Taraftara da iş düşüyor

İnsanlar çaresizlik içine düştükleri zaman, küçük de olsa bir umut ışığı gördüler mi, bu ihtimale 4 elle sarılır. İşte bu yüzden eski başkanlarımızdan Sinan Özeçoğlu camiayı heyecanlandırıyor. Yani Yılmaz Erdoğan'ın dizeleriyle söyleyecek olursak "Biz Sinan Özeçoğlu'nun başkanlığa aday olabilme ihtimalini sevdik..."

Tabii Özeçoğlu'na yakın isimlerin sosyal medyada yaptıkları paylaşımların umutlarımızı artırdığı da bir gerçek. Ancak "Özeçoğlu gelecek, dertler bitecek" diyemeyiz. Eskişehirspor'un içinde bulunduğu durum, 'Bir zengin işadamı gelsin, borçlarımızı ödesin' sınırını çoktan aştı. 197 milyon liralık borcu üstlenecek bir işadamı ararsanız, daha çok beklersiniz. Tabii o kadar da karamsar olmayalım. Borçlarımızın ciddi bir kısmı devlete. Hükumet vergi ve sigorta borçlarını genel olarak almıyor. Yani bazıları "AK Parti ne yapıyor?" diyor ya; o kadar da uzun boylu değil anlayacağınız. Ancak geriye kalan ve futbol ailesine olan 100 milyon liralık borç da küçümsenemez.

Özeçoğlu bu borçları sıfırlayabilir mi? Tek başına bu yükün altından kalkamaz. Ancak bu rakamın ciddi bir kısmını üstlenebilir. Dolayısıyla Özeçoğlu'na camia olarak yardımcı olmalıyız.

Bu konuda taraftara da görev düşüyor. Geçen sene kulübe 5 milyon lira civarında para kazandıran taraftarımız, bu sene 1 milyon liranın biraz üzerinde para harcamış.

Elbette ekonomik krizi unutmuyoruz. Ayrıca taraftarımızın da morali çok bozuldu. Ancak yine de taraftarın elini biraz cebine atması gerekiyor.

CHP'de işler karışacak mı?

CHP'deki kongre süreciyle kayyum süreci iç içe geçti. Aslında parti olağan olarak kongreye yakın zamanda gidecek. Dolayısıyla "Az sonra kozlarınızı paylaşacaksınız. Ne gerek var kayyum atatmaya?" diyenler çıkabiliyor. Fakat partinin iç işleyişini bildiğiniz zaman çok da şaşırmıyorsunuz. Bana kalırsa hiç de gerekli olmayan delege sistemi olduğu müddetçe, parti içindeki çatışmaların olmamasını bekleyemezsiniz. Ayrıca delege sistemi mevcut belediye başkanlarının da partinin seçim sürecine müdahale etmesini kolaylaştırıyor. Bu koşullar altında Sayın Abdülkâdir Adar ile, Sinan Özkar arasında yaşanacak mücadelenin, belediye başkanlarının örtülü bir mücadelesi olacağını öne sürebiliriz.

Son olarak Kayyum sürecinin reddedildiğini belirtelim. Bu durumu Abdülkâdir Adar, "Yanlış hesap, Bağdat'tan döndü" diyerek açıkladı. Ancak süz konusu sürecin Adar'ı yıprattığını da fark ediyoruz.

Peki CHP'de İl Başkanlığı yarışını kim göğüsleyecek? Bunu söylemek güç. Belli ki CHP köprüsünün altından daha çok sular akacak. Ancak ibrenin Sayın Sinan Özkar'a doğru her geçen gün döndüğünü söyleyebiliriz.

Süreç Kurt'u haklı çıkarttı

Erenköy TOKİ Evlerinde oturan vatandaşlar, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt'a dert yandı. Aslında Özal zamanında kurulan TOKİ, ölü doğmuş bir kurumdu. Bu kurumu aktifleştiren ve amacı doğrultusunda kullanan AK Parti Hükumetidir. Dolayısıyla mevcut hükumet bu konuda övgüyü hak etmekte. Ancak süreç içerisinde TOKİ'nin amacının dışında da kullanıldığını gördük. Vatandaşa ucuz ev temin etmekle mükellef olan TOKİ'nin 'Karadenizli müteahhit' mantığıyla hareket etmeye başladığını görüyoruz. Dolayısıyla TOKİ ile ilgili yurt genelinden şikayetler yükselmeye devam ediyor.

Son olarak Erenköylü vatandaşlarımız TOKİ'nin kendilerine söz verdiği sosyal mekanları yapmadığını belirterek, Kazım Kurt'dan yardım istedi. Yaşanan gelişmelerin Kazım Kurt'un öteden beri belirttiği "TOKİ sistemi çöktü. TOKİ fukaranın değil, büyük müteahhitlerin sistemine dönüştü" tarzındaki eleştirilerini haklı çıkarttığını görüyoruz. Dahası hükumetin "Bizi Odunpazarı Belediyesi engelliyor" savunmasının da düştüğünü görüyoruz.