Eskişehir’de bugün çok ciddi ve çok büyük bir organizasyon başlıyor. Belki bilenler vardır ama bilmeyenler için altını çizelim istedim. 8. Dünya Hukuk Kongresi, GAJE Anadolu Üniversitesi ev sahipliğinde 1 hafta boyunca bu şehirde yapılacak.
50’den fazla ülkeden 400’den fazla katılımcı, Hukuk adamını ağırlamak ve böylesi büyük ve uzun bir organizasyonu sırtlamak kolay değil. Bırakın Eskişehir’i Hukuk alanında Türkiye’de bu kadar kapsamlı büyük bir organizasyon yapılmadı. Bu ilk olacak ve bu organizasyona katılanlar öyle özel davetle, beş kuruş para harcamadan katılım sağlamıyorlar. Her biri paralarını yatırarak, bedel ödeyerek bu etkinliğin içinde olmak istiyor. İşin en önemli noktalarından biri de bu.
Anadolu Üniversitesi dışında Eskişehir yerel yönetimlerinin de bu işe destek verdiğini öğrendik. Büyükşehir, Tepebaşı, Odunpazarı Belediyeleri de ne mutlu ki organizasyon niteliğine uygun destekler sunmuşlar. En nihayetinde bu onlarında vitrine çıkacağı bir süreç olacak. 1 Hafta boyunca yüzlerce insan sadece salonlara kapanmayacak, gezecek, eğlenecek, dolaşacak, hediyelik eşya alacak, sosyal hayatı inceleyecek ve ticaret hayatına da muhakkak katkı sunacaklar.
Tabi tüm bunlar kolayca olmuyor. Bir idealist, bu işe inanmış birileri lazım. O isim de zaten bu işi sırtlanma konusunda aklımıza ilk gelenlerden birisi. Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ufuk Aydın ciddi emekler, mesailer harcadı ve tecrübesini konuşturarak bu büyük organizasyona imza atan nadide insanlardan. Türkiye gibi hukuk alanında sıkıntıların ciddi boyutlarda olduğu bir ülkede Dünya Hukuk Kongresi yapmak biraz ironik ama bu işin üstesinden kalkabilecek az adamdan birisi Ufuk Hoca. Kusursuz geçeceğinden emin olduğum kongre için hayırlı olsun demek yetmez, ben başta Ufuk Hoca olmak üzere Anadolu Üniversitesi’ne teşekkür ediyorum. Eskişehir’in niteliğine yakışır böylesi işler takdiri hak ediyor.
Ruhsar Demirel kendince haklı da…
MHP Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel partisinin bayramlaşma etkinliğinde bir konuşma yapıyor ve koalisyon süreci ile ilgili şunları söylüyor; Biz Türkiye’yi bir bütün olarak görüyoruz hem milletiyle hem toprağıyla, hem tarihiyle hem bugünkü coğrafyasıyla. Tarihle yüzleşiyoruz diye milleti geçmişinden koparmaya azmetmiş kişilerle aynı yolculukta olabilir miyiz? Olamayız. Bu yalnızca sayısal bir şey değil. Dolaysıyla böyle bir yolculuk onlar için daha hayırlı olur. Memleket için ne olur, bizim düşüncemiz şu ki, bu çözülme süreci kötü bir şey dolayısıyla biz bunu söyledik. Vatandaşımızın bize verdiği sandalye sayısı 80 yeterli olmadı. Dolayısıyla biz böylesi bir felakete giden yolculukta bulunmayı arzu etmiyoruz parti olarak.”
Demirel’in söylediklerine lafım yok. Kendince ve parti ilkeleri gereği söylediklerinin hepsi gayet yerinde ve itiraz edilemez. Ancak bu söylemin öncesindeki eylemi düşününce kafam biraz karışıyor. Çözüm sürecinin ana aktörü kim? Ak Parti, 13 yıllık iktidar kim Ak Parti… Peki Ak Parti’ye Meclis Başkanlığını kazandıran destek kimden geldi? MHP … Başka sorum yok…