Ucuz ölümler ülkesi

İzmir’de bir kaza yaşandı. Aslında kaza değil de düpedüz cinayet demek lazım. Konak ilçesinde, yoğun yağmur sırasında yoldaki su birikintisinden karşıya geçmek isterken kaçak elektrik akımına kapılan Özge Ceren Deniz (23) ve İnanç Öktemay (44) hayatını kaybetti.
Düşünebiliyor musunuz? Bir su birikintisine basıyorsunuz ve çırpına çırpına ölüyorsunuz. Hem de Türkiye’nin en gelişmiş şehirlerinden birinde.
Milletlerin medeniyet seviyesini vatandaşlarının nasıl yaşadığı değil, nasıl öldüğü gösterir. 
Eğer ki sizin ülkenizde ölümler iyi veya kötü huylu tümörlerden veya dolaşım yolları gibi ileri yaşa bağlı hastalıklardan kaynaklanıyorsa, muhtemelen İsveç veya bir başka gelişmiş ülkede yaşıyorsunuz demektir.
Ama 8 Temmuz 2018’deki Çorlu tren kazası gibi nedenlerden ölüyorsanız, ya Türkiye’de ya Hindistan’da yaşıyorsunuz demektir.
13 Mayıs 2014’teki Soma Maden Kazası gibi bir sebeple ölüyorsanız, ya Tanzanya’da ya da Türkiye’de yaşıyorsunuz demektir. Hele devlet başkanınızın korumaları şehit yakınlarını yerlerde tekmeliyorsa, Tanzanya’da bile değil; Kuzey Kore veya Türkiye’de yaşıyorsunuz demektir.
Yine ülkenizin en kalabalık şehirlerinden birinde su birikintisine basıp, çırpına çırpına ölüyorsanız o şehir ya Afganistan’da Kandahar’dır ya da Türkiye’de herhangi bir şehirdir.
Yaşadığınız apartman çöktüğü için ezilerek ölüyorsanız, ya Filistin’de kafanıza bomba atılmıştır, ya da Türkiye’de AK Müteahhitlerden birinin yaptığı bir apartmanda oturuyorsunuzdur.
Bir memlekette nasıl öldüğünüz, o ülkenin hükûmetinin sizi ne kadar insan yerine koyduğuyla ilgilidir. 
Maalesef işçiye reva görülen asgari ücretten, emeklinin aylığından, garsonun bahşişlerinden alınan vergilerden görüyoruz ki Türkiye’de insan olmak ve Türk vatandaşı olmak en zor işlerden biridir.
Tabii örnekleri tersinden de değerlendirebiliriz. Sadece hükûmetin vatandaşa değil, vatandaşın hükûmete bakış açısı da medeniyet seviyenizi gösterir.
Örneğin ülkenize 3 bin göçmen geldiği için ayaklanıp, hükûmeti değiştiriyorsanız, muhtemelen Almanya veya Fransa’da yaşıyorsunuz demektir. Ancak ülkenizi 13 milyon sığınmacı işgal etmişken, “Biz bilmeyiz. Efendimiz – Cumhurbaşkanımız öyle uygun gördüyse, vardır bir bildiği” diyorsanız kesinlikle gelişmiş bir Avrupa ülkesinde değil, çağ dışı bir Ortadoğu ülkesinde yaşıyorsunuz demektir.
Ne açıdan bakarsanız bakın Türkiye’nin gelişmiş ülkelerden hızla uzaklaştığını, fakir ve cahil bir Ortadoğu ülkesine doğru gittiğini görüyorsunuz.