Özel Halk otobüslerinden zaman zaman hepimiz şikayetçi oluyoruz. Kimi sürücüler gerçekten trafikte sizin zor anlar yaşamanıza neden oluyor…
Şimdi
yazacağım olay birkaç ay öncesinde gerçekleşiyor…
Sürücü otomobiliyle seyir halinde! Tam arkasında özel bir halk otobüsü…
Kırmızı ışıkta sürücü duruyor. Özel halk otobüsü 30 santimetre kalıncaya kadar sürücünün arkasına yaklaşıyor. Otobüsün o bildik fren sesi duyuluyor:
-Tıssss Tıssss…
Sürücü, yola devam ediyor, arkasında yine özel halk otobüsü. Yine bir kırmızı ışık. Otobüs yine otomobilin dibine kadar yaklaşıyor ve tıslıyor. Sürücü, bu kez uzunları yakıp söndürüyor, korna çalıyor “acele et” diyor…
Benzer olay bir kez daha yaşanıyor. Otobüs sürücüsü otomobilin sürücüsünü bildiniz taciz ediyor.
En sonunda otomobil sürücüsü uygun bir yerde duruyor. Otobüs de arkasında durmak zorunda kalıyor. Otomobil sürücüsü aracından inip otobüsün camına yaklaşıyor. Otobüs sürçüşünü yaptığının farkında! Anında camları kapatıyor, kapıları kilitliyor, daha sonra da savcılığa suç duyurusunda bulunuyor…
Otomobil sürücüsü aslında tanıdık biri, Büyükşehir Belediyesi Özel Kalem Müdürü ve Basın-Halkla
İlişkiler Daire Başkanı Deniz Kaplan…
Otobüs şoförüne şu uyarılarda bulunmak istemektedir:
-Arabayı yaşlı biri kullanabilir…
-Otomobildeki hamile bir kadın olabilir…
-Araç sürücüsü acemi olabilir, lütfen bu
şekilde tacizde bulunmayın!
Deniz Kaplan, suç duyurusu üzerine savcılığa gidiyor. Yapmak istediği uyarıları savcıya iletiyor.
Bir gün sonra Büyükşehir Belediyesi’ne geldiğinde “
otobüsün sahiplerinin” kendisini beklediğini görüyor. Vaziyeti tahmin ediyorsunuzdur artık! Özür falan diliyorlar. Kaplan, “Benim için önemli değil! Ama sürücüleriniz Eskişehir halkına karşı kibar davransınlar. Bana yapılan hareketleri başkalarına yapmasınlar” diyor…
Muhtemelen yazıyı okuyunca şöyle düşüneceksiniz. “
Özel kalem müdürü olduğu için özel halk otobüsü işletmecisi hizaya gelmiş. Normal vatandaş ne yapsın!”
Benzeri olaylarla karşılaşırsanız anında Büyükşehir Belediyesi’ni arayın. Emin olun baştan savılmıyorsunuz,
takibi yapılıyor. Otobüslerdeki kameraların her dakikası titizlikle inceleniyor…
ALKOLLÜ OTOBÜS
SÜRÜCÜLERİ!
Büyükşehir Belediyesi otobüs işletmelerinde pek bilmediğimiz bir uygulama gerçekleştiriliyor…
Her sabah göreve başlayan sürücülere alkol kontrolü yapılıyor…
Haliyle soracaksınız, “sabah sabah” alkol alan mı var? Var mı! Yapılan kontrollerde şimdiye
kadar 6 personel alkollü çıkmış ve görevlerine son verilmiş…
Elbette sabah içmiyorlar…
Ama gece yarısı alkol bitince, etkisi sabah da geçmiyor!
Bu uygulama nedeniyle Büyükşehir Belediyesi eleştiriliyor. Alkol kontrollerinde “sürücüler hiç alkollü çıkmasa” bu eleştiriler anlaşılır. Ne yazık ki alkollü çıkan sürücüler oluyor!
SAPKIN DÜŞÜNCE
ESİRİ OLMAYALIM!
İrlandalı edebiyatçı Oscar Wilde, şöyle demiş:
-Ne kadar çok kişi benimle aynı fikirdeyse, o kadar çok yanıldığımı düşünürüm.
Dikkat ediyor musunuz, bilmiyorum.
Bu aralar ne çok kişi aynı fikirde...
Bir yanlışlık var mı?
***
Oscar Wilde'nin bir de şöyle bir sözü var:
-Düşünmek zor iştir, muhtemelen bu nedenle çok az kişi düşünür!
Haksız diyemeyiz...
Eğer birileri sizin adınıza düşünüyor ve
siz beyninize yapışan cümleleri kendiniz düşündüğünüzü sanarak aktarıyorsanız, durumunuz vahim demektir...
FETÖ, 10 yıl değil, 20 yıl değil...
30-40 yıl kendi sapkın düşüncelerini beyinlerini esir aldığı kişilere aktarmış. Onları adeta birer robot haline getirmiş...
İşte o esir beyinlerin...
Kişiliklerini FETÖ'ye teslim edenlerin ülkeyi ne hale getirdiğini hep birlikte gördük.
Öyleyse, bundan sonrası için çok daha dikkatli olmak gerekiyor...
***
Düşünceden korkmayalım...
Bırakın insanlar düşündüklerini ifade edebilsin...
Düşüncesini ifade ettiği için insanlarımız yargılanmasın...
Düşünceyi ifade etmeye değer verelim...
Destekleyelim, teşvik edelim...
Değer verelim ki, 15 Temmuz felaketini bir daha yaşamayalım.
Yazımızı başladığımız gibi Oscar Wilde'in bir sözüyle bitirelim:
-
İnsanları kandırmak, kandırıldığına inandırmaktan daha kolaydır.
HOCANIN ADAYLIK MESELESİ!
Yazarlarımız bir harika…
Cihan Yıldırım, izin sonrası sahalara hızlı bir dalış yaptı. İlk yazısının başlığı şöyle:
-Büyükerşen aday mı?
Yıldırım, son 3 ayda yapılanları, yaşananları alt alta yazıp, yorumu okuyucuya bırakmış…
Arif Anbar da benzer bir yazıyı yazmış…
Hocanın yaptıklarını, söylediklerini alt alta koymuş ve şu sonucu çıkarmış:
-Hocanın adaylığını ilan ediyorum…
Yılmaz Büyükerşen’in aday olup olmayacağı şu sıralar şehirde en çok konuşulan konuların başında…
Geçen seçimi hatırlıyorum da…
AK Partilisi, CHP’lisi yine aynı soruyu birbirlerine soruyordu! Sonuç pek değişmiyor sizin anlayacağınız…