Önder Baloğlu yazdı
Olay "Hava Hastanesi "nde geçiyor.
"Yüzyılın felâketi" olarak bilinen büyük depremden sonra nöbetçi memura bir telefon geliyor:
"Ciddi bir çocuk yaralımız var, kabul eder misiniz? Sağ kolu göçük altında kalmış, kangren tehlikesi de var..."
Nöbetçi memur, ilgili doktora ileteceğini ve kendisini de on dakika sonra aramalarını söylüyor...
Ve o günlerde izin alıp depremzedelere yardım için şehir dışında olan doktoru arıyor:
"Hocam, bir depremzede çocuk var, sağ kolu göçük altında kalmış" derken doktor sözünü kesiyor:
"Depremzede kim varsa hepsini alın, hemen geliyorum..."
Geliyor ve mucizeyi gerçekleştiriyor, çocuğun kolu kesilmekten kurtuluyor...
Bu doktor, Ortopedi Uzmanı Hava Tabip Yüzbaşı "Ercan Köseoğlu"ydu...
………
Yukarıdaki satırları "Dokuzuncu Sütun" adlı ilk kitabımızın "Doktorlar ve Doktorlar" başlıklı sayfasından aktardık…
Aradan 17 yıl geçmiş...
Bu satırların yazarı da aynı doktorun eline düşmüş...
Bu kez kol değil ama, ayak tehlikede...
Doktor aynı doktor...
Rütbesi "Albay" olmuş...
Daha ilk günden gözlüğünü takıp eline makası alınca "tamam" dedik…
"Gidiyoruz ince ince..."
"Hava"nın adı da "Asker Hastanesi" oldu ya...
Yatırdı gizlice...
"Sabır-sabır-sabır" dedi...
Ve de sünnet sırası gelmeden kaçıp, tavuk kümesine saklanan bu garibanı...
"Tam üç kez ameliyat etti..."
Yardımcıları Albay "Cüneyt Çengel" ve Plâstik Cerrahı Binbaşı "Doğan Alhan" da...
“Baş parmağı hizaya getirdiler!”
Ayak kurtuldu ya…
“Topuk selamını hakettiler…”
*************
Lavoisier'in kafası sepete düşerken!
Dile kolay... 52 gün yaşadık Asker Hastanesi'nin bir odasında... Ama hastalığımızdan çok TV haberleri kararttı dünyamızı... Daha yattığımız 17 Şubat günü, Ankara'da askeri servislere atılan bombalar patlamıştı... Sonrasında her Allah'ın günü 4'er, 5'er, 10'larca bitmeyen şehitler...
İntihar bombacılarını düşündükçe, devrim karşıtlığı suçundan ölüme mahkûm edilen "Lavoisier" in bilimsel iddiasını anımsadık...
Üstadın iddiası şöyleydi:
"Baş gövdeden ayrıldıktan sonra beynin işlevleri bir süre daha devam eder!.."
Giyotine giderken de bir dostuna vasiyette
bulundu:
"Eğer kafam sepete düştükten sonra gözlerimi kırparsam, bil ki kafa kesilse bile beyin bir süre daha yaşıyor!"
Cellat aletin kolunu çeker, "Lavoisier"in kafası sepete deşerken son kez arkadaşına bakar ve gözlerini kırpar...
"Hiçbir şey yoktan varolmaz. Var iken de yok olmaz. Sadece biçim değiştirir!" adlı doğa yasasının "sahibi" sayesinde belirlenen bu gerçek, bu intihar bombacılarının ruh halini çözümlemede acaba bir yol gösterici olabilir mi?
IŞİD'li bir intihar bombacısı "cennet hayali" ile kendisini ölüme gönderirken acaba son anda ne düşünüyor?
Pişmanlık mı, yoksa kimilerinin mahrem yerlerini özel olarak ''çelik bir kutu” ile korumaya almalarına bakılırsa, cennetteki hurileri mi?
Hastane odasında yanıt aranacak sorular mı bunlar?
2016'nın daha ilk üç ayında 100’e yakın kadın öldürüldü...
"Çocuk tecavüzleri aldı yürüdü!"
Suçlularını giyotine vursak, kafaları sepete düşerken...
“Göz kırparlar mı acaba!..”
*************
Cuk
Çocuk tecavüzleri böyle korunacaksa ülkemizin "pedofili turizmi " ne açılması yerinde olur...
