TÜLOMSAŞ, ihale ve kılıf

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan Eskişehir’e geldi ve dedi ki: “Yüksek Hızlı Tren (YHT) TÜLOMSAŞ’ta üretilecek.” Önemli bir açıklaması daha vardı Bakan Turhan’ın. Şöyle ki: “Güney çevre yolunun projeleri tamamlandı.” Güney çevre yolunun yapımına bir şekilde başlanacak, bunun çaresi yok, o nedenle Sayın Turhan’ın açıklaması inandırıcı. Ancak YHT’nin TÜLOMSAŞ’ta üretileceği, bana pek inandırıcı gelmedi. Çünkü ortada, resmi bir anlaşma ya da protokol yok. Dahası, aynı bakan, aynı ifadeleri Sakarya’da da kullanmış ve YHT’nin Sakarya’da üretileceğini söylemişti. Bu noktada İYİ Parti İl Başkanı Mehmet Ektaş’ın dikkat çeken bir açıklaması var. Diyor ki Ektaş: “İçi boş, hedef saptırtmaya yönelik, Eskişehir’in hakkı olan tren hatları alım ihalesindeki yerlilik oranının TÜLOMSAŞ’tan kaçırılmasını gizlemek amacıyla yapılmış talihsiz bir açıklamadır.” Özetle, bir şeyler gizleniyor, bu ve bunun gibi açıklamalar ise kılıf niyetine kullanılıyor.

Eskişehir için müjde değil

 
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, sadece çevre yolu ile YHT yapımına ilişkin konuşmadı. Şunu da söyledi: “Dev bir demiryolu projesi için düğmeye bastık. Eskişehir'i, Kütahya ve Afyonkarahisar üzerinden Antalya'ya hızlı demiryolu hattı ile bağlamak için etüt projelerini başlattık. Proje çalışmaları 2020 yılı sonunda tamamlanacak.” Sayın bakan iyi diyor, hoş diyor da, şu sorunu bilmiyor herhalde. Eskişehir’e YHT geldiğinde ne dendi? Şu: “Eskişehirliler Ankara’ya daha hızlı gidecek!” Peki, daha sonra ne oldu? Eskişehirliler bırakın hızlı gitmeyi, Ankara’ya da İstanbul’a da gidemez oldu! Çünkü bilet bulamıyoruz bilet! Antalya’ya YHT’nin gitmesi sevindirici bir haber, ülkemize katkısı bir hayli fazla olacak. Ancak bunu, Eskişehirlilere müjde olarak göstermek doğru değil. Sanıyorum Antalya’ya da, bir zaman sonra bilet bulamayacağız.  

Beyin bedava değil!

 
İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukçuoğlu, TBMM’nin aktif isimleri arasında; hem yerel hem genel sorunlara ilişkin meclise sık sık soru ya da araştırma önergesi sunuyor. Ancak gelin görün ki, hükümet, soruların çoğunu yanıtsız bırakıyor. Yanıtladıklarında ise ya eksik ya da alakasız cevaplar vererek yan yollara sapıyor. Araştırma önergeleri de reddediliyor. Bakın, Kabukçuoğlu, en son, Korona virüsünün araştırılmasını teklif etti. Ancak nedendir bilinmez, söz konusu teklif reddedildi. Yani, bir şeyin araştırılması istenmiyorsa, ya korku vardır, ya da ulusal güvenlik problemi vardır. Her neyse… Bir de soru önergesi verdi, Kabukçuoğlu. “Büyük bütçelerle yetiştirdiğimiz doktorlarımız Türkiye’yi terk ediyor” diyerek şunu sordu: “Doktorlar gitmesin diye bir çalışma yürütülüyor mu?” Söz konusu soruya cevap gelir mi bilmiyorum, fakat kendimce cevap vermek isterim: Türkiye’de her alanda beyin göçü artarak devam edecek; çünkü demokrasi yok, hukuk yok, liyakat yok, para yok.

DSP örgütleri: Dilara Tambova istifa etsin!

