Eskişehirspor'un 26'ıncı başkanı Osman Taş, yayınladığı bir basın açıklamasıyla istifa ettiğini açıkladı
Eskişehirspor'un 26'ıncı başkanı Osman Taş, yayınladığı bir basın açıklamasıyla istifa ettiğini açıkladı. Sayın Taş'ın açıklaması bir hayli duygusaldı. Şimdiye kadar Eskişehirspor için yaptıklarını sıralayan Osman Taş, kulüp içerisinde birlik ve beraberliği sağlayamadığını, kulübün önünü açmak maksadıyla istifa kararı aldığını açıkladı. Maalesef Eskişehirspor'da birlik ve beraberliği son zamanlardaki hiçbir başkan sağlayamadı. Dolayısıyla bu konuda Osman Taş'ı suçlayamayız. Camia olarak kendi kendimizi suçlamamız daha doğru olacaktır. Şimdi Yönetim Kurulu içinden yeni bir başkan çıkacak. Tabii ilk akla gelen isimler Sayın Mustafa Topkaya ve Mehmet Şimşek. Ancak kim başkan olursa olsun, Osman Taş'ın yaşadığı sorunların benzerini yaşayacak. Dolayısıyla bu istifa sonrasında mevcut yönetimimizin günlerinin sayılı olduğunu söyleyebilirim. İyi de şimdi ne olacak? Normal koşullar altında başkan olmayı düşünen isimlerin birbiriyle yarışması, hatta birbirlerini kırmak pahasına başkanlığa aday olması gerekir. Ancak kulüp olarak anormal koşullar altındayız. Dolayısıyla hiç kimse başkan olmak istemiyor ve birbirlerine başkanlığı 'ittirmeye' çalışıyor. Bu durumda Eskişehir'in bir mutabakat yönetimine ihtiyacı var. Bu mutabakatı da sağlayacak bir ağbiye ihtiyaç var. Sizi bilmem ancak ben, Kazım Kurt'un bu konuda tarihi bir sorumluluk üstlenebileceğini düşünüyorum. Son Eskişehirspor kongresinden önce bir mutabakat yönetimi kurmaya çalışan Kazım Kurt, Osman Taş yönetimi tarafından reddedilmişti. Eğer Osman Taş başarılı olsaydı, bu proje unutulur giderdi. Halbuki Sayın Taş Eskişehirspor başkanlığının maddi ve psikolojik baskısını kaldıramadı. Yol yakınken önemli bir karar alarak kulübün önünü açtı. Şimdi bu yoldan sağcısıyla, solcusuyla, futbolcusu ve işadamıyla yeni bir yönetim oluşturmak lazım. Bu işi de başaracak tek kişi, Kazım Kurt gibi gözüküyor... Bu arada Osman Taş'a karşı büyük bir haksızlık yapıldığının da altını çizmek istiyorum. Pek çok kişi Osman Taş'ı başkan olduktan sonra tebrik ziyaretine bile gitmedi. Bu yapılan ayıptır. Yaklaşık 2 buçuk milyon liralık parayı cebinden çıkartan bir kişiye karşı saygısızlık etmemek lazım. Sayın Osman Taş'a teşekkür ederiz. Kendisine elimizden geldiği kadar moral vermeye çalıştık. Sürç-i lisan ettiysek affola...
Salak yerine konmayalım
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Millet Bahçesi'ne karşı olmadıklarını, israfa karşı olduklarını açıkladı. Bilindiği üzere hükumetimiz yıkılan eski stadımızın yerine bir millet bahçesi yapmaya karar verdi. Bu karar verildiği zaman çok sevinmiştim. Çünkü AK Parti Hükumeti ile imar rantları pek bir iç içe geçmiş kavramlar... Eğer hükumetimiz kendi halkına dönerek, "Aç karnınızı doyur muyor muyuz? Nankörler!.. Oraya rezidanslar dikeceğiz. AVM'ler yapacağız" deseydi şaşırmazdık. Ancak – Muhtemelen – bilinçli Eskişehir halkının tepkisinden çekindiler. "Millet Bahçesi yapacağız" dediler. Kendilerine teşekkür ederiz. Fakat Eskişehirliler olarak 'Salak' yerine konmaya da tahammül edemeyiz. Şimdi isterseniz Büyükerşen'in açıklamalarına kulak verelim. Ne diyor Büyükerşen? "Artık şehirlerde özellikle dünyanın gelişmiş ülkelerine bakıldığında şehirlerin gelişmesine paralel olarak Kent Meydanları oluşturulmuştur. Halk oralarda toplanır, şenliklerini, gösterilerini orada yapar. Eskişehir’de bu yoktu. Atatürk stadının ortadan kaldırılmasıyla bu imkan doğdu. Ama bir anda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından fikrin Cumhurbaşkanının hediyesi olarak ilk atıldığı yer olması nedeniyle olsa gerek kent bahçesi yapılacağı duyuruldu..." Öncelikle Büyükerşen'in hatırlattığı gibi, Millet Bahçesi'nin Cumhurbaşkanımızın hediyesi gibi gösterildiğini belirtelim. Cumhurbaşkanımız kendi cebinden harcayarak böyle bir parkı yaparsa, buna hediye denir. Milletin parasıyla park yapılıyorsa buna hediye denilmez. Üstelik Sayın Büyükerşen'in dediği gibi taş çatlasın 15 milyon liraya yapılacak bir iş 50 milyon liraya yapılıyorsa, burada işin tadı kaçmaya başlar. Hükumetimize Sayın Büyükerşen'in nasihatlerini dikkate almasını öneririz. Gerçi hiçbir ikazı dinledikleri yok ya!..
Günyüzü'nün suçu yok
Günyüzü Tarım ve Orman İlçe Müdürlüğü, bölgelerindeki çiftçilerin 5 gün süreyle tarlalarını sulamasını yasakladı. Türkiye'de kişi başına 1.400 metreküp tatlı su düşüyor. Bu düşük bir rakam. Eğer sularımızı akılcı bir şekilde kullanırsak rezervlerimiz işimizi görür. Ancak bizler sularımızı israf ediyoruz. Türkiye genelinde sulama konusunda gözle görülür bir bilinçsizlik var. Bu yüzden de su sıkıntısı yaşamaya başladık. Üstelik gelecek yıllarda işimiz daha kötü olacak. Bunun iki nedeni var. Birincisi nüfusumuz kontrolsüz bir şekilde artıyor. Yirmi sene önce kişi başına düşen 1.700 metreküplük su, şimdi adam başı 300 metreküp azalmış. Nüfusumuz arttıkça, bu rakam daha da düşecek. İkincisi ise dünya genelinde bir iklim değişikliği yaşıyor olmamız. Bilimadamları geçmiş çağlarda da iklim değişikliklerinin olduğunu belirtiyor. Ancak bu seferki iklim değişikliği, galiba biz insanların suçu. Sonuç olarak Günyüzü'ndeki çiftçilerimizin 5 gün boyunca tarlalarını sulayamayacak olmalarına çok üzüldük. Fakat İlçe Tarım ve Ormancılık Müdürlüğü'nün de bir kabahatinin olduğunu düşünmüyoruz. Kabahat biz insanlarda...