Toscanini'de hata yok!

20 Ağustos 2016 09:00
A
a
Sütiş Eskişehir
"Arturo Toscanini", Parma Konservatuvarı’na devam ederken viyolensel hocası "Carini", onun son derece                yetenekli bir hafızaya sahip olduğuna dikkat çekmiş...
Bir gün öğrencisini sınamak için, kendi bestesi olan ve çok zor bir parçayı çaldırmış. Daha sonra da   notaları elinden alıp yeniden çalmasını istemiş...
"Toscanini’de hiç hata yok..."
Yıllar sonra, Toscanini mezun olmuş, ün yapmış ve bir gün hocasını ziyarete gitmiş.
Hemen yanı başındaki piyanoya oturarak çalmaya başlamış...
Bitirdikten sonra da sormuş:
"Çaldığım parçayı beğendiniz mi hocam?"
Carini, yüzünü buru turmuş:
"Bırak beğenmeyi, çok da manasız buldum!"
Toscanini şaşırmış:
"Ama hocam, bu sizin eseriniz!"
……..
Bu gerçek öyküdeki espri yıllarca tartışılmış, konuşulmuş, derslere konu olmuş...
"Carini" gibi büyük bir ustanın kendi eserini tanımaması mümkün mü?
Peki, neden tanımadığı gibi manasız bulmuş?
"Toscanini'nin çok bilmişliğinden!"
Ya da…
"Hocasına kendi eserini anımsatmaya çalışacak kadar ileri gidişinden!"
Biraz daha itersek, noktası olur:
"Hocam, sizin devriniz bitti!.."
……..
Bu tarihi olayı, 15 Temmuz’dan önceki "AKP-Cemaat" sürtüşmesine yakıştırmak istedik...
Dikkat edin! Kavgasına değil...
Yine dikkat!
"AKP-Cemaat" dedik...
"Fethullah-Tayyip değil!"
Ama kimin öğrenci, kimin hoca olduğu açıkça ortada...
Fethullah Hoca, öğrencisinin çaldığı kendi parçasını bilmez mi?
“Hele hele noktası konulduktan sonra!”
 -----------------
 