 
DSP Genel Başkan Yardımcısı Dilara Tambovayı nasıl biliriz? CHP’li belediye başkanlarına karşı yaptığı agresif muhalefetle biliriz. Hatta bazen “AK Parti’den daha iyi muhalefet yapıyor” diyerek övgüyle bahsederiz. Tabii şunu da biliyoruz: DSP il ve ilçe örgütleri, Tambova’nın tavırlarından hoşlanmıyor, yapıcı değil yıkıcı muhalefet yaptığı için rahatsız oluyordu. Dahası, “AK Parti’nin ekmeğine yağ sürüyor” görüşü örgütte hakim olmaya başladı. Ve en son, Tambova’nın, DSP il ve ilçe örgütlerinden bağımsız hareket etmesi bardağı taşıran son damla oldu. Örgütler, ortak bir yazılı açıklama yaparak Tambova’yı istifaya davet etti. “Dilara Tambova, DSP il örgütü olarak Eskişehir’de tek isim olarak kendini gördüğü ve şahsi görüşlerini örgütün görüşleri gibi lanse etmeye, şahsi ziyaretlerini örgüt adına yapmaya devam ettiği sürece sorunlar aşılamayacak gibi görünmektedir” diyen DSP Eskişehir örgütü, Tambova’nın makam inadından vazgeçmesini istedi. DSP örgütleri yoğun bir rahatsızlık içerisindeyse, demek ki Tambova, oldukça yanlış işler yapmış!  

Eskişehirspor nasıl ayakta kalıyor?

 
Bazen şaşıranlar oluyor. Eskişehirspor, onca belaya rağmen nasıl ayakta kalabiliyor? Bu soruya üç ismin açıklamasıyla cevap vermek istiyorum. Teknik Direktör Mustafa Özer diyor ki: “İnanılmaz derecede özverili futbolcularımız var. Takımın armasını gerçekten seven genç kardeşlerimiz. Elimizde kadro derinliğimiz yok. Fedakârca mücadele eden, sakat sakat oynayan futbolcularımız var. İçerde en az dört beş tane, bu maçta darbe yiyen oyuncumuz var. Ama o futbolcuları çıkaramadık. Sakat ve cezalı futbolcularımız vardı. Ben oyuncularımdan gerçekten çok memnunum, sizin de gurur duymanız lazım.” Şimdi de Başkan Mustafa Akgören’e kulak verelim: “Ben Eskişehirspor’un menfaatleri oldu mu, babamı tanımam. Bundan sonra da radikal kararlarımız devam eder. Kimseye taviz vermemiz mümkün değil.” Ve son olarak Bedirhan’ın açıklaması… Hasta olmasına rağmen Adanaspor karşılaşmasında forma giyen Bedirhan Altunbaş, teknik patron Özer’e, “Ölümüne oynarım Hocam” dedi. İşte bu inanç, gayret, ciddiyet ve taraftar ile Eskişehirspor her zaman ayakta kalacak.  

Eskişehir’de deprem olursa…

 
Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Prof. Dr. Can Ayday, deprem riskiyle ilgili şehrimizi sürekli uyarıyor. Şehir içerisindeki fayla ilgili bilgiler veriyor, alüvyon zeminli alanlarda yaşanabilecek tehlikeye karşı uyarıyor. Bu anlamda bir uyarı da Mimarlar Odası Başkanı Didar Duygu Altuntaş’tan geldi. Dedi ki Altuntaş: “Çarşı bölgesinin zemini, Porsuk’un zemini alüvyon zemin olduğu için yumuşak zemin. Ciddi riskli. Sıvılaşma riski yüksek. Zemin yumuşak olduğu için tehlikeli.” Bu noktada herkesin aklında, 8 mahalledeki dönüşüm meselesi geldi. Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen de açıklama yaparak endişesini ifade etti ve dedi ki: “Bakanlar Kurulu tarafından alınan ve Eskişehir’in Porsuk’a yakın 8 mahallesini kapsayan afet riskli alan planları, mahkemeye verilerek iptal ettirildi. Allah korusun Eskişehir’de muhtemel bir depren yaşanırsa bunun sorumluluğunun kime ait olacağının takdirini halkıma bırakıyorum.” Bir deprem yaşanırsa kimsenin vebali olmayacak. Muktedirler bu işin içinden de sıyrılacak. Ölen öldüğüyle kalacak!  

