Ülkemiz uzun denilebilecek bir aradan sonra tekrar çatışmalı bir döneme girdi. Binlerce gencimizin canına mal olan bu sürçten, karşılıklı çatışanlardan kimsenin karlı çıkmayacağı hala anlaşılmamış görülmüyor…
Zor gözükse de, umarım bu olaylar kısa sürede sona erer. Her şeye rağmen ümidimizi yitirmemek zorundayız…
Önce bu konudaki görüşleri dile getiren zaten yeterince yazar var, birde ben dile getirmeyeyim diyerek, başka konularda yazmaya yönelmek istedim. Fakat gelen şehit haberleri karşısında duygularım başka şeyler yazabilme olanağını ortadan kaldırdı…
Bu durumda ister istemez, yazacaklarım bu yaşananlardan daha mı önemli? Diye kendisine sormadan edemiyor, insan. Nede olsa tadımız iyice kaçtı…
12 Eylül 1980’ e kadar, kırsaldan çok kentlerde, “Anarşi” sözcüğü ile tanıklık ettiğimiz bu tip olaylar için artık “Terör” kelimesi kullanılmaya başlanmıştır.
Ne yazık ki; o günden bu güne ortaya çıkan en önemli gelişme, soruna verilen yaygın adın değişmiş olmasıdır. Gerçekte bir birlerini tam olarak ifade etmeseler de, toplum nezdinde özdeşleşmiş sayılırlar…
Bu yaşanan acıların sona ermesi ise ancak, ortak aklın ürünü olan bütüncül bir sorun çözme ortamının yaratılmasına bağlıdır.
Ülkemizin içinde bulunduğu bu zor günlerde “acılara ortak olmak yerine, ortak aklı kullanmaktan” başka çare yoktur…
Şu anda en önemli ortak akıl ortamı ise Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Ama maalesef oda ortada gözükmüyor…
Oysa sorunları çözmek için akılarımızı değiştirmek zorunda değiliz. Belki bakış noktalarımızı değiştirerek olayları yeni bir yaklaşımla görme olanağı bulabiliriz.
Ben bu süreçte bakış noktalarını değiştirecek ilk sorunun; otuz yıldır devam eden bu terörden kim kazandı? Olduğunu düşünüyorum…
Bu vesile ile tüm şehitlerimize Allah’ tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı ve sabırlar diliyorum.