Şenol Çarık, İzmir’den, öğrencilik yıllarından tanıdığım ve şu an İstanbul’da yaşam sürdüren gazeteci kardeşimdir. CHP’nin Taksim Mitingi ile ilgili gözlemlerini şöyle aktarmış Oda TV’ye…
Taksim mitingindeydim, çok kısa notlar:
-Miting beklediğimden kalabalıktı.
-Kitle laiklik ve Cumhuriyet vurgusu yaptı.
Darbeye de diktaya da karşı olduğuna vurgu yaptı.
“Türkiye Laiktir Laik Kalacak” ve
“Mustafa Kemal'in Askerleriyiz” en sık atılan slogandı.
-Atatürk posterleri, tişörtler ve bayraklar yoğundu.
-Kadın katılımı çok fazlaydı. Çocuklarını da getirmişlerdi.
-Katılanların yüzleri gülüyordu.
İstiklal'de de Gezi dönemi gibi bir hava hâkimdi.
-AKP tabanından çok az sayıda da olsa katılım vardı. Bir haftadır sürekli alanda olan kalabalıktan da katılımlar vardı. Türbanlı, çarşaflılar bile vardı. Ellerinde Türk Bayraklarıyla atılan sloganlara eşlik ediyorlardı.
-Bir de Gezi'nin sloganı “Her Yer Taksim Her Yer Direniş” sloganını da uzun süre sonra tekrar duymak çok güzeldi…
***
Şimdi de sözünü ettiğim bu mitingin birkaç gün öncesinden benim sosyal medya üzerinden yapmış olduğum bir paylaşımı da paylaşayım. Ki bu paylaşımımda isimleri geçen milletvekillerini de özellikle etiketledim…
Öncelikle bire bir tanıdığım CHP Eskişehir Milletvekilleri;
Sn. Gaye Usluer, Sn. Utku Çakırözer, Sn. Cemal Okan Yüksel,
İl Başkanı Sn. Sinan Özkar ve Ankara Milletvekili Sn. Bülent Kuşoğlu olmak üzere tüm CHP Yönetimine tarihi bir hatırlatmayı yurttaşlık görevim olarak saymaktayım...
Yarın İstanbul Taksim'deki tarihi buluşmada CHP farkı ilk andan son saniyelere dek yansıtılmalıdır tüm Ulusumuza. Bu tarihi buluşmanın “demokrasi nöbeti” olmadığı; Cumhuriyet-Bağımsızlık ve Laiklik daha da önemlisi Mustafa Kemal Atatürk devrimlerine bağlılık nöbeti olduğunun altı kırmızıçizgilerle belirtilmelidir. Ay Yıldızlı Bayraklarımız kadar Mustafa Kemal Atatürk tüm İstanbul'u donatmalıdır. Eğer hala varsa bu ülkede şeriat özlemcileri; bu görkemli manzara karşısında kendisini bir kez daha gözden geçirmelidir!
Yaşasın Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti.
Yaşasın Bölünmez Bütünlüğümüz…
***
Aklın ve (olanlar için söylüyorum) vicdanın yolu birdir saygın okurlar.
Demek ki bir ben değilmişim böyle olsun isteyen. Kim bilir bana kadar kimler (aydınlar-yazarçizerler-toplum yönlendiriciler) günler öncesinden tıpkı benim yaptığım gibi; ulaşabildiği her yoldan CHP üst yönetimine seslerini duyurmayı başarmışlar. Benim (ve benim gibilerin) günler öncesinden olmasını arzuladığımız çok şey, sevgili kardeşim Şenol Çarık’ın gözlemleri ile adeta bire bir oturmuyor mu ne dersiniz?
Bu görüntüler içerisinde eleştirdiğimiz birkaç konudan birisi de “hâkimiyet milletindir” yazısıdır. Bu söyleniş biçimi günümüzde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kısaltarak söylediği ve kendisine ait zannedilen vecizedir. Bunun doğrusunu Cumhuriyet Sevdalılarının hepsi çok iyi bilir ki; “hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” biçimidir. Bu sözü söyleyen de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’tür elbette!
Ki çok iyi anımsarsınız, daha düne kadar “hâkimiyet kayıtsız şartsız Allah’ındır” biçimini sıkça dillendirerek az inatlaşmamıştır bazıları vakti zamanında bu söylemin sahibi ile! Şunu da ekleyeyim; Eskişehir’de Türkçe Olimpiyatları adı altında yapılan malum organizasyonda; “Bu fikri yeryüzünde 140 ülkeye aşılayan, hizmetin götürülmesine vesile olan kıymetli büyüğümüz değerli Hoca Efendi” sözlerine şaka mı, gerçek mi diye anlam veremediğim Sayın Destici de bakın ne demiş twitter hesabından daha yeni; “İrade Milletin, Hâkimiyet Allah'ındır…”
O gücüne kurban olduğum yüce Allah’ın kâinattaki gücüne ve yansımasına hangi aklı evvel karşı çıkar inkâr eder ki!
Mustafa Kemal Atatürk’ün bu vecizesindeki amaç; Yaratanı reddetmek, ona üstünlük taslamak gibi zavallıca bir çaba olabilir mi? Yaşadığımız çağın dünyasında insanca bir sistem olan ve herkese gerekli olan “demokrasi” kavramının altını çizmek, halk iradesinin önemine vurgu yapmaktır hepsi bu kadar net…
Öncelikle şurada birleşiyor isek yarınlar adına hiç kaygı duymamıza gerek kalmaz. Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti, Laiklik ve Bölünmez Bütünlük paydaları altında birleşiyor isek zaten demokraside de, hukuk devletinde de, kardeşlikte, barışta da, ay yıldız bayrak altında da birleşmişiz demektir. Lakin içerisinde Cumhuriyet-Atatürk-Laiklik gibi değerlerin olmadığı-korunmadığı bir dünya görüşü ile yola çıkılırsa bu topraklarda daha nice iğrenç Fetö’ler, aşağılık darbeciler karanlık emellerini gerçekleştirmek adına fink atmaya devam ederler kanımca…
SİZİN SESİNİZ
Asıl ödül takipçilerin sevgi ve güvenidir!
Hangi insanın gönlü gelen iltifatlardan ötürü şenlenmez, hoş olmaz ki saygın okurlar? Hangi insan verdiği emeklerin alkış ve sevgi olarak geri dönüşümünden mutlanmaz ki? Öyle ise ben de etten kemikten ve duygulardan ibaret bir canlı olarak herkesin hoşlandıklarından hoşlanma hakkına sahibim…
Türkiye Sanat Platformu’nun düzenlemiş olduğu 2016 Basın- Medya Başarı Ödülü’ne layık görülen iki Eskişehirliden biri olarak elbette mutluyum. Yenigün Gazetesi’nde köşe yazılarını okuduğumuz ve Cuma günleri Gündönümü adlı televizyon programımda partnerim olan sevgili kardeşim Hüseyin Güven ile ikimiz layık görülmüşüz. Platform Başkanı Sultan Özateş nezdinde emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunarım.
Ama bu ödülden daha da güzeli, siz okurlarımızın-seyircilerimizin mutluluğuma ortak olmalarıdır, yaptıkları yorumlardır. Eğer ortada bir başarı var ise ESGROUP Yönetim Kurulu Başkanı sevgili F.Özgür Demirdaş ve Genel Yayın Yönetmeni kardeşim Soner Yüksel’in bize verdikleri yüreği unutmamamız gerek.
Teşekkürler Eskişehir…
Teşekkürler Türkiye’m…