Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’tan dört yıllık görev süresi boyunca belki de en sık duyduğumuz kelime şu:
“engelleniyoruz!”
Bu kelimeyi ifade etmesinin birçok nedeni var elbette.
Kurt, işte o nedenleri,
“Engellere rağmen birlikte başarıyoruz” isimli kitapçıkta toparladı.
Söz konusu o kitapçığı da, dört yılda gerçekleştirdiği çalışmaları anlatmak üzere yaptığı bilgilendirme toplantısında dağıttı.
*
Dilerseniz kitabın içeriğine geçelim ve maddeler halinde sıralayalım…
- Odunpazarı Belediyesi, Şehri Derya Parkından çıkarıldı.
- Belediyenin yapacağı küçük sanayi sitesinin dönüşümüne, iktidar partisi tarafından set çekildi.
- TOKİ, Karapınar 2. Etap Projesini yapmadığı gibi, belediyenin yapması için de yetki vermiyor.
- Odunpazarı Belediyesi, Kurşunlu Külliyesi’nden çıkarılmak isteniyor.
- Belediyenin, çevreci ve yenilenebilir enerji hedefiyle gerçekleştirmek istediği Güneş Enerjisi Projesine izin verilmedi.
- Gökmeydan Mahallesi’ne yapılan Spor Kampüsünün yasal olmadığı iddia ediliyor ve kampüs kaldırılmak isteniyor.
- Belediye ihale yoluyla Orman Fidanlığını aldı ancak ihale iptal edildi.
- Belediye işçilerine asfalt ve yol konusunda eğitim verilmesi kararlaştırıldı ve Osmangazi Üniversitesi’nden yardım istendi. Ancak kentin üniversitesi bu hizmeti, yine kentin belediyesine parayla vermek istedi. Bunun üzerine belediye, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin asfalt şirketine başvuru yaptı ve o şirket, istenilen eğitimi ücretsiz verdi.
- Odunpazarı Belediyesi’nin yaptığı Hoş Geldin Bebek Projesi kapsamında, ilçe genelinde yeni doğan bebeklerin ailelerine ziyaretler gerçekleştiriliyordu. Ancak Nüfus Müdürlüğü, belediyeyle yeni doğan bilgilerini paylaşmayı kesince, proje sekteye uğradı.
- Belediye köy okullarını onarmak ve eksiklerini tamamlamak istedi ancak izin verilmedi.
- Karapınar Mahallesine yapılmak istenen spor tesisine bir türlü izin çıkmıyor.
- Kızılay, Halk Market’le yaptığı işbirliği protokolünü bir anda iptal etti.
- Yeniket Mahallesinde yapılmak istenen kapalı pazar yerine izin çıkmadı.
- Tarihi Odunpazarı Bölgesini canlandırmak ve sanata katkıda bulunmak üzere sanat sokağı yapılmak istendi ancak bu istek reddedildi.
- Belediye, Spor İl Müdürlüğüne bağlı yeni stadyumun temizlik ve çim bakım işlerini üstlenmişti. Ancak “Belediye bunun üzerinden reklam yapıyor” denilerek stadyumdan çıkarıldı.
- Milli Eğitim Müdürlüğü, belediyelerin; kurs, eğitim, etüt, öğretim ve bunların sonucunda verilen sertifika programını yasakladı.
- Belediye müzelerine, özel müze statüsünde olmadığı için “müze” denilmesi yasaklandı. Belediye artık “galeri” sözcüğünü kullanıyor. (Örn: Tayfun Talipoğlu Daktilo Galerisi),
- Botanik ve Regülatör, Şehri Derya Parkında olduğu gibi belediyenin elinden alınmak isteniyor.
- Zabıtanın, kaldırım işgaline ceza kesmesine izin verilmiyor.
*
“Engelli Kitap”ın içeriğini okudunuz.
Belediyenin aleyhinde yapılan kısıtlamaların bazıları yasa veya yönetmelikler nedeniyle, yani
zorunlu olarak yapılsa da; geneli kolaylıkla
uzlaşılabilecek, yani hızlı bir biçimde çözüme kavuşturulabilecek konular.
Ancak ne yazık ki olmuyor.
İktidar partisi ile muhalefet partisi arasındaki uzlaşmazlık, utanç niteliğinde olan “Engelli bir kitapçığın” hazırlanmasına neden oluyor.
*
Aslına bakılırsa burada mağdur olan, belediyeden öte belediyenin hizmet ettiği Odunpazarlı yurttaşlarımız.
Ve söz konusu engellenen hizmetlerin, belediye tarafından verilememesinde, sadece iktidar partisi ve iktidar partisinin yönettiği bürokratların suçu yok.
Odunpazarı Belediyesi de, bu konuda şapkasını önüne koymalı.
Çünkü…
Yıllardır kenti yöneten
Yılmaz Büyükerşen, Kazım Kurt kadar engelleniyoruz demedi.
Yıllardır Tepebaşı bölgesine hizmet veren
Ahmet Ataç’tan da, Kazım Kurt kadar engelleniyoruz kelimesini duymadık.
Buradan hareketle şunu net bir biçimde ifade edebilirim:
Odunpazarlıların hak ettikleri hizmeti alamamalarının sorumlusu; iktidar partisiyle, CHP’li Odunpazarı Belediyesinin uzlaşamamasıdır.
Burada kimin daha suçlu olduğu hiç önemli değil.
Önemli olan, her iki tarafın da demokrasi çığırtkanlığı yapması ancak buna rağmen demokrasi mekanizmasını çalıştırmayıp, uzlaşmak yerine kavga etmesidir.
Ve bu kavganın halka zarar vermesidir.
Ve halk, gerektiği zaman gerekli cevabı her iki tarafa da mutlaka verecektir.