Gerilim
Eskiden "Ahlaksızlık aldı başını gidiyor" denirdi...
Artık ahlaksızlık başını alıp gitmiyor, milletin başına bela oluyor...
Günün Sorusu
Ülkede 3 milyon Suriyeli oldu... Bu bahaneyle Arapçayı ikinci resmi dil yapmak gerekmez mi?
Günün Balı
Yeni Türkiye'ye yeni isim:
"Tacizistan..."
Günün Sözü
Yanlış hesap Bağdat'tan döner…
"Hesabı da halk öder!"
Günün İncisi
Bir insanı belki zorla susturabilirsiniz, ancak fikrini zorla değiştiremezsiniz...
Hanri Benazus
Günün Olayı
İktidarın görevi muhalefete "sapık" diye hakaret etmek değil, bebeklere tecavüz eden sapıkları yakalamak olmalı!
Akif Kökçe
Günün Biberi
Yandaş medyanın Kemal Kılıçdaroğlu'na yaylım ateşini gören 45 çocuğa Kemal Kılıçdaroğlu tecavüz etti sanır...
Demet Chapul
"Nee! Para mı verecekler?"
Kilisenin kimsesiz yurdunda 18 yaşını bitirmiş 3 kızın yurttan ayrılma töreninde başrahibe kürsüye çıkmış:
"Dünyanın günah dolu bir ortamına adım atıyorsunuz. Uyarmalıyım ki, erkekler sizi elde etmek için her şeyi deneyeceklerdir. Yemeğe davet edecekler, içki ikram edecekler, oradan evlerine veya motellere götürecekler, sizlere korkunç şeyler yapıp işleri bittikten sonra, cebinize 40-50 dolar koyup başlarından savacaklardır."
Kızlardan biri "Bir dakika efendim" demiş:
"Yani bizden istifade ettikten sonra para mı verecekler?"
Rahibenin "Evet yavrum, neden sordun?" demesi üzerine kız yanıtını yaptırmış:
"Hiiiç efendim... Rahip bizi sadece şekerle savıyordu da!.."
***************
Bir eksik var
Temel için kız istemece gitmişler. Kızın babası sormuş:
"Oğlunuzun sigara, içki ve kumarı var mıdır?"
Temel’in babası "Hepsi vardır" demiş ve eklemiş:
"Sadece bir karı eksik, onu da almaya geldik!"
*************
Üç kuşaktan
"Şevket Oktay"(89)-Ar Dershanesi sahibi :
-Gazeteden rahatız olduğunu öğrendim. "Geçmiş olsun" diyor, en kasa zamanda yazılarına kavuşmayı bekliyorum...
xxx
"Gencer Aytüre" (37) Öğretmen ve Sonhaber Yazarı:
-Merhabalar, rahatsızlığını üzülerek öğrendim, ancak güçlü kişiliğiniz gibi güçlü bünyenizin de kolaylıkla bunu atlatacağını temenni ediyorum...
XXX
"Selin Yazıcı" (10) :
-Okul yok, ders yok, daktilo yok, yazı yok...
İki küçük iğne...
"Oh dedem oh! Yat keyfim!"
İlber Ortaylı’dan HAN’IM
HAN'IM
Kadın dövmek maalesef, Türklerin Arap kültürü ile tanışmasından sonra başlamış bir olaydır.
Türk kültüründe, örfünde kadın her zaman el üstünde tutulur.
“Cengiz Han”ın eşi için söylediği "Ben sizin Han'ınızım. Bu da benim Han’ım” sözüyle dilimize yerleşen "Hanım" (Han'ım) kelimesi bile bunu gösterir.
Kadın evin hanıdır...
**************
Günün Şiiri
Mevlüt Özden ve Bal Tadında
Eskişehirli şair "Mevlüt Özden" elinde bir şiirle geldi ziyaretimize...
"Bal Tadında" diyor:
Örselemeden sarsmakta hüner
Nicelerde nice dener
Damlar kovanına
Elleriyle yazar gönüllere girer
Riyasız bilirim, dupdurudur
Beni seni sizi bizi yazar
Alçaklığı affetmez kızar
Laleyi incitmez okşar
Ormana girse sevdadan coşar
Günlük, deneme bal tadında
Lüzumu lüzumsuzdan kaçar
Ural'dan gelen asalet adında...
Mevlüt Özden (Ekim-2015)