Prof.Dr. Alper Çabuk

Süper kahramanlarım

Bu köşeden sizlere ulaşmayı çok önemsiyorum. Bunu benim mesleki ve akademik olarak yaptıklarımın çıktılarının bir kısmının yaygın etkisini artıran bir  iş gibi görüyorum.

22 Temmuz 2019 10:16
A
a
Sütiş Eskişehir
Bu köşeden sizlere ulaşmayı çok önemsiyorum. Bunu benim mesleki ve akademik olarak yaptıklarımın çıktılarının bir kısmının yaygın etkisini artıran bir  iş gibi görüyorum. Tıpkı benim için mesleki ve bilimsel açıdan özel bir yeri olan ve süper kahramanlarım arasında yer alan iki popüler insanın, Carl Sagan ve Ian Mc Harg’ın yaptığı gibi. Çoğu kez öyle uzun uzadıya düşünüp de yazmıyorum. Hafta sonu o anda elimde ne varsa, kimi zaman bilgisayarın, kimi zaman tabletin ya da cep telefonun karşısına geçip, aklımdan o anda geçenleri yazıveriyorum. Tıpkı bu yazı gibi. Son birkaç haftadır yazamıyorum. Bunun tabi ki bir sebebi var, ama bunu açıklayamayacağım. Zira bu sebep, bu köşeden neredeyse yedi yıldır kesintisiz yazmama neden olan motivasyonun tersi bir ruh halinden kaynaklı. 
Neyse lafı uzatmadan devam edeyim süper kahramanlarımı anlatmaya…
Bütün mesleki yaşamımı üzerine kurduğum coğrafi bilgi sistemleri ve coğrafi bilgi teknolojileriyle uğraşmaya başlamam, 1990 yılların başına dayanıyor. Bana ve benim gibi artık hocaların hocası olmuş olan, pek çok kişiye kazandırmış olduğu “kişisel başarıya değil, değerler yaratmaya odaklanma motivasyonu” nedeniyle süper kahramanlarımdan olan, o dönemki Bölüm Başkanımız ve danışmanım Prof.Dr.Nur Sözen hocanın yönlendirmesiyle bir firmada çalışmaya başladım. Bu firma, o dönemde dünyada ve ülkemizde yeni yeni yaygınlaşmaya başlayan coğrafi bilgi sistemleri ve teknolojileri alanında öncü bir firmaydı. Halen de ülkemizde bu teknolojilerin yaygınlaşması konusunda lokomotif olan bu firma, aynı zamanda dünyada coğrafi bilgi sistemlerinin babası sayılan meslektaşım ve bir diğer süper kahramanım Jack Dangermond’un kurucusu olduğu uluslararası firmanın ülkemizdeki temsilcisiydi. Coğrafi bilgi sistemleri kullanımın ülkemizdeki ilk kapsamlı uygulamalarından birini o dönemde çalıştığım bu firmada, bu konuda yetkinliği hala sık sık “bir sorunla karşılaşıldığında, mümkün olan en kısa sürede kullanma ve uygulama kılavuzlarından öğrenmeye çalışmak” düzeyinde olan üç dört kişilik bir grupla yapmaya çalışırken, o güne kadar yapılmamış bir şeyi deneme maksadıyla yaptım ve çıktısını aldım. Aldığım çıktıyı, beni ben yapan coğrafi bilgi sistemleri ve teknolojileriyle ilgili temel konuları öğrendiğim için süper kahramanlarım arasında yer alan firmanın yetkililerinden ve alanın öncü isimlerinden Mehmet Tankut beye akşam geç saatte ofisten çıkmak üzereyken gösterdim. Çok heyecanlandı o da… “Kapıdan çıkarken, yarın önemli bir misafirimiz gelecek, ortalığı toparlayın çocuklar” dedi ve ofisten çıktı. Biz de ofiste kalan bir kaç kişi, yoğun çalışma nedeniyle oldukça karışık hale gelmiş ofisi topladık. Ertesi sabah oldu, Mehmet abi yanında bir diğer süper kahramanım Nur hocamla birlikte ofise geldi. Demek ki gelecek önemli misafir Nur hocamdı ve iki süper kahramanım karşımdaydı. Mehmet abi “o dün akşam bana gösterdiğin çalışmayı göstersene hocana” dedi… Ama ne yazık ki gösterme şansım yoktu, zira bir önceki akşam gelecek önemli misafir nedeniyle ofisi toplarken attığım şeylerden biriydi, o çalışmanın olduğu çıktı. İki süper kahramanımın karşısında yaşadığım o anı ve mahcubiyetimi asla unutamam… “Attım” diyebildim sadece, sesim titreyerek… Mehmet abi, sert bir şekilde sadece “veri atılır mı” dedi ve yanımdan ayrıldılar. İşte o günden beri belleğimin geri planında yer alır “veri atılır mı” sorusu ve o günden beri her şeyi saklarım. Hem hacim olarak, hem de insan zihniyle erişmek ve ihtiyaç durumunda kullanmak açısından oldukça büyük boyutlara gelmiştir sakladığım belgeler. Neyse ki gelişen teknoloji imdadıma yetişmiştir yine. Önce kapasitesi artan saklama üniteleri, sonra bulut sürücüler ve diğer teknolojik çözümler. Ayrıca unutma riskine karşı her şeyi not alırım. Eskiden herkes gibi ajandalara, defterlere alırdım. Ancak notlar artıkça gördüm ki, ihtiyaç duyduğunda neyin nerede olduğunu bulmak çok kolay değil, hatta çoğu zaman mümkün değil. Bu yüzden önce taşınabilir bilgisayarlarla, sonrasında 2000’li yılların başından beri kullandığım akıllı telefonların ilk öncüleriyle not almaya başladım. Veriyi atmamanın ve etkin şekilde arşivleyebilmenin ve ihtiyaç duyduğum zaman hızlıca ulaşabilmenin çok faydasını gördüm bugüne kadar. Süper kahraman değilim ya da çok özel bir insan sayılamam ama akademik ve mesleki olarak da zaten bilgi sistemleriyle uğraşıyor olmam nedeniyle teknolojiden bu düzeyde etkin yararlanmam, çoğu insana göre iş verimimi belki onlarca kat artırmıştır. Teknoloji, benim için bir süper güç olmuştur hep. Onlarca yıl önce yaptığım bir çalışmanın verilerine hemen erişebildiğim gibi, onlarca yıl önce katıldığım bir toplantının notlarına da hızlıca erişebilirim ya da onlarca yıl önce attığım bir e postaya da. Üstelik bulut sürücüler, uzaktan erişim uygulamaları ve internet servisleri gibi teknolojilerin yardımıyla bunlara yanımda cep telefonumun ya da internet erişimli taşınır bir  cihazımın olduğu her yerden ulaşabilirim. O yüzden bilin ki, sizinle konuşurken elimde cep telefonumla bir şeyler yapıyorsam, bu sizi dinlemediğimden değil, sizin söylediklerinize değer verip, not aldığımdan ya da o anki toplantıda işe yarayacak dünyanın her hangi bir yerinde sabit bir diskte ya da bulut sürücüsünde saklı tuttuğum bir veriye ya da bilgiye erişebilmek içindir... Bunu söylerken utansam da, benim bir diğer süper kahramanım da, bana bu süper gücü sağlayanlar arasında dünyada önemli bir yere sahip, evde ofiste ve her yerde kullandığım teknolojilerin önemli kısmının yaratıcısı, Steve Jobs’dur bu yüzden...
Bana doğrudan katkı sağlayacak ya da bana temas eden bir faydası olmasa da sahip olduğu çok özel vizyon ve misyon edindikleri nedeniyle süper kahramanlarım arasında özel bir yere sahiptir,  Elon Musk. Dünyanın teknoloji alanındaki en önemli girişimcilerinden olan Musk’ı bana ve benim gibi birçoklarına göre diğerlerinden ayıran ve süper kahraman olarak nitelendiren şey, insan ırkının geleceğini güvence alma kaygısıyla teknolojiden yararlanmaya çalışmasıdır. Bir diğer ayırıcı özelliği ise, rakiplerinin çok önünde olan geliştirdiği tüm teknolojilerinin patentlerini herkesle ücretsiz olarak paylaşıyor olması. Bu bir çokları hatta büyük çoğunluk için akıl almaz bir delilik. Ama bunu kendi ifadesiyle Musk şöyle açıklıyor. 
“Deliklerle dolu bir gemideyiz ve bu gemi su alıyor. Biz bu gemideki suyu boşaltmaya yarayan bir kova yaptık. Siz olsanız kovanın tasarımını diğerleriyle paylaşmaz mısınız?”
........................................
Anadolu Üniversitesinden geçen yıl ayrılarak, 60 yıllık kurum kültürümüzle şekillenen alışkanlıklarımızın bir çoğunu geride bırakarak, yolumuza Eskişehir Teknik Üniversitesi olarak devam ediyoruz. Bu yolda, ilk mezunlarımızı Haziran ayının sonunda düzenlenen mezuniyet töreni ile uğurladık. Benim için Anadolu Üniversitesindeyken mezuniyet törenleri, hele o eski dönemlerde kent merkezinde Atatürk Stadyumunda yapılan mezuniyet törenleri, çok özel bir yere sahipti. Hani “evlatlarının mürüvvetini görmek” diye bir tabir vardır yaygın olarak kültürümüzde. Evlatlarının mürüvvetini görmek, onların yetişmesi sürecinde verdiğin emeklerin karşılığını almaktır aslında. Bir yandan gururlanmaktır kendi kendine; kendini biraz da önemli hissetmektir, verdiğin emekler nedeniyle onların başarısını görmek. O törenler, bana kendimi hep öyle hissettirmiştir geçmişte. Yılın sonundaki mezuniyet törenlerini sabırsızlıkla beklemişimdir hep. Valilik önünde Atatürk Anıtına çelenk konulması, oradan hep birlikte stadyuma geçilmesi, bu arada kenti, kentlileri ve öğrencilerin ailelerini selamlama, en sonunda mürüvvete ermiş ve mezun olmuş öğrencilerinle stadyumda buluşma ve onların mutluluğunu paylaşma… Çok değerliydi benim için… Emeklerinin meyvesini toplamak gibiydi, o gün benim nazarımda… Yetiştirdiğin evlatların mezun olmaları ve birer meslek insanı olmaları, yaptığın işin aslında ne kadar değerli olduğunu hissettirir insana biraz da… O günün süper kahramanları, stadyumun sıralarında oturan, bu gençleri yetiştiren mezunlarımızın ebeveynleri ve tabi