"Bu maç kaçmaz' başlığıyla bir makale yazarım" diye düşünmüştüm. Ancak gerek kalmadı. Merak etmeyin bu maçı kaçırmayacaksınız. Çünkü banttan yayınlanacak.
Türkiye Gazetesi yazarı Cem Küçük, "İmamoğlu esnafa tokat attı" dediklerini, "FETÖ ve PKK'ya İstanbul'u birlikte yönetelim" çağrısı yaptığı iftirası atıldığını söyledi. Ancak bütün bunların ters teptiğini de belirtmeyi ihmal etmedi. Cem Küçük 'Bizim taraftan' dediği Ahmet Hakan'la yapılan programın da çok 'Acemice' olduğunu söyledi. Hatta bir ara ağzından "Ahmet Hakan Operasyonu" ifadesini de kaçırdı.
Tabii Sayın Cem Küçük, Ahmet Hakan'a "Çok acemi" dediyse, yine 'bizim taraf'a "Ben daha profesyonelim, beni niye kullanmadınız?" mesajı göndermiş olabilir. 'Bizim taraf'ın kendi aralarındaki kıskançlıkları, akçeli operasyonlarını bilemem. Ancak kesin olan bir şey var ki yaygın medya gelişmelerden mutlu değil. İmamoğlu'nu yıpratamadıklarının farkındalar. 23 Haziran'daki olası bir mağlubiyetten dolayı reisin tepesinin tasının atıp, "Bir işe yaramıyorsunuz" diyerek kendi içlerinde de bir operasyon yapmasından endişe ediyorlar.
Muhtemelen Sayın Cem Küçük bu yüzden, "Ahmet Hakan gibi amatörleri bırakın, benim gibi profesyonellere bakın" demek istiyor. Yani birileri 23 Haziran sonrası bir basın operasyonuna karşı en yakın arkadaşlarını satıp, kendi paçalarını kurtarmak derdindeler... Şimdi Sayın İmamoğlu ve Yıldırım'ın ortak bir canlı yayına çıkmak niyetinde olduklarını öğrendik. Gerçi bir ara Sayın Yıldırım gazetecilerin sorusuna, "Önce Genel Başkanıma sormalıyım" minvalinde bir cevap vermişti. Herhalde gerekli izinleri almış ki bu program yapılacak.
Söylendiği kadarıyla bu program TRT'de gerçekleşecekmiş. Moderatörlük teklifinde bulunulan Uğur Dündar ise, "Tarafsız basın ahlak kuralları gereği" bu teklifi reddettiğini ifade etti. Sonradan anlaşıldı ki TRT programı canlı canlı değil, banttan yayınlayacakmış. Tabii böyle bir programda mesela PKK ve FETÖ ile ilgili bir soru sorulup, sonra başka bir sorunun cevabının monte edilmeyeceğini kimse bilemez. İmamoğlu ve Yıldırım'ın canlı yayında karşı karşıya geleceklerini öğrendiğim zaman, "Bu maç kaçmaz' başlığıyla bir makale yazarım" diye düşünmüştüm. Ancak gerek kalmadı. Merak etmeyin bu maçı kaçırmayacaksınız. Çünkü banttan yayınlanacak.
Aklıma Kuzey Kore'nin milli maçlarını banttan yayınlaması geldi. Biliyorsunuz eğer Kuzey Kore milli maçı kazanırsa, maç banttan yayınlanıyor. Eğer kaybederse, Kuzey Kore'deki asrın lideri olan Kim Jong Un'un iç ve dış düşmanlardan bahseden bir konuşması yayınlanıyor. Neyse ki milli maçlarımızı canlı canlı seyredebiliyoruz. "Buna da şükür" demek lazım... Ben Sayın İmamoğlu'nun yerinde olsam, bu programa hiç katılmazdım. Çünkü baştan sona kadar 'pusu' kokan bir operasyon... Anlaşılan birileri, "İmamoğlu'nu TRT'de yapacağımız tuzağa düşürelim" diye düşünüyor. Eğer İmamoğlu bu teklifi reddederse bu kez de, "Gördünüz mü? Korktu kaçtı' der, yine tuzağımıza düşürürüz" niyetindeler.
Hayaller Paris gerçekler Somali
Osman Taş yönetiminin çalışmalara başlamasıyla birlikte, kendisine yönelik endişeler azalmaya başladı. Biz milletçe çok çabuk moral bulan bir yapıya sahibiz. Çabuk moral bulmak güzel bir şey elbette. Fakat gerçeklerden de uzaklaşmamak lazım. Geçen sezon Eskişehirspor gencecik bir kadroyla sahaya çıkmıştı. Pek çok kişi "Kesin küme düşeriz" diyordu.
Ancak sezonun ikinci yarısında transfer tahtasının açılmasıyla birlikte endişelerimiz azaldı. Yerini ise garip ve anormal bir iyimserliğe devretti. Bu kez, kesin küme düşeriz diyenler, şampiyonluk türküleri söylemeye başladılar. Osman Taş yönetiminin işe iyi başladığı ortada. Ancak kulübün önünde dağ gibi yığılmış sorunlarla uğraşacaklarını da unutmayalım. Biraz gerçekçi olalım. Sayın Taş geçenlerde bir basın açıklaması yaparak, taraftarın ayaklarının yere sağlam basması gerektiğini hatırlattı. Taş, 85 ayrı dosyayı kapatmaları durumunda transfer tahtasını açabileceklerini belirtti. Bunun kolay olmadığı ortada. Böyle bir para kulüpte yok. Haydi 85 dosyayı parasanı verip kapattık diyelim, tranfer yapmak için yine paraya ihtiyacımız olacağını da mı görmüyoruz?
Bence Osman Taş yönetimi mevcut kadroyu koruyup, puan silme cezalarını engellerse, muazzam bir başarıya imza atmış olur. Bu arada kümede kalır, kulübe gelir getirecek bir takım projeleri gerçekleştirmek için vakit kazanmış oluruz.
Özetle Eskişehir'de hayaller Paris, gerçekler Somali diyebiliriz. Beklentilerimizi yüksek tutmayalım. Zira işimiz çok zor...
Başkan kolları sıvadı
Yerel seçimlerden sonra Belediye Başkanlarının makamına akın akın tebrik ziyaretleri gerçekleşir. Başlangıçta başkanların hoşuna giden bu ziyaretler bir noktandan sonra sıkmaya başlar. Fakat bir belediye başkanın da "Gelmeyin kardeşim artık. Çalışamıyorum" demesi büyük kabalık olur. Bu yüzden başkanlar çaresiz ve sabırla bu faslın geçmesini bekler. 31 Mart seçimlerinden sonraki bu nezaket ziyaretleri tam biteyazmıştı ki, bir de Ramazan Bayramı tebrikleri başladı. Şimdilerde bu furya da atlatıldı. Artık başkanlarımız kollarını sıvayarak çalışmalarını hızlandırmaya başladılar. Bunlardan birinin de Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt olduğunu görüyoruz. Odunpazarı Belediyesi'nin Çankaya Mahallesi'ne 2,7 dekarlık bir park kazandırdığını sevinerek öğrendik. Fen İşleri çalışanlarını tebrik ederiz. Parkta bir de Türk Bayrağı kompozisyonlu çiçek tarhı yer alıyor. Belediyelerin kişi başına düşen yeşil alan miktarını artırması çok önemli. Zira Eskişehir'in daha çok köprüye, batçıka ve betona değil; daha çok yeşile ihtiyacı var.