O günlerde Kurt’un, Ataç’ın, Çakırözer’in, Yüksel’in ve Gölet’in ‘Eskişehir’de birinciyiz. En az üç vekil çıkarırız’ sözlerini eleştirenler olmuştu.
Kimileri de,’aç tavuk kendini darı ambarında görür’ yorumu yaptılar. Kimileri de ‘rüya gördüler herhalde’ dediler.
Belediye Başkanları, CHP İl Başkanı, milletvekili adayları ile CHP’lilerin çoğu üç çıkaracaklarından emindiler.
Emin olmayanlarda vardı.
Bazı etkinliklerde gördüğüm CHP’liler, 7 Haziran’da CHP’ye değil HDP’ye oy vereceklerini açık açık söylüyorlardı.
Aslına bakarsanız ‘CHP oy vermeyeceğiz’ diyenlerin sayısı azınlıkta idi. Ama yine de ister istemez CHP’lileri endişelendiriyordu.
Üstelik ‘Alevi Dernekleri’ yöneticileri yaptıkları, ’Bağımsız aday Muharrem Şenel’e destek veriyoruz’ açıklaması CHP’lileri daha da endişelendirdi.
O günlerde Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ve Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç ile konuştuğumda,”Doğrudur. Bir kısmı oy vermeyecek. HDP’ye ve Muharrem Şenel’e destek vereceklerini söyleyen partililer var. Şunu açık söylüyorum. HDP ve Muharrem Şenel’e oy vereceğini söyleyen partilileri toplasanız iki bin etmez. Ama 2011 seçimlerinde başka partilere oy veren çok sayıda seçmen bu seçimlerde CHP’ye oy verecekler var. Gidenler bizi korkutmuyor. Gidecek oyların çok çok fazlası gelecek” demişlerdi.
HAKLI ÇIKTILAR
Belediye Başkanları Kazım Kurt, Ahmet Ataç’ın ‘CHP’den gidecek oyların kat kat fazlası gelecek oylar var. Bu nedenle giden oylar bizi zora sokmaz. CHP Eskişehir’de en az üç milletvekili çıkaracak’ sözleri CHP’lileri rahatlatmıştı. Ancak yinede bin, iki bin oy kaybının bir milletvekiline maal olacağı konuşuluyordu.
Kazım Başkan da, Ahmet Başkan da haklı çıktılar. Giden oylar CHP için sıkıntı olmadı. 7 Haziran’da CHP, AK Parti’den 13 bin 986 fazla oy aldı. Oysa 2011 seçimlerinde AK Parti’nin oyu CHP’den 42 bin daha fazla idi.
TECRÜBESİZDİ GÖREMEDİ
Yanılan AK Parti’nin üçüncü sıra adayı Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ekonomi danışmanı Emine Nur Günay oldu. Emine Hoca, AK Parti’nin Eskişehir’deki hedefinin 4 milletvekili olduğunu söylemişti.
Emine Hoca’yı aslında Eskişehirliler sevmişti. Rahmetli Yusuf Cemal Özkan’ın kızı olduğunu öğrendiklerinde Eskişehirliler daha da çok sarılmıştı kendisine.
Ancak Emine Hoca’nın siyasi tecrübesi olmadığı için sahte gülüşleri, sahte sözleri, sahte sevgiyi, sahte sarılışları fark edemedi.
Emine Hocam gelecekte de siyasette yürümeyi düşünüyorsa, Eskişehir’de aldığı yenilgi kendisini bundan sonrası için ümitsizliğe neden olmasın. En azından siyasette nerede yürüyeceğini, nerede duracağını, kimlerle yola çıkılıp, kimlerle çıkılmayacağını anlamıştır.
Herhalde bundan sonra yol haritasını kendi çizer.
İki ölüm beni üzdü
Hafta sonu iki ayrı aldığım ölüm haberi beni gerçekten çok üzdü. Gerçi insan tanıdığı, eşi, dostu, yakını, arkadaşı, akrabası her kim ise ölümüne doğal olarak üzülür. Hafta sonu izim günümdü. Sabah erken kalktım. Parkta biraz yürüyüş yaptım. Eve geldim, duşumu alıp eşimle kahvaltı masasına oturdum. Bu sırada eşimin cep telefonu çaldı. Arayan büyük kızım Merve idi.
Gözyaşları içerisinde; “Anne can dostumuz, benim can arkadaşım, kardeşim, ağabeyim kuaförümüz Erdal kalp krizi geçirmiş. Hastanede ölmüş. Bu kadar iyi bir insan nasıl erken ölebilir. İnanamadım” demiş.
Kuaförlük Erdal Alp’in baba mesleği idi. ‘Kuaför Behzat’ dendiğinde Eskişehir’de isim yapmış herkes tanır. Oğlu Erdal’ı da kendisi gibi beyefendi bir insan olarak yetiştirmiş. Tıpki kendisi gibi Erdal’ı da Eskişehirliler çok seviyordu.
Hayat dolu bir insandı. Kızım veya eşimle dükkâna gittiğimizde, ‘Ağabey sen yabancı değilsin. Gel içeride bekle. Soran olursa ustam derim’ diye espri yapardı.
