Eskişehirspor’un küme düşmesi kesinleşti! Bu üzücü tabloya ilişkin pek çok yorum yapılabilir; geçmişte görev yapan bazı başkan ve yöneticilerin hataları, transfer politikasındaki yanlışlar, milyonlarca liranın doğru kullanılamaması, Eskişehir’i ve Eskişehirspor’u seven birçok kişinin, şahıslarına dönük yapılan ahlaksız saldırılarla küstürülmeleri, vesaire… Ama şu an için bu defterleri açmanın lüzumu var mı? Tartışılır… Bence artık önümüze bakalım, geçmişten ders alıp geleceği kuralım. Bu bölümü bitirirken, Eskişehir’in tanınmış iş insanlarından Tarık Erden’in sosyal medya üzerinden yaptığı ve harfiyen katıldığım şu görüşüne yer vermek istiyorum: “Şimdi ben ne yazsam herkes istediği yere çekecek. Çünkü bu şehirde ilk Bizanslı ilan edilen adam benim. Babam Mustafa Erden, 4 sene 2’nci başkanlık yaptı Eskişehirspor’da. Şirketlerimizin de 250 bin TL alacağı var. Para kazanılır, ama Eskişehirspor zor çıkacak. Cidden ağlıyorum. Bu şehir, kim İstanbul takımını tutuyor diye ‘Bizanslı deneyi’ yapacağına, kim ‘harbi Eskişehirli’ onun tahlilini yapsın. Maçanız sıkıyorsa tabii! Karşılaşacaklarınızdan mesul değilim, biline.”
İçi boş eleştiri
AK Parti Odunpazarı İlçe Başkanı Ali Acar’ı uzun zamandır ortalıkta göremiyorduk. Derken, ‘buradayım’ diyerek el salladı! Nasıl mı? Gitti, Odunpazarı Belediyesinin Covid-19 süreci şartlarına rağmen yaptığı ‘prestij projesine’ çaktı iyi mi?! Hicri Sezen Parkı projesinden bahsediyorum. Biliyorsunuz ki söz konusu alan, tarihi bölgenin en güzel yerlerinden. Ancak bu güzellik, plastik masa-sandalyelerle ve kokan kötü bir havuzla çirkinleşiyordu. Belediye, bu durumu ortadan kaldırmak için, daha önce tanıttığı projeye başladı! Ali Acar ise ‘alana beton döküyorsunuz, istemezük’ diye çıkıştı. Bir kere o alanın büyük kısmı zaten beton! İkincisi beton dökmeden yapı oluşturulabilir mi? Kaldı ki alan ağaçlandırılacak ve ferah bir yaşam alanı oluşturulacak. Her neyse… CHP Odunpazarı İlçe Başkanı Rahmi Çınar’ın, Ali Acar’a verdiği şu karşılık dikkat çekici: “Sayın başkanın hükümet projelerine de duyarlı olmasını isteriz. Çünkü ne yazık ki kendisini, termik santrale ve siyanür havuzuna itiraz ederken görmedik.”
Son söz: Ali Acar’a tavsiyem, bir eleştiri yaparken içi dolu olmalı!
Elektrikli tren geliyor!
Son zamanlarda sürekli kötü haberler alıyoruz. Neyse ki zaman zaman iyi denecek gelişmelerle de karşılaşıyoruz ki, bu durum içimizi ferahlatıyor. 2020 ‘lanetlenmiş bir yıl’ sanki! Depremler, çığ düşmesi, şehitlerimiz, Covid-19 salgını, sel felaketleri; tüm bunlarla beraber yiten binlerce can… Zor geçecek bu yıl, zor… Her neyse… Hani dedim ya, bazı gelişmeler içimizi ferahlatıyor diye. Bakın daha yenice ne oldu… Ülkemizin yerli ve milli elektrikli tren çalışması vardı. O çalışmada sona yaklaşıldı! Sakarya’da yer alan TÜVASAŞ’ta, yerli ve milli kaynaklarla tasarlanarak üretimi tamamlanan elektrikli
trenin fabrika testleri gerçekleştirilmeye başlandı. Sanayi Bakanı Mustafa Varank konuya ilişkin dedi ki: “Gelecek 10 yılda raylı sistemlerde 15 milyar avroluk harcama yapacağız. Raylı sistemler sektörünü geliştirmek için asla kaçırılmaması gereken bir dönem var.”
Varank’ın açıklamasından anlıyoruz ki, devlet, raylı sistemlerin önemini kavramış. Son olarak şu müjdeyi verip bu bölümü kapatıyorum: Elektrikli trenimizin yol testlerine de, Ağustos ayında başlanacak!
