibi, ulusal onurumuzun temsilcisi, hayallerimizin şövalyeleri ne durumda?
Yazmayayım diyorum…
Bir süre yazmıyorum ama duyarsız da kalamıyorum…
2014 Dünya Kupası Elemelerinde bu kez rakip “Andorra”…
Adını duyan yok, yerini bilen hiç yok!
Fransa ile İspanya sınırını oluşturan “Pirene” sıradağlarının adeta içine saklanmış Avrupalı siyasetçilerin oluşturduğu krater gölü büyüklüğünde yapay bir devlet…
Çoğunlukla “Alpinizm” (dağcılık sporu) sevenlerin uğrak yeri olan 78 bin nüfuslu kasaba ülke…
Maçlarını ülkenin tek düzlük alanına inşa edilen, 370 kişilik ve yalnızca 4 tuvaleti olan “Comunal Stadı” nda oynuyor…
Rakibin sahadaki toplam değeri 1 milyon 200 bin, Türk Milli takımının değeri ise 100 milyon 250 bin Euro…
Oyuncularının büyük kısmı İspanya amatör liglerinde top koştururken yalnızca bir tanesi “Marcy Vasel” yine İspanya 3. Liginde oynayan “Real Madrid C” Takımının formasını giyiyor…
İşin en ilginç yönü de, rakibin en gözde futbolcularından birisi Milli Takımızın konakladığı otelde garsonluk yapan “Peppe” diğeri de aynı otelin belboyu olan “Alejo”…
Dünya Kupası elemelerinde oynadığı 5 maçta 15 gol yiyen “Andorra” nın henüz golü bulunmuyor…
İşte geçtiğimiz Cuma akşamı böyle bir rakibin karşısında inanılmayacak kadar kötü, adeta “Pireneler” in zirvesinde kaybolan futbolla, biri duran toptan diğeri sağ çaprazdan “Selçuk ve Burak” ın attığı 2 golle belki de tarihimizin en hayal kırıklığı yaratan galibiyetine imza atılıyor…
İngilizlere, Polonyalılara, Macarlara, Çeklere, Almanlara, İrlandalılara, hatta İzlandalılara karşı 8-0, 6-0, 5-0 gibi defalarca alınan farklı yenilgilerin kahır mektupları, 1-0’ lık, 2-0’ lık mağlubiyetlere yazılan epik destanlar oldukça gerilerde kaldı…
Bu gün; adına endüstriyel futbol dediğimiz büyük bir ikbal kapısı var…
Bu gün; milyon Euro’ ların futbol adına bilinçsizce savrulduğu Türkiye var…
Bu gün; getirisi milyon Euro’ larla ifade edilen futbol pazarının hızlı bir müşterisi olan bir Türkiye var…
Özetle, bu gün; “cv” sinde Dünya ve Avrupa üçüncüsü yazan bir Türkiye realitesi var…
Ama maalesef bu gün; onca olanaklara rağmen 2014 Dünya Kupası elemelerinde hayal peşinde koşan bir Türkiye gerçeği de var!
O zaman ivedilikle alınması gereken radikal kararlar da var…
Nasıl kararlar?
İlkesiz Federasyonla, başarısız teknik heyetle, ruhsuz futbolcuyla hiç vakit kaybetmeden yolları ayırmak gibi…
Türk futbolunda yepyeni bir yapılanma gibi…
Tabi yapabilirsen…
Tabi muktedirsen…