Bir kardeşim, yakınım ölmüş kadar üzüldüm. Genç yaşta bir kız evladı ile bir eş bıraktı göçtü bu dünyadan. Hele hele bir baba, anne için dayanılmaz bir acı bıraktı. Sağken bir evladını yitirmenin acısının ne demek olduğunu rahmetli kayın validem ve kayınpederimden bilirim.
İkinci acı haberi ise öğleden sonra geldi. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nihat Yüzügüllü yaşamını yitirmiş.
Nihat Hoca ile çok fazla samimiyetim yok. 4 veya 5 kez ESOGÜ’deki etkinliklerde bir arada olmuştum. Yanlış hatırlamıyorsam ESOGÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan Gönen tanıştırmıştı. Nihat Hoca’da tıpkı kuaför Erdal gibi çevresinde sevilen bir akademisyendi.
Nihat Hoca, Milas ilçesinde tatilini yaparken yüzmek için girdiği denizde boğularak yaşamını yitirmiş.
Sözde izin günümdü. Sabah neşeli bir şekilde kahvaltı masasına oturmuştum. Önce kızım Merve’nin verdiği acı haber moralimizi bozdu. Neşem kaçtı. Ardından da öğleden sonra Prof. Dr. Nihat Yüzügüllü Hocamın ölüm haberi üzerine tuz biber ekti.
Ölümler, doğumlar ve evlilikler gibi hayatın parçasıdır. Ve her ölüm erken ve zamansızdır yaşayanlar için. Ölen kişi kaç yaşında olursa olsun aynı hazırsızlık hali kişiyi sarıverir. Zaten tasarımı olmayan bir şeye nasıl hazır olunabilir ki? Hepimizi en çok zorlayan da budur. Artık sevilen algıladığımız anlamda yoktur ve nerede olduğunu bilmemekteyiz. Özlemi her geçen gün büyümektedir. Geride kalan, adeta koca bir boşluk denizinde bulur kendini. Tutunabileceği hiçbir kaya yoktur etrafında. İşte tam da bu noktada inançlarımız devreye girer. Cennet, cehennem, tekrar dirilme, evrene dâhil olma, tamamen yok oluş. Şekli her ne olursa olsun hepsinin bir tek amacı vardır, o da ölüme anlam vermek. Çünkü insan, hayata ancak anlam verdiği noktada özgürleşir.
Erdal kardeşim ve Nihat Hocam yattığınız yer nurla kaplansın. Mekânınız cennet olsun. Üzerinden kaç yıl geçerse geçsin. Sevenler asla ama asla unutmayacaktır sizi.
FUAR İÇİN DÜĞMEYE BASILDI
Nüfusu 900 bine dayanmış Eskişehir’in en büyük eksiklerinden birisi idi Fuar Alanı. Çevre illerimizde senenin belirli dönemlerinde yapılan fuarlara Eskişehir’den de katılımcılar gidiyorlar.
Marangoz ve Mobilyacılar Odası’nın Eskişehir’de yapmış olduğu mobilya fuarlarını unutmadık. Her yıl Nisan ayı başında açılan ‘Tarım Fuarı’nı binlerce kişi geziyor. Fuar Alanı Tepebaşı Belediyesi’nin Uluönder Kapalı Pazar yeri olmasına rağmen.
Eskişehir’de açılan fuarlar halkın bir bölümünün ilgisini çekmiş olsa da beklentilerin üzerinde ilgi görüyor. Nihayet Eskişehir’in yıllardan beri süren hayali gerçek oluyor. Eskişehir Ticaret Odası, 122 yıllık tarihinin en büyük projesine imza atıyor. Eskişehir’in Fuar ve Kongre Merkezi hayata geçiyor.
Eskişehir Ticaret Odası tarafından yürütülen başvuru süreci sonunda Kalkınma Bakanlığı, ETO’nun projesi olan Eskişehir Fuar ve Kongre Merkezi’ne onay verdi. Çevre Yolu üzerinde Ankara istikametinde yer alan 62.691 metrekarelik alanda fuar ve kongre merkezinin yanı sıra fuaye alanı, ETO’nun hizmet binası, açık otopark, restoranlar, kafeteryalar, VIP ve çok amaçlı salonlar yer alacak. Fuar ve kongre Merkezi’nin yapımı için BEBKA 10 milyon lira hibe tahsis edecek. Projenin geri kalan maliyeti ise Eskişehir Ticaret Odası tarafından karşılanacak.
Dönemin Ticaret Odası Başkanı Cemalettin Sarar ile yönetim kurulu üyeleri, Maliye Bakanı ve Eskişehir eski milletvekili olan Kemal Unakıtan’ı devreye sokarak eski SSK Doğum Evi’nin yanında bir araziyi çok düşük bedelle satın almışlardı.
Onların fuar yapmak için yaptıkları girişlerin bugün sonuç vermesi Eskişehir adına sevindirici. İnşallah kısa zamanda tamamlanır. Eskişehir fuar’ına kavuşur.
Ticaret Odası Başkanı Metin Güler ile yönetimini, meclis üyelerini kutluyorum attıkları bu önemli adımdan dolayı.
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...