Günün Şiiri
Daha ölümsüz
 
Bu çarpık suratlar acımasız bir o kadar
Bu ince parmakları kır desem ne olur
El kadar bir yürek insancıl beyaz
Ağlamaksız bir yaşamdı ve öteleri
Üç boyuttan sonra kirli bir sabah
Sular ışıksız dökülür içimizden
Bir ben değilim yakınacak
Son özlemi taşıyorum duyumlarımdan
Daha yaşamaksız ve ölümsüz
Gri bir duman içinde incelen yüzüm
Üç boyuttan sonra kirli bir sabah
Az mı görürsünüz...
                                               Jülide Gülizar Ergüven (Varlık-1953)
 --------------------------------------
Cumartesi öyküsü
Gün gelir, kösemen de yaşlanır
"Kösemen", bir koyun sürüsüne önderlik eden genellikle koç veya koyundur.
Sürünün tümü kösemeni takip eder.
Kösemen ne yaparsa onu yapar. Örneğin, kösemen bir yardan aşağı atlarsa, tüm sürü onu takip eder   ve sürü telef olur.. Kösemen bir suya atlarsa, tüm sürü arkasından suya atlar...
Kösemenin en önemli görevlerinden biri sürüyü kesimhaneye taşımaktır. Kesim yapılan bölüme giden dar bir yol bulunur. Kösemen önde, sürü arkada bu dar yola girer. Yolun sonunda, kösemenin sığacağı kadar bir girinti bulunur. Kösemen bu bölüme girer ve sürünün önünden çekilmiş olur, koyunlar ise kesimhanenin içine doğru yürümeye devam ederler. Girişte kasaplar bekler ve bir bıçak hamlesiyle koyunları keserler. Kösemen bir başka sürüyü getirmek üzere geri götürülür...
Gün olur, kösemene de bıçak sırası gelir.
O gün geldiğinde kösemen yine sürüyü kesimhaneye getirir, ancak bu- kez kösemenin girdiği
küçük bölmede bir başka koç durmaktadır.
“Daha genç bir koç.”
Kösemen, girebileceği bölmeyi dolu görünce kesimhanenin içine doğru yürür ve kesilir.
Artık sürüleri kasabın bıçağına taşıma sırası genç kösemendedir.
"Gün olur, devran döner, bir gün genç kösemen de yaşlanır..."
                                                                                                   Ertuğrul Algan
----------------------
Uçan Kuş’tan
Sayısal Loto’yu Eski mahalleden aldım abi...
"Yenimahalle'nin suyu çıkmış!"
------------------
Günün Sözü
Asla aptal insanlarla tartışmayın. Sizi kendi seviyelerine indirip, tecrübeleriyle yenerler...
                                                                                                                                           Mak Twain
----------------
Günün Balı
Kötü senaryo, kötü yapım, kötü oyuncular.
"Yaşadıklarımız film olsa seyredilmez!"
                                                                     Balthör
------------------------------
Özdeyiş
Her şeyi yaparım iddiasından vazgeçin, hele bir şeyi tam yapmayı öğrenin...
                                                                                                                   Hanri Benazus
-------------------
Günün İncisi
Herkes hakkını arayabiliyorsa, özgürlük de, adalet de var demektir...
                                                                                                            Franklin
----------------------
Kıssa-dan
Belli bir kesimin hizmetinde olanlar yurttaş değil, partizandır ve bunların adaletine adalet demek boşunadır... 
                                                                                                                               Platon
 -----------------------------------
Yalnız Aziz Nesin değil ki!
"Türkiye'nin yüzde 60’ı aptaldır" demişti Aziz Nesin... Yalnız o değildi "aptal"lıktan söz eden...
"Russel":
-İnsanlar bilgisiz doğar, aptal değil, eğitilerek aptal olurlar...
"Bernard Shaw":
-Bir aptal utanacağı bir şey yaptığında, yaptığı şeyin mutlaka görevi olduğunu iddia eder...
“Boileau”:
-Her aptal, onu beğenen başka bir aptal bulur...
"Molieere":
-Bilgili bir aptal, bilgisiz bir aptaldan daha aptaldır...
“Voltaire”:
-Kendini akıllı sanan herkes aptaldır...
 ----------------
Milyarder Florida’da…
Amerikalı bir milyarder Florida'ya tatil için gitmiş...
Kimsenin rahatsız etmemesi için oteli kapatmış. Deniz mayosunu giymiş ve plaja inmiş. Bir ayağını suya sokmuş ve hemen sekreterini çağırmış:
"Su biraz soğuk John..."
Sekreter, şirkete telefon etmiş ve bir gemi gelip küçük koyun içine tonlarca sıcak su pompalamış.
Biraz sonra bir karınca gelmiş bacağına. Yine çağırmış sekreteri, iki küçük uçak sahile yüzlerce litre haşere ilacı dökmüşler.
Uzanmış milyarder artık ama yine mutsuz, sekreteri çağırmış:
"Hava çok sıcak, biraz bulut lütfen..."
Biraz sonra onbeş deniz uçağı su buharı depoları ile gelip plajın üstünde suni bir bulut oluşturmuşlar.
Kumun üstüne uzanıp göğü seyrederken kendi kendine söylenmiş milyarder:
"Doğa ne güzel bir şey, her şey para değil işte!"
---------------------
Dişçideki hasta
Evli çift dişçiye geldiğinde adam heyecanla, "Hiç ıvır, zıvıra girmeyin doktor" demiş:
"Gazdı, iğneydi falan gerek yok, çekin gitsin!"
Doktor şaşırmış ve "Keşke bütün hastalar sizin gibi cesur olsa, hangi dişti?" diye sorunca da adam hemen arkasındaki karısına dönmüş:
"Hadi aşkım, aç ağzını..."
------------------
Bilgeye göre
Bir bilgeye sormuşlar:
"Neden uzun süre siyasette kalmışlarla, üst düzey bürokratların keseleri genellikle dolgun oluyor?
Bilge, "Bal tutan parmağını yalar" demiş.
 -Ya tutmayanlar ne yapar?
"Onlar da avucunu yalar!.."
----------------------
Emeklilik yaşı
"Broker", sabah müşterisini arayıp sormuş:
"Size 65 yaşında emekli eder diye aldırdığım hisse senetlerini hatırlıyor musunuz?"
Adam "Evet" diye karşılık verince "Çok iyi" demiş:
"ABD’deki son ekonomik kriz nedeniyle emeklilik yaşınız 108 oldu..."
--------------------------
Günün Olayı
Yılların verdiği tecrübeye dayanarak uyarıyorum ki...
Talan ve avantanın kahredici sarhoşluğunun pençesine düşmüş toplumlar, başlarını taşa çarpmadan uyanamazlar... (15 Temmuz gibi!)
                                                                                                                                    Ali Sirmen
-----------------------
Günün Biberi
Yeter mi, yetmez mi bilemem, ama "hukuk herkese lazım" ilkesini son günlerde anımsayan beylere benim de bir sorum var:
“Vicdansızlık mı, utanmazlık mı daha ağır çeker?”
                                                                                                                                    Zeynep Oral
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi