Eskişehir Valiliği, mülki amirliklerden izin alınmadan şenlik ve işaret fişeklerinin (Havai Fişekler) kullanılmasının yasaklandığını duyurdu.
Konuyla ilgili Vali Azmi Çelik tarafından yapılan açıklamada, “Eskişehir ili genelinde piroteknik maddelerin satış ve kullanımı hakkındaki alınan karar belirtildi. Şenlik ve işaret fişeklerinin (Havai Fişekler), önceden müracaatla Mülki Amirliklerden izin alınmadan kullanılması yasaklanmıştır. Bu karara aykırı davrananlar hakkında 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 11/C maddesi delaletiyle aynı Kanunun 66.maddesi uyarınca cezai yaptırım uygulanacak ayrıca olağanüstü halin devam süresince 2935 sayılı OHAL Kanununun 25. Maddesi (b) bendine göre işlem tesis edilecektir” diye belirtildi…
***
Bence önemli bir haber, kentimizin gazetelerinde hak ettiği önemi görmedi. Bilerek inanarak yazıyorum ki; Vali Bey’i İstanbul’dan popüler kültürün ürünlerinden bir tanesi (o sözde sanatçılar var ya, işte onlardan biri) ziyarete gelseydi basınımızda çok daha fazla ilgi ve itibar görürdü. Günlerce onun yorumlarını yapardı gasteci arkadaşlar! Giden
Vali Güngör Azim Tuna’nın kulakları çınlasın. Bu kente tayininin çıktığının ertesi aylarında Gezi Direnişi adı altında olaylar dalga dalga tüm yurda yayılmaktaydı. Ve geldiği günlerde hemen Anadolu Üniversite’mizde okuyan Ali İsmail katledilmişti. Yani göreve başlangıcında hiç beklemediği gelişmelerle karşılaşmıştı…
Zaman ilerleyip kendine geldiğinde basın mensupları ile kahvaltılı buluşmalar düzenleyerek iletişimi güçlendirme yolunu seçti. İşte o toplantılarımızın ikisinde de bizzat söz alıp bu konuyu iki kez dile getirmiştim herkesin gözü önünde…
Türk Dünyası Kültür Başkenti amaçlı da olsa bu buluşmalarda dile getirdiğim konu düğünlerde atılan mermiler ve havai fişekleri ile ilgiliydi. Danışmanları ben konuşurken özellikle yanıma gelip konuşmalarımdan notlar almış, toplantı sonunda da düğünlerde mermi atılan bu bölgenin neresi olduğunu sormuşlardı. Hiç çekinmeden o ve onun gibi bölgelerin isimlerini de vermiştim. Zaman geçip durumda hiçbir değişim olmadığını görünce gazete köşemden konuyu dillendirmiştim. O dönemin Jandarma Komutanlığı’nda görev yapan albay kardeşim ertesi gün ziyaretime gelip sitem çayı içmişti! Samimice uğraştıklarını ama bu kadar düzeltebildiklerini beyan etmişti. O bölge halkının eğitime kapalı olduğunu direnç gösterdiğini vurgulamıştı. Oysa bu işte eğitimden önce yasaların devreye sokulup, uygulanıp takipçiliği gerekiyordu sadece…
O bölge insanlarından bir iki cılız ses
“hocam bizden ne istiyorsun” gibilerinden serzenişlerde bulunsalar da pabuç bırakmayacağımı anlayıp sorgulamaktan vazgeçmişlerdi…
Ama havai fişekler de atılmaya devam etti, mermiler de!
Valla hiç abartmıyorum güneydoğu düğünlerini andıran görüntüler ben o bölgeden taşındığım ana dek sürdü gitti. Ne zaman ki kent merkezine yakın bir yere taşındım, bu barbar görüntülerden ve mermi-havai fişek seslerinden bir nebze kurtuldum…
Şehrin göbeğinde atılmıyor muydu havai fişekler?
Bal gibi de atılıyordu. Kuşların göç yoluymuş, sokak hayvanlarının psikolojisiymiş, ertesi gün sınava girecek evlatlarımızın durumuymuş hak getire. Sonradan görme doyumsuzların umurunda mı tüm bunlar?
Dat dat dat düğün konvoyunun korna sesleri...
Havai fişek gümbürtüleri…
Mermi sesleri…
Açık alanda düğün yapan emmilerin gecenin on ikisinde çiftetelli eşliğinde çember sallamaları. Sonuna kadar açık ses tesisatından çıkan iğrenç ve metalik ve insanı delirten sesleri…
Aynen üçüncü dünya ülkeleri gibiyiz aynen…
Sayın Azmi Çelik’in yayınladığı duyuruda
“mülki amirliklerde izin alınmadan” ibaresi bulunsa da yine de bir umut ışığı var saygın okurlarım. Hiç değilse bu izin almak işi bile caydırıcı olabiliyor bu gereksiz (gürültü ve çevre kirliliğinden başka hiçbir özelliği olmayan) aktiviteleri…
Neden daha uygar, medeni, barışçıl olamıyoruz biz toplumca?
Düğünde de, savaşta da, barışta da değişen bir şey yok.
Bomba, tabanca, molotof, havai fişek, gürültülü gösterişler, kalitesiz bangır bungur müzikler…
Yani hep abartı, hep dikkat çekmek için yaptığımız doyumsuzluk gösterileri! Zor mudur barış kokan, sevgi kokan, mutluluk kokan tercihleri sergilemek? Toplumsal eğitim dediğimiz süreç öncelikle yasaların (kuralların) doğru uygulanması ile başlar. Kurallar uygulanırsa yaptırım gücü sayesinde caydırıcı olur. Bunu görerek büyüyen nesil ise Arap ülkelerinde gördüğümüz binlerce örnekte olduğu gibi her aklına gelen görgüsüzlüğü yapmaya kalkmaz…
Dedim ya;
“mülki amirliklerde izin alınmadan” ibaresi de olsa Sayın Vali’nin yayınladığı bu genelge bile bu güzel kent adına olumlu bir katkıdır…
SİZİN SESİNİZ
Eskişehir’in Kuvayi Milliye ruhlu iki genci…
Bu gençlerden ilkini; TFF’nin resmi internet sayfasındaki anlatım çekli ile sunmak istiyorum siz saygın okurlarımıza…
Bugün
“Anadolu ihtilalı” diye bahsettiğimiz başkaldırının meşale taşıyıcısı Eskişehirspor'dur. 1960'lı yılların ikinci yarısından itibaren sahneye çıkıp 2 kupa kazanan, şampiyonluğu kıl payı kaçırıp ligi üç kez ikinci sırada tamamlayan Eskişehirspor. Kırmızı Şimşeklerin yaptığı çıkışı sadece saha içinde oynanan futbolla açıklamak ise son derece eksik bir teşhistir. Çünkü bu hareket aslında bir şehrin ayaklanması, İstanbul hegemonyasına başkaldırısıdır. Ve bu başkaldırının arkasında bir olalım, iri olalım, diri olalım diyen, yediden yetmişe kenetlenen bir kitle yer alır. Bu kitlenin lideri ise Amigo Orhan adıyla tanınan Orhan Erpek'tir…
***
Diğer genç ise ailemizden birisi, sevgili Önder Baloğlu. Gazeteciliğe Eskişehir’in yerel gazetesinde başladı. TRT, Günaydın ve Cumhuriyet Gazetelerinde Eskişehir temsilcisi olarak çalıştı uzun yıllar. Muhabirlikle başlayan meslek yaşamında, sekreterlik, kameramanlık, TRT spor spikerliği gibi gazeteciliğin hemen her alanında görev yaptı.
Uzun yıllar yazı işleri müdürlüğü ve genel yayın yönetmenliğini üstlenen Baloğlu yönetmenlik görevini bir süre Anadolu Gazetesi’nde de yaptı. Halen Anadolu Gazetesi’
nde
“9. Sütun” isimli köşesinde yazılarına devam etmektedir.
İşte Kuvayi Milliye sevdalısı bu iki genç ruhlu adam, yarın sabah 10.30’da ES TV’de canlı yayınlanacak olan Sabah Kahvesi programımda konuğum olacaklar. Maziden atiye hoş bir söyleşi yapacağız üstatlarla…