Şehri beğenmeyenler kaybediyor

 
Eskişehir ile Romanya’nın Cluj Napoca şehri, kardeş şehir oldu. Romanya Başbakanlığı da yapmış olan Cluj Napoka Belediye Başkanı Emil Boc, imza töreninde şu açıklamayı yaptı: “Eskişehir’de, kendimizi evimizde gibi hissediyoruz. Eskişehir’in sadece Türkiye için değil dünya için önemli bir kent olduğunu düşünüyorum. Ayrıca gelmeden önce bu kadar güzel bir kent ile karşılaşmayı beklemiyordum. Bu yüzden Sayın Büyükerşen’i ayrıca kutluyorum. Tarihleri başta olmak üzere birçok ortak özelliği olan iki kentin birbirine katacak çok şeyi olduğunu düşünüyorum. Kültür ve dinamizmi yüksek Eskişehir’den bizler de çok şey öğreneceğiz. Kardeş şehir anlaşmamızın iki kent için de hayırlı olmasını diliyorum.” Ülkeden ya da ülke dışından önde gelen isimlerin şehrimize ilişkin yaptığı bu ve bunun gibi övgülere alıştık; alışmış olsak da her zaman hoşumuza gidiyor. Ancak hoşuna gitmeyen, alışmak istemeyen bir grup var ki, yıllardır kaybetmeye mahkum oluyor.  

Pansiyoncu adayları eğitimde

 
Han... Midas Anıtı, yazılı anıtlar, yer altı şehri, vesaire… Ancak gelin görün ki, Han, hak ettiği önemi görmüyor. Kültür Bakanlığı, deyim yerindeyse Han'ı yok sayıyor. Buna rağmen Han, tarih turizminin bilinen yerlerinden olmayı başarıyor. Tabii bu noktada, Han Belediye Başkanı Erdal Şanlı’nın hakkını vermek gerekiyor. Başkan Şanlı, bu anlamda bir girişimde daha bulundu. Nedir o girişim? Ev pansiyonculuğu! Han’ın büyük eksiklerinden biri de, gelen turistlerin konaklayacak yer bulamamaları. İşte, Büyükşehir Belediyesi, Han Belediyesi ve ESOGÜ bir araya gelerek bu soruna çare buldular. ESOGÜ, 30 kadına, 40 saatlik ev pansiyonculuğu eğitimi vermeye ve kadınlarla inceleme gezisi yapmaya başladı. İlk inceleme gezisi Bilecik’in Gölpazarı ilçesine bağlı Kurşunlu köyünde gerçekleştirildi. Kadınlar, pansiyonculuk konusunda deneyimli bir isim olan Bedriye Berber Engin’den bilgi aldı. Tüm eğitimler bittiğinde, kadınlar, evlerini yerli ve yabancı turistlere açacaklar. Bu sayede Han’ın konaklama sorunu, bir nebze de olsa çözülmüş olacak.
 

FOTOĞRAFIN DİLİ OLSA

İsmet Taner: Hocam, önce İYİ Parti’ye Mihalıççık’ı bırakmadık, bizim CHP’li Haydar’ın DSP’den belediye başkanı olmasını sağladık. Görevden alındık, ama şimdi yine CHP’den Mihalıççık ilçe başkanı olarak işimize gücümüze bakıyoruz. Bazılarının bizi anlayamaması çok komik değil mi?
Yılmaz Büyükerşen: Politikayı bilmiyorlar ki anlasınlar evladım, onları boş ver sen, onlar bugün var yarın yok; kim getirdiyse o götürür.

BİR TWEET

HASAN BURGAZ
Büyükşehir Belediye Başkanı “yeni stadyum yapalım” çağrısında bulunmuş. Soru şu: Gerçekten yenisini mi yapmak istiyor, yoksa maketini mi? 

DÜNYA İNSANLARI

YIL 1989
Berlin Duvarı yıkılırken…

AFİŞ

96 SAAT
2008 yılında vizyona giren Fransız yapımı filmde, emekliye ayrılmış bir CIA ajanı olan Bryan, eski yeteneklerini yeniden hayata geçirmenin derdine düşmüştür. Zira görüşemediği kızının kaçırılışını, cep telefonu bağlantısında hiçbir şey yapamadan dinleyen bir babanın durumundan daha kötü ne olabilir? Kâbus gibi bu durumu tersine çevirmek için, Bryan harekete geçecektir. Ancak kadın ticareti ile uğraşan bu çetenin elinden kızını kurtarmak için önünde çok kısa bir zaman vardır. Bununla birlikte bir önemli sorun daha orta yerde durmaktadır. Bryan’ın Los Angeles’te, kaçırılan kızının ise Paris’te olması olayları iyice içinden çıkılamaz bir hale sokacaktır... 

KARİKATÜR

Alberto Enrique Alavarez Estenoz