Arif Anbar yazdı
CHP’de kongreler süreci başladı. Bununla birlikte üye listeleri ilçe başkanlıklarında askıya çıktı. Üyeler de listelerde adlarının olup olmadığını yani oy kullanıp kullanamayacağını öğrenme fırsatı yakaladı. Askı süreci 16 Temmuz itibariyle sona erdi.
*
Askı süreci boyunca çeşitli tartışmalar yaşandı. Öne çıkan tartışma konusu, parti içerisinde kongrelere çalışan bazı grupların, üye listelerini alamamaları, askıdaki listelerin fotoğraflarını çekemedikleri yönünde yaptıkları şikayetlerdi.
*
Bir de isyan söz konusu. Şöyle ki, üye listelerini alamayan gruplar, listelerin belediyelerin bürokratlarının ellerinde ve maillerinde gezdiğini iddia ediyorlar ve duruma isyan ediyorlar.
*
Acaba listeler bilinçli bir biçimde saklanıyor mu yoksa olması gereken bu mu?
Gerçeği öğrenip noktayı koymak istedim.
Kiminle görüşsem diye düşündüm…
Sonra kiminle görüşsem, diğerleri, “yalan söylüyor” diyeceği için partinin bu konudaki en yetkili ismiyle irtibat kurdum.
*
CHP’nin parti örgütü, örgüt yönetimleri ve yurtdışı örgütlenmeden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl konuyla ilgili aynen şunları söyledi: “Listelerimiz ilçe başkanlıklarımıza asıldı. Her gün bir sorun var mı diye mutlaka ilçe başkanlıklarımızla görüşüyoruz. Örgütlerimizi kontrol ediyoruz. Listelerin verilip verilmemesi konusunda partililerimizden biraz anlayış bekliyorum. Listeler kesinlikle verilemez. Kesinlikle fotoğraf çekilemez. Çünkü listelerde üyelerimizin kimlik numaraları yazılı. Bu numaralar asla deşifre edilemez. Kötü niyetli bir kişinin kimlik numaralarıyla ne yapacağı bilinmez. Bu şekilde bir partilimiz mağdur olursa nasıl cevap veririz? Ama her üyemiz askıdaki listelerde kendini arayabilir, bakabilir. Listeler üzerinde tartışabilir, not alabilir. Öyle cep telefonuyla her sayfayı fotoğraf çekmek doğru değil. CHP doksan dört yıllık bir parti. Önceden cep telefonu mu vardı? İnsanlar partiye gidip çalışıyordu. Ayrıca eğer listeler belediye bürokratlarının elinde geziyorsa bu yanlış. Araştıracağız ve önlem alacağız.”
DSİ sıvadı
Dün, Kanlıpınar Göleti’nin sorumluluğunun Odunpazarı Belediyesi’nden alınmasını yorumlamıştık. Kanlıpınar’ın belediyeden alınmasının ardından Belediye Başkanı Kazım Kurt’un yaptığı açıklamayı kamuoyunda duymayan kalmadı. DSİ’den Kurt’un yaptığı açıklamaya karşılık başka bir açıklama geldi ki,evlere şenlik.
*
Sözüm ona Kurt, konuyu çarpıtmışmış. Kanlıpınar Göleti daha DSİ’ye geçmemiş miş! Ama resmi olarak devir alınacakmış mış! Sonra da bir çaresine bakılacakmış mış!
*
Yahu siz Eskişehirlinin aklıyla dalga mı geçiyorsunuz. Sen git tıkır tıkır işleyen mekânı belediyenin elinden al. Sonra belediye durumu açıklayınca mekân bize geçmedi, konu çarpıtılıyor de!
*
Yetmezmiş gibi, mekânın nasıl çalıştırılacağına dönük araştırman yok, kaç personelle işin yürütülebileceği konusunda bir fikrin yok, “Ödenek bulunursa çalıştırırız, bulunamazsa başka kurumlara devir edilir” diyorsun ve vıcık vıcık sıvıyorsun.
*
Peki, hiçbir biçimde hazırlığın yokken ne diye belediyeyi oradan çıkarıyorsun? Ne diye vatandaşı mağdur ediyorsun? Açıldığından bugüne kadar milyonlarca lira harcanmış bir yeri boşalttırınca, kamu zararına sebep olduğunu bilmiyor musun? Devletin malı deniz mi? Bunca insan keriz mi? Yer mi?
*
DSİ…
Sen bumerang nedir bilir misin?