Gondolları Bursa’ya biz gönderelim
Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinin kalbinde büyük bir değişim ve dönüşüm gerçekleştirecek olan ‘Kirmasti Deresi Rekreasyon Projesinin’ temeli atıldı. Şimdi diyeceksiniz ki: Bize ne bundan? Yok, o öyle değil! Bizimle yakından alakası var. Neden mi? Anlatayım… Söz konusu proje, uzun zamandır konuşuluyordu ve Bursa’nın ana gündem maddeleri içerisindeydi. Ve konuşulurken de, Yılmaz Büyükerşen tarafından hayata geçirilen Porsuk Projesi örnek gösteriliyordu. Bununla beraber deniyordu ki: Mustafakemalpaşa, Eskişehir gibi olacak! Bu noktada ilçenin AK Partili Belediye Başkanı Mehmet Kanar da Eskişehir vurgusu yaparak şunları söyledi: “Mustafakemalpaşa’da ki vahşi dere görüntüsü burada sona eriyor. Aynı
Eskişehir gibi şehrin ortasından ışıklandırılmış, yürüyüş yolu yapacağız. Etrafı peyzaj ve yürüyüş alanı olacak; Hamidiye Mahallesinden, Üçüncü Köprüye kadar alternatif yürüyüş alanı olacak. İkinci köprü ve üçüncü köprü arası tam bir yaşam merkezi olacak, özellikle beton işleri bittikten sonra, nasip olursa burada gondollarla gezmek de nasip olacak.”
Eskişehir’in sıklıkla örnek alınması hoşumuza gidiyor, gururlanıyoruz…
Müjdeci vekil
Şöyle bir bakıyorum da… Eskişehir’in milletvekilleri içerisinde bu şehre müjdeyle gelen bir tek isim var. AK Parti Eskişehir Milletvekili Emine Nur Günay’dan bahsediyorum. Her ay mutlaka bir müjde getiriyor. Daha da önemlisi, getirdiği müjdeler de gerçekleşiyor. En son verdiği müjdeyi aktarmak istiyorum… Covid-19 salgınından hemen önce, 10 Mart 2020’de, Sivrihisar Belediye Başkanı Hamid Yüzügüllü ile İl Sağlık Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığına başvuruda bulunmuşlar ve Sivrihisar Devlet Hastanesine ek bina yapılıp hastanenin genişletilmesini istemişlerdi. Emine Nur Günay’da sürecin takipçisi olmuş ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı Naci Ağbal’la sürekli iletişim kurmuştu. Ve Günay’ın ısrarlı takibi sonuç verdi! Sivrihisar Devlet Hastanesine 40 yataklı ek bir blok inşaatı yapımı projesi, Cumhurbaşkanlığı yatırım programına alındı. Bu, niçin önemli? Sivrihisar nüfusu ve turizm potansiyeli artan ilçelerimizden. Bu anlamda sağlık hizmetinin desteklenmesi ve kalite ile kapasitenin arttırılması önemli. Tebrik ediyorum.
Önce çiftçi kendi hakkını savunacak!
Öyle yağdı ki, doğal afet olarak nitelendirilebilir! Eskişehir’deki yağmur ve dolu yağışlarından bahsediyorum. Tarım arazileri büyük tahribata uğradı. Toplam zararın yaklaşık 300 bin dönüm alanda olabileceği tahmin ediliyor. Tepebaşı Ziraat Odası Başkanı Süleyman Buluşan ise söz konusu felaket karşısında devletten yardım istiyor! Diyor ki: “Tepebaşı, Odunpazarı ve Alpu ilçelerimizde domates, biber, kiraz, arpa, buğday, mısır ve pancar gibi ürünler zarar gördü. Tarlalar suyla kaplı, günlerdir tarlaya adım atan çiftçi yok. Çamurdan dolayı tarlayı süremez haldeyiz. Çiftçi tarlasındaki çamurdan kurtulmak ve yeniden üretim yapmak için yardım bekliyor. Devletimizden yeniden ekim yapmak için tohum, fide, ilaç, gübre ve mazot gibi destekler istiyor.”
Buluşan’ın yardım isteği, haklı bir istek. Çünkü ortada bir doğal afet söz konusu. Bu noktada Utku Çakırözer ile Jale Nur Süllü de Tepebaşı ilçesinde zarar gören alanları ziyaret ettiler ve vatandaşa dediler ki: “Hakkınızı savunacağız.”
Peki, bu yeterli mi? Elbette hayır. Çiftçinin başkalarından medet ummadan kendi hakkını savunması şart!
