Avrupa'da futbol eğitimi alan Fuat Çapa – anlaşıldığı kadarıyla – Türkiye'de işlerin nasıl gittiğini öğrenmiş
Avrupa'da futbol eğitimi alan Fuat Çapa – anlaşıldığı kadarıyla – Türkiye'de işlerin nasıl gittiğini öğrenmiş. Afyon maçından sonra futbolcularını tebrik eden Fuat Çapa laf arasında, "Seneye şampiyonluğun en büyük adayı biziz" demeyi de ihmal etmemiş. Bizim memlekette böyledir; mesela "İstanbul'a ikinci boğazı yapacağız" derseniz insanlar sizi çok sever. Sonra üzerinden 14 yıl geçse de kimse hesap sormaz. Veya "Çinlilerle birlikte Aya çıkacağız" diyebilirsiniz. "Aya çıkmak" derken ay sonuna çıkmayı kast etmedik. Ki milletçe artık ay sonunu bile getiremiyoruz. Hani dünyamızın uydusu olan Ay var ya... İşte oraya gideceğimiz söylenmişti. Bu sözün de üzerinden 12 sene geçti... Anlaşılan Fuat Çapa da "Büyük laflar edersen insanlar seni sever. Sonra sözünü tutmasan da kimse hesap sormaz" anlayışını benimsemiş. Türk insanını nasıl kandıracağını çözmüş. İlahi Fuat Hocam; biraz ufak at da civcivler yesin. Ayranımız yok içmeye, taht-ı revan ile mi gideceğiz şampiyonluğa? Altyapıdaki futbolcularımızın önüne bir sıcak tarhana çorbası koyamıyoruz. Büyükşehir Belediyesi olmasa aç kalacak çocuklar. A Takımı futbolcularımızın yemeklerini imece usulüyle çözüyoruz. Deplasmana giderken mazot parasını veresiye yazdırıyoruz. Fuat Hocam topçularınızın antrenman yaptığı çimleri bile biçtiremediğinizin farkında mısınız? Kazım Kurt olmasa çimleri kısaltmak için sahaya keçi sürüsü mü salacaksınız? "Evladım limonlu bir çay getir" dediğiniz çaycıya bir sorun bakalım; ne zamandır maaşını alamıyormuş? Haydi bir mucize gerçekleşti ve büyük bir para bulduk diyelim; o parayla transfer yapabileceğinizi mi sanıyorsunuz? Kapının önünde 'Aportta bekleyen' bankalar bu parayı harcamanıza izin verir mi sanıyorsunuz? Ne şampiyonluğundan bahsediyorsunuz Allah aşkına? Yoksa Türkiye'ye gelmeden önce Red Light District'e uğrayıp kilolarca mantar mı aldınız? Bu neyin kafasıdır?.. Bırakın insanlara boş umutlar vermeyi. Gerçekçi olun. Gerçekçi olun ki biz de şimdiye kadar yaptığımız gibi sizi bağrımıza basalım...
Nerede milliyetçi vekillerimiz?
NATO'nun parlamenterler kurulu üyesi olan Utku Çakırözer, katıldığı her NATO toplantısında yaptığı gibi Kırım'daki soydaşlarımızın hakkını savundu. Kırım sorunu bizim için Kıbrıs kadar önemli. Hoş, Kıbrıs'ta da Amerikalı amcalarımızın her istediğini yerine getiriyoruz ya, o da ayrı konu. Her neyse... Bilmem farkında mısınız ancak ne zaman Kırım Tatar davası savunulacak olsa, bunu ya bir CHP'li yada bir İYİ Partili yapıyor. Mukaddesatçı AK Partili ve milliyetçi MHP'li milletvekillerimizden çıt çıkmıyor... Çakırözer'in katıldığı son toplantıda, yine Kırım meselesi konuşuldu. Toplantıda söz alan Çakırözer, Rusya'nın Kırım'daki insan hakları ihlallerini hatırlatarak, yeni seçilen Ukrayna Hükumetinin Kırım halkının haklarını savunulmasına ilişkin politikaları sürdürmesini istedi. Çakırözer ayrıca, "Kırım’da yaşanan ihlaller hâlâ devam ediyor. Rusya 5 yıldır Kırım’ı işgal ediyor. Sosyal, ekonomik ve kültürel alanda Rusya Kırım’daki soydaşlarımıza büyük baskı ve yasaklamalar uyguluyor. Artık bu işgal sona ermeli. Kırım konusunda NATO da caydırıcılığını ortaya koymalı" ifadelerinde bulundu. Ruslar'ın Kırım'da yaptıkları zulüm, Nazi dönemi baskılarını aratmıyor. Peki biz ne yapıyoruz? Rusya'ya iki kilo domates satabilmek için türlü şaklabanlıklar yapıyoruz. Sonra da Amerikalı amcalarımızı üzmemek için, bir de onlara şirin gözükmeye çalışıyoruz. Farkında mısınız; her önüne gelenin tokatladığı bir ülkeye döndük...
Teşekkürler Esesim
Afyonspor'u 3 – 1 yenerek ligin bitimine 3 hafta kala kümede kalmayı garantiledik. Komşumuz Afyon ise en yakın rakibinin 5 puan gerisine düşerek işini zora soktu. 3 hafta içerisinde pek çok gelişme olabilir elbette. Ancak Afyon'un işinin bundan sonra mucizelere kaldığını söylemek de kehanet sayılmaz. Afyon için üzüldüm, ancak çok küçük bazı farklılıklar olsaydı, şu anda ve belki de Afyonlular sevinecek, biz küme düşecektik... Nasıl oldu da buralara geldik? Sezon başladığı zaman Eskişehirspor küme düşmesine kesin gözüyle bakılan bir takımdı. Yaşları 16 ile 21 arasında değişen çocuklarla sahaya çıktık. Kulübün bırakın yüz milyonlarca liralık borçlarını ödemesini, genç futbolcuların önüne bir tabak kuru fasulye koyacak gücü bile bulunmuyordu. Sezona 'Neyimize güvenerek' yaptığımız transferlerle başlayamadığımız gibi, puan silme korkusuyla girdik. Eskişehirspor'u bu duruma getirenlerin, bir de utanmadan siyasetçilerden hesaplar sorduğuna şahit olduk. Sezon arasında yine kongreler yaşadık, yine çoğunlukları sağlayamadık. Kulüp yöneticilerinin esnaf lokantalarına veresiye yazdırdıklarını gördük. Personelin aylarca maaş alamadığına şahitlik ettik. Ancak özellikle taraftarımız sayesinde yılmadık. Karanlık günleri kendimize olan inancımızla aşmayı başardık. Şampiyonluk hayalleri kurarak başladığımız ligde, kümede kalmayı büyük bir başarı olarak kabul ediyoruz. Kim ne derse desin bu başarıda aslan payı önce taraftarımızda, daha sonra da Teknik Direktör Fuat Çapa'dadır. Elbette özveriyle oynayan futbolcularımızı da unutmamak lazım. Hepsine teşekkür ederiz.