Tek adamın verdiği hüküm!

AK Parti Odunpazarı İlçe Başkanı Ali Acar, sosyal medya hesabından şu paylaşımda bulunuyor:
-Kendi şahsi menfaatlerini ön plana çıkarıp fitne ve dedikodu ile bir yerlere gelmeye çalışanlar asla muktedir olamayacaktır. Tevazu, samimiyet, gayret ve dürüstlük çizgimizden asla taviz vermeden görevimizin başında inandığımız yolda yürümeye devam edeceğiz...
İnsan düşünmeden edemiyor!
Bir ilçe başkanı böyle bir mesaj yayınlıyorsa aklımıza birçok soru ve yanıt geliyor…
Kendi şahsi menfaatlerini ön plana çıkaranlar kimler? Parti içinde mi yoksa parti dışında mı?
Fitne ve dedikodu ile bir yerlere gelmeye çalışanlar kim?
O bir yerler Milletvekilliği mi, belediye başkanlığı mı? Yoksa ilçe başkanının kendi koltuğu mu?
Acar, hükmü de veriyor “Asla başarılı olamayacaklar”
Tüm bunları yapanlar bence de hiçbir zaman başarılı olamazlar! Ancak “kim sorusunun” yanıtlanmadan, bu hükmün geçerliliği yok!
Görünen o ki iktidar partisinde yöneticiler ile taban arasında bir kopukluk var! Yoksa, “parti içinde barışın, kaynaşın, bir olun diri olun” denildiği bir ortamda ilçe başkanı tüm bu sözleri neden söylesin!
Siyasette yönetici konuma gelen herkes, kendini tek adam olmuş sanıyor. İstediği gibi hareket edebileceğini sanıyor! Hüküm veriyor, partiden ihraçlar yapıyor. Kimseyi kazanmadığı gibi, kazanılan insanları da kaybediyor…
Adı üzerinde “tek adam”
Bir tane olur! Tek adamın arkasındakilerin görevi, çoğaltmak!
 

CEHALET KÖLELİĞİ GETİRİR!

Kristof Kolomb, gemilerin zorunlu tamiratı için Jamaika'ya uğramak zorunda kalır.
Buraya öyle hayran kalır ki, şöyle tarif eder:
-Gözlerin gördüğü en güzel ada!
Jamaika yerlileri geminin onarımına yardımcı olur, gemidekilere yiyecek içecek verir. Ne var ki onarım çok uzun bir süre bitmez…
Dahası gemi tayfası, yerlilerin yiyeceklerini yağmalar. Bu duruma kızan yerliler, artık yardım yapmaz  ve yiyecek vermez!
Kolomb çaresizdir!
Gemide bulunan takvimi karıştırırken, ertesi gün Ay tutulması olduğunu fark eder! Vakit kaybetmeden yerlilerin şefine gider ve şunları söyler:
-Tanrı ile haberleşiyorum. Tanrı yardımın kesilmesine çok kızdı!  Bu kızgınlığını da Ay'ı kan kırmızıya çevirerek gösterecek!
 Bir gün sonra akşam Ay tutulması başlar ve Ay'ın rengi tutulmadan dolayı kızıla döner. Kolomb'un oğlu, o anı günlüğüne şöyle yazmış:
-İnleme ve feryatlarla birlikte, her yerden gemilere doğru geldiler, yiyecek ve içecekler getirdiler, Tanrı'ya onları affetmesini söylemesi için amirale yalvardılar.
Kolomb tek bir not düşer seyir defterine:
-Cehalet her zaman köleliği getirir!
NOT: Yukarıdaki yazıyı internette okudum ne kadar doğru olduğunu bilmiyorum. Ancak gerçek olan cehalet gerçekten her zaman köleliği getirir.
 

YAŞARKEN BAĞIŞLIYORUZ!

Uluslararası Organ Bağışı ve Nakli Kurumu, 2020'de dünya genelindeki organ bağışı istatistiklerini kamuoyu ile paylaştı…
Verilerde Türkiye’yi ilgilendiren ilginç bir istatistik var.
Ölümden sonra organ bağışını en çok yapan İspanyollar, dünyanın yüzde 5’inde kritik ameliyatlarda gerekli olan organları sağlamayı başarmış…
Bu listede Türkiye istenilen yerde değil! Türkiye 53. Sırada yer alıyor.
Ancak farklı bir istatistiki bilgi var…
Canlı organ donörü olarak ise Türkiye, Güney Kore’nin ardından ikinci sırada yer alıyor…
İnsanımız canlıyken organlarını bağışlayabiliyor…
Ama ölümü kesinleşmesine rağmen organları bağışlamıyoruz…
 

GÜÇLÜ MÜ ZAYIF MI?

Zayıflık harika bir şeydir; Güç ise bir şey değildir.
İnsan, doğduğunda zayıf ve esnektir; öldüğünde ise Kaskatı ve duygusuzdur.
Ağaç büyürken Körpe ve yumuşaktır; kuru ve sert olduğunda ölüp gider.
Sertlik ve güç ölümün; esneklik ve zayıflık ise varoluşun ifadesidir.
Lao Tzu
 

GÜNÜN KARİKATÜRÜ