İlki 2011-2012 Eğitim-Öğretim yılında başlatılan ‘Okul Sütü’ projesi bazı olumsuzluklara! Rağmen başarı ile devam etti.
Sütün içerisinde bulunan laktoz intoleransına (süt hassasiyeti) bazı öğrencilere dokundu. Bu öğrencilerin rahatsızlanarak hastaneye kaldırılmalarından sonra bazıları,’öğrencilere bozuk süt içirdiler’, ‘yıllarca beklemiş sütler öğrencilere dağıtıldı’ ‘öğrenciler sütten zehirlendiler’ diye günlerce bağırdılar.
‘İZİN FORMU’ İMZALAYAN VELİLERİN
ÇOCUKLARI OKUL SÜTÜ İÇECEKLER
Oysaki süt içtikten rahatsızlanan çocukların yapılan tahlillerinde zehirlenme değil, laktoz’a karşı hassasiyetleri oldukları belirlendi. Gerek devletin laboratuarlarında gerekse özel laboratuarlarda yapılan analizlerde dağıtılan sütlerde hiçbir olumsuzluğa rastlanmadığı belirlenmesine rağmen, bazı kesim kamuoyunu da yanıltmak için, sütlerin insan sağlığını bozduğu iddialarını sürdürdüler.
Dünden itibaren öğrencilere süt dağıtımı yeniden başladı. Okul idarecileri tarafından velilere, sütteki Laktoz’a karşı çocuklarının hassasiyetleri olup olmadıkları soruldu. ‘Süt içmesine izin veriyorum’ diyen ve 'İzin Formu' imzalayan velilerin çocuklarına süt verilecek.
O SÜTTEN BENDE İÇTİM
Geçtiğimiz eğitim-öğretim yılında çocuklara dağıtılan sütten bende içtim. Dönemin Milli Eğitim Müdürü Erdoğan Ayata ile ‘zehirli süt’ iddiaları üzerine makamında yaptığımız söyleşiden sonra öğrencilerin içtiği sütten bana da ikram etti, kendisi de içti. Ben iki kutu birden içtim. Zehirlenmedim. Demek ki Milli Eğitim Müdürü bana zehirsiz süt ikram etmiş!
Öğrenciler süt içmeye başlayınca birilerinin yine canı sıkılmış! Olacak ki uygulamayı eleştiriyorlar.
Eğitim-İş Sendikası Şube Başkanı Ebru Sungar,’Okullarda öğrencilere verilecek sütün litresi 2,5 TL’ye geliyor. 6 milyon çocuğa dağıtılacak olan okul sütünün maliyetini ben hesap edemiyorum. Ama Milli Eğitim Bakanı, öğretmen maaşlarını 3 bin TL olduğunu söyleyerek atama yapmıyor. Bu milyarlar kimlere kazandırılıyor. Devam edecek okul sütü uygulaması öğrenciler arasında yine zehirlenmelere yol açacağını düşünüyorum’ demiş.
İLK ÖNCE KARŞI ÇIKMAMASI
GEREKENLER KARŞI ÇIKIYOR
Bir kere sütün zehirli olmadığı, süt içtikten sonra rahatsızlanan çocukların ise sütün içinde bulunan “laktoz’un” dokunmasından kaynaklandığı verilen raporlarlarda açık seçik belirtilmesine rağmen Ebru Hanım hala zehirlenmeler olacağını düşündüğünü söylüyor. Bunu gerçekten inandığı için mi söylüyor, yoksa aynı görüşte olmadıkları siyasi iktidarı eleştirmek için mi? Hangisi bilmiyorum ama! Herhalde Ebru Hanım okullarda çocukların süt içmelerine karşı.
Benim asıl takıldığım nokta Ebru Hanımın,’çocuklar için harcanan süt parasının niye öğretmenlere dağıtılmadığını’ soruyor olması. Çocuklara bedava süt dağıtmanın maliyetinin 130 milyon TL’ye olacağını ima ederek, süt’e para bulunurken öğretmenlere verilmemesini eleştirmiş.
Bunları söyleyecek en son kişi Ebru Sungar. Çünkü o bir öğretmen ve bir anne.
Sütün çocuklara ne kadar faydalı bir besin olduğunu daha iyi bilen birisi.
Ebru hanım çocuklarını süt içirmeden mi büyüttü?
Milli Eğitim Bakanı Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı’ya sesleniyorum.
Sayın Bakanım okullardaki süt dağıtımından hemen vazgeçin! Çocukların süt içerek sağlıklı büyümeye değil, öğretmenlerin daha fazla paraya ihtiyaçları var! Çünkü aldıkları maaşlar yetmiyor!
BURHAN BAŞKANIM BİRDE
YENİKENT PAZARINA BAK
Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı, Yaş Sebze Balıkçılar ve Pazarcılar Odası ziyaretinde, mahalle sakinlerinin yağmur, çamur, toz gibi sıkıntılı bir ortamda pazar alışverişi yapma sıkıntısına son vereceklerini söylemiş.
Doğru bir karar. Gelişen ve Avrupa Birliğine girmek için birliğin öne koymuş şartları tek tek yerine getiren bir ülkenin modern şehrine sokak aralarına kurulan suyu, tuvaleti olmayan, kapılarının, camlarının önündeki bu pazarlar yakışmıyor.
Lakin Gündoğdu Mahallesine verdiğiniz modern, hijyenik kapalı pazar müjdesini Yenikent Mahallesine de vermenizi beklerdim.
Zaten mevcut bir pazar yeri var. Bu pazar yeri Odunpazarı Belediyesi’nin ilk Belediye Başkanı Ayhan Boyer dönemimde yapıldı. Üzerinden nerede ise 20 yıl geçti. Hani diyorum madem mahalle sakinlerinin yağmur, çamur, toz gibi sıkıntılı bir ortamda pazar alışverişi yapma sıkıntısına son vereceğinizi söylemişken birde Yenikent pazar yerini yenileseniz, üstünü kapatsanız da, insanları yazın güneş, kışın kar-yağmur altında ihtiyaçlarını karşılamaktan kurtarsanız.
Bu pazardan sadece Yenikent Mahallesinde ikamet edenler değil, Gültepe, Yıldıztepe ve Üniversite Evleri sakinleri de alışveriş yapıyorlar. Bu Yenikent pazarının ne kadar yoğun kullanıcısı olduğunun göstergesi.