Eskişehirspor ve rotasyon süreci gündemi daha uzun süre meşgul edecek gibi gözüküyor. Aslında bilinen, beklenen bir süreç olmasına karşın ve rotasyon hem kurumlar da hem işyerlerinde daha iyi performans ortaya koymak için yapılan "olumlu görev değişikliği" diye bilinsede pratikte aynı algıyı bırakmadığı ortada.
Tabi süreci hararetlendiren dedikodu ve açıklamaların sıklıkla dile geliyor olması. Özellikle Mehmet Akman'ın sevgili Murat Dağtekin ve Ahmet Deniz Canoruç'a yaptığı açıklamalar gazetecilik dilinde elbette bomba açıklamalar. Ama bu açıklamaların yapılması için görev değişikliğinin beklenmiş olması işin samimiyetine gölge vuruyor. Şayet Akman bunları henüz rotasyon olmadan açıklamış olsaydı daha farklı bir etkisi olurdu. Gel gelelim rotasyon sonrası yapılınca insan ister istemez Neden şimdi? diye sormadan edemiyor.
Bir de sürekli vurgu yapılan pembe bir söz var "Ben değil Biz" vurgusu. Ben olaya bu açıdan bakmak istiyorum.
Malumunuz bazı pembe ve samimiyetsiz bulduğumuz söylemler vardır. Demokrasi, Ben değil biz ve kurumsallık bunların başlıcaları.
Özellikle Siyaset ve spor dünyasında bazen de iş hayatında sıkça kullanılır. Ama hepimiz işin öyle olmadığını biliriz.
Bir Belediye'de Belediye Başkanı istemediği taktir de, ona rağmen bir eleman alımı, icraat, hizmet, görev değişikliği ya da inisiyatif kullanılacak bir karar alabilir misiniz? Hayır
Bir Parti'nin Genel Başkanı diyelim ki bir Vekil Aday Aday'ını doğru bulmuyor, sevmiyor, gıcık oluyor ve istemiyor. Bu aday adayı'nı aday yapmak mümkün müdür?
Koskaca bir Holding düşünün. Yönetim Kurulu Başkanı'nın haberi olmadan, onayı alınmadan yeni bir fabrika açmak mümkün müdür? Ya da o karşı gelmesine rağmen herhangi bir satış yapılabilir mi?
Hadi geçtim holding patronunu, kendi işyeriniz de ister Müdür olun, ister CEO .... İşe birini almak, maaşını belirlemek, mesaisini belirlemek için herşeye kendi başınıza karar verebiliyor musunuz?
O zaman şu Kurumsallık ve Ben değil Biz felsefesenin sadece cilalı cümleler olduğu gerçeğini kabul ederek işe başlayalım.
"Aslında böyle olmaması gerekir ama durum maalesef böyle."
Türk Futbolu, İş Dünyası ve Siyaseti bu düstur üzerinden, bu felsefeden topyekün vazgeçemeyeceği sürece de Tek Adamlık biraz normal bir durum. Bence bazı şeyleri eleştireceksek işe buradan değil farklı bir yerden başlamak gerekir.
"Kim neden görevden uzaklaştırıldı değil, kim üst düzey görevleri neden hak etti? Ya da gerçekten Hak Etti mi?"
Hiç faydası olmadan koltuğunu koruyanlar var mı? Bunun gerekçesi ne ? gibi şeyleri.
"AT'a ne oldu yahu ?"
Çevre yolu'nda kaza oluyor. Sebep Fevzi Çakmak mahallesinde sahipsiz bırakılan At'lardan birinin yola fırlaması. Aracın biri At'a çarpıyor ve akabinde bir kaç aracın karıştığı zincirleme bir trafik kazası.
Muhtemelen haberi bir çok gazetede okudunuz ya da TV'de izlediniz. Peki allahtan ölüm ya da ağır bir durumun olmadığı bu kazayla ilgili dikkatinizi çeken bir ayrıntı var mı?
Maalesef benim var. Yahu arabanın çarptığı At, maddi hasar oluştu dediğiniz araçlar kadar önemli değil mi? At'a ne oldu? O da can değil mi? O da bizim asırlardır yoldaşımız dediğimiz hatta At, Avrat, Silah klişesinin bile parçası değil mi? Neden ondan tek satır söz etmediniz.
Onca haberin içinde At'a ne olduğu hakkında bilgi vermeyi akıl eden yok mu?
Çünkü o hayvan. O önemli değil. O sahipsiz ve nasıl olsa onlardan çok var değil mi?
Sık sık yazılır ya biz ne zaman adam oluruz diye. Bir sürü gerekçeler yazılır altına türlü türlü. Hepsini çiziyor tek bir satır yazıyorum. "Her canlı'ya değer verdiğimiz sürece bizden adam olmaz"