Eskişehir’de siyasete namzet olan çok isim var ama…
Eskişehir’de siyasete namzet olan çok isim var ama…
Kimileri “Yılmaz Büyükerşen varken ben hayatta kazanamam” diye kafayı saklıyor. Kimileri “genel merkez’de adamım yok” diye yan çiziyor. Kimileri “bana gelinceye kadar nice isim var” diye klasik bir bahaneyle arkasını dönüp uzaklaşıyor.
Tam tersi düşünenler var elbette…
Kimileri “Hoca beni aday yapsa yeter” diye düşünüyor. Kimileri “genel merkeze rağmen” diyor. Kimileri “benden daha iyi isim mi var” diye son an bile olsa meydana çıkıyor.
Sonra ne mi oluyor?
Siyaseti ve temsil ettiği makamı, koltuğu çok iyi taşıyacak olan nice isim savaşmaktan korktuğu, konfor alanını terk etmediği ve garanti bir yer beklediği için müzmin aday olarak arkadaş çevresi ve şehrin çeşitli mekânlarında, çeşitli topluluklarından öteye geçemeyen hayaller sıralıyor.
Bazıları ise özgüveninden daha aşağıda kalan liyakatine rağmen savaşmaktan, kavga etmekten ve en önemlisi kaybetmekten korkmadığı için parsayı topluyor. İyi ya da kötü kendine bir koltuk kapıyor.
Bu durum hemen hemen her partide, her oda ve stk’da sıkça rastladığımız bir “Eskişehir döngüsü”
Son günlerde hafif hafif kendini belli eden seçim havasında da benzeri bir havayı kokluyoruz.
Hemen her parti ve hacmi büyük odalar için nabız yoklayan, açıktan değil gizliden temaslar kuran, küçük harflerle aday olacağını beyan edenler var.
Kimileri suyun altından ve derinden ilerliyor. Parti merkezi, il teşkilatı ve örgütleri, STK’lar proje dosyaları, nitelikli dostluklar ve ittifak destekleri oluşturmaya çalışıyor ve kaybetmeyi, kavga etmeyi göze almış bir halleri var.
Kimileri ise yüzeyin hemen altından, ara sıra kafayı çıkartıp etrafı seyrediyor ve birileri beni ittirsin, birileri beni alsın bir yere koysun diye beklemeye geçmiş. Konforundan taviz vermiyorlar.
Ha birde “parayı basarım, hatırlı tanıdıkları veya iş dünyasının önemli isimlerini araya sokar ve adaylar belirlenirken gider partiye üye olur, liste başına” diyenler yok mu? Elbette var. Ama partiler para mı lazım, oy mu lazım ona kendileri karar verecek.
Sözün kısası Eskişehir de aslında aktör az değil, epey var. Ancak açıktan siyaset yapacakların, kendine güvenenlerin, meydana çıkıp, kavga etmekten çekinmeyen insanların sayısı az. Genelde belli etmese dahi pek çoğu kendi donanımı, birikimine gereğinden fazla güveniyor ve çevresinde, sosyal medya hesaplarındaki popülerliğin onları bir yere getireceği hayaline kapılmış. Hatta kimilerinin çabası hangi parti için belli değil, yerel mi genel mi belli değil hatta bu çabalar siyaset için mi, ticari bir oda veya stk için mi? o bile anlaşılmıyor.
Görünen o ki bizler de aday enflasyonun düşük olduğu, dedikodunun, söylentilerin, kasıtlı algı oyunları ve kulislerden taşanların peşine düşeceğimiz bir seçim dönemine tanık olacak ve yine öncekilere benzer bir sürecin yansımalarını yazacağız.
O yüzden kocaman bir keşke iliştiriyorum yazımın sonuna…
Keşke Eskişehir için büyük hayaller kuran, sokakta gezerken umut vaat eden, bazı bedeller ödemeye hatta kazançlarından feda etmeye razı insanları görsek Eskişehir’de…
Elini masaya vurmaktan çekinmeyen, savundukları için kötü adam olmayı göze alan insanların sayısı çoğalsa.
Keşke iddiasını suyun altında değil açık açık herkesin yüzüne söyleyebilecek kadar kendine güvenen yeni yüzler, donanımlı namzetler görsek…
Çok olmasa dahi bir parça umutkarım…
Bugünü kaybetmeyi göze alacak kadar cesurlar, yarını boş geçmezler, eminim !