Eskişehir milletvekili olarak görev yaptığı süreç içinde partisi adına tek bir olumsuz söz kullanmadı. Teşkilatın nefretini değil sempatisini kazandı. Çağırılan her yere gitti, yardım isteyen herkese koştu ama bir kere bile reklamını yapmadı. 17-25 Aralık sürecinde herkes yorum yapmaktan kaçınırken o Başbakanımızın ve partimizin yanındayız mesajını en net veren isimdi. Yerel seçimlerde adayların yanında en çok koşturan ve destek olan isimdi. Kendisine ‘ağabey’ değil ‘vekil’ dedirtenlere inat ‘vekil’ değil ‘abla’ denmesini tercih etti. Kadınlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı ile eşdeğer bir göreve layık görüldü. Eskişehir, Ankara, Tekirdağ üçgeninde büyük mesai harcadı. Eleştirilere hiçbir zaman öfke ve tehditle karşılık vermedi. Gariptir kendisine ‘etkisiz’ yorumlarında bulunanlar 2014 seçimlerindeki başarısızlığı onun üstüne fatura etmeye kalktılar. Aday listesinde yeniden yer almasını engelleyerek bir nevi başarılı olduklarını sandılar. Hepsi bir kenara seçim süreci içinde çıkıp bir kere teşekkür etmediler, emeklerine sağlık demediler. Bende onların yapmadığını yapayım dedim. Verdiği hizmetlerden ötürü bizi Eskişehir vekili olarak temsil ettiği için Ülker Can’a teşekkür ederim.
Biçerli bile çileden çıktıysa
M. Kemal Biçerli tanıdığım en naif ve kibar isimlerinden birisi. Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’nden beri tavrını, üslubunu ve cümleleri özenle seçen yapısını iyi biliyorum. Bu seçimde 4’üncü sıra adayı olarak hak etmediği bir yerden aday gösterildi ve bırakın 4’üncü vekil çıkma ihtimalini 3’üncü vekili bile çıkaramayan AK Parti’de kimsenin yapmadığını yaparak ‘özeleştiri’ yaptı. Bahanelerin arkasına saklanmadı, mazeret üretmedi, ‘ben de üzerime düşen sorumluluğu taşıyorum’ dedi. Gelin görün ki sosyal medyada yaptığı bu paylaşım bile birilerinin hedefi olmuş ve Biçerli’yi bir nevi çileden çıkarmışlar. Malumunuz bu ülkede doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar diye bir söz var. İnsanlara adeta doğru bile olsa ‘sus’ mesajı atasözleri ile bile aşılanmaya çalışılırken, inadına doğru söyleyen insanları alkışlamak gerekiyor. Bu sebeple M. Kemal Biçerli’yi tebrik ediyor ve olumsuz söylemlere kulak tıkamasını, ciddiye almamasını tavsiye ediyoruz.
Kimseden ses çıkmayacak mı?
Sokaklarda her gün zehirlenen köpekler, Eskişehir’in dört bir yanında itlaf edilmiş sahipsiz canlar ve ısrarla süren bir sessizlik var. Rahatsızım, huzursuzum ve bu sessizlik bunca vakaya rağmen rahatsızlık yaratıyor bende. Özellikle adli makamlardan, emniyet birimlerinden ses çıkmaması da üzüyor açıkçası. Yoksa hayvan zehirlemek, itlaf etmek suç değil mi? Organize Sanayi Bölgesi’nde, Büyükdere de, Ertuğrulgazi de katledilen canlar bunu yapanların yanına kar mı kalacak?
Diyelim ki hayvan sever değilsiniz anlayabilirim ama yarın öbür gün bu zehirli besinlerden herhangi bir çocuk ya da insanın etkilenebileceğini, onların da hayati risk taşıdığını da mı düşünemiyorsunuz. Harekete geçmek, inceleme başlatmak, bunu yapanların kim olduğunu tespit etmek için bir can ölmesi değil illa ki insan ölmesi mi lazım? Yüzlerce güvenlik kamerası, mobese varken bu iş bu kadar zor mu?
Bilmiyorum. Bu konuları düşündükçe içim kararıyor, ruhum sıkılıyor ve umutsuzluğa kapılıyorum. Hele ki bu katliamları yapanların iki, üç gün sonra iftar sofralarında herhangi bir vicdan azabı çekmeden oturabileceğini de bildiğim için, normali geçtik konuyu ilahi adalete havale ediyorum.