Tavrını değiştirmesinden endişeleniyorum
Hükümet, bildiğiniz üzere işçinin kıdem tazminatı üzerinde düzenleme yapmak istiyor. İşçiler ise bu düzenlemeye ‘hakkımız elimizden alınıyor’ iddiasıyla karşı çıkıyor. Bu anlamda sendikalar da, ‘kıdem tazminatı kırmızı çizgimiz, greve gideriz’ kozunu masaya sürüyorlar. Sadece söylem üretmekle de yetinmeyen sendikalar, sokağa inmeye ve tepki göstermeye başladılar. Örneğin TÜRK-İŞ ve bağlı sendikalar, dün, eş zamanlı olarak ‘dışarıdaydı’ ve ‘kıdem tazminatını düzenleme girişimini’ protesto etti. Ya Eskişehir? Türk Metal İş Şube Başkanı ve aynı zamanda TÜRK-İŞ İl Temsilcili Orhan Demir sendikalar adın açıklama yaptı ve özetle dedi ki: “Ekonomide mevcut sıkıntıların aşılması için çözüm yine işçide aranıyor. Fatura işçiye kesiliyor. Kıdem tazminatı hakkımız masaya yatırılmak isteniyor. Daha esnek bir çalışma düzeni kabul ettirilmeye çalışılıyor. Bunların hiçbirini kabul etmiyoruz.”
TÜRK-İŞ’in bu tavrını olumlu buluyorum. Tek çekindiğim nokta, Genel Başkan Ergün Atalay’ın son anda hükümet lehine yine ‘bir şeyler’ yapabileceği ihtimali…
Skandal iddia!
Eğitim Sen Şube Başkanı Faik Alkan ciddi bir iddiayı gündeme taşıdı. Şöyle ki… Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen Fakültesi’nde Cumartesi ve Pazar günleri yapılan YKS’de öğretmenler ve görevli personele son dakikada Covid-19 tanısı konan ve karantinada olan öğrencilerin varlığından bahsedilmiş! Aynı binada Cumartesi günü 5 pozitif, 2 karantinada olan öğrenci, Pazar günü ise 2 pozitif, 2 karantinada olan öğrenci sınava alınmış. İşte Faik Alkan, bu bilginin personelden gizlendiğini öne sürerek yetkililere şu soruları yönlendiriyor: “Sınavda görev alan ve kronik hastalığı bulunan arkadaşlarımıza neden önceden bilgi verilmedi? ÖSYM bina sorumlusu dahil akademik personel önceden bu durumu öğrenip görevlerini iade etmiş midir? Sınavda görev alan MEB personelinin sağlık güvenliği neden hiçe sayılmıştır? Bu binada yeteri kadar sağlık önlemi alınmış mıdır?”
Başkan Alkan’ın sorularını okudunuz. Yanıtlarını merakla bekliyoruz, yanıtlanmayacaklarını bile bile!
FOTOĞRAFIN DİLİ OLSA
Mesut Hoşcan: Hah, şimdi keyiflendim işte. Madem barıştık, eski günlerdeki gibi alalım kulübü çıkaralım Süper Lig’e.
Halil Ünal: İyi fikir, ama Süper Lig’e yükselir yükselmez karşıma yine aday olarak çıkacağın yönünde şüphelerim var.
BİR TWEET
Arslan Kabukçuoğlu
Tüm ülkeler kalkınmada, gelişmede, ilerlemede bilime inanıyorlar ve yatırım yapıyorlar. AK Parti iktidarı kadar, ülkemizi cehalete mahkum eden olmadı. Dört yeni rektörün bilimsel yayını yokmuş. Vah Türkiye’m vah! Sonra da ilk 100’de niye üniversitemiz yok diye üzülürüz. İsteyen kim?
DÜNYA İNSANLARI
Fotoğraf: AFP
Protestocular, hükümetten, Covid-19’un Hong Kong’a yayılmasını engellemek için ana kara Çin ile olan sınırını kapatmasını talep ediyor
AFİŞ
BİR RÜYA İÇİN AĞIT
Film, Hubert Selby’nin romanından uyarlanmıştır. Uyuşturucu bağımlısı bir genç, televizyon bağımlısı annesi ve aralarında günden güne yükselen bir uçurum... Uyuşturucu batağı içerisindeki Harry’nin hayattaki tek amacı daha fazla uyuşturucuyken; umutsuz annesini hayata bağlayan tek şey en sevdiği yarışma programıdır. Bir gün bu yarışmaya katılmaya hak kazandığında tek derdi, ödül olan kırmızı elbiseye girebilmek olacaktır. Yaşlı ve mutsuz kadın zayıflama hapları kullanmaya başlar... Bu trajik hikaye, Black Swan, The Wrestler, Pi ve The Fountain gibi kült filmlere imza atmış Darren Aronofsky tarafından yönetilmiş; özellikle de Clint Mansell tarafından yapılan müzikleriyle hafızalara kazınmıştır.
KARİKATÜR
Akbar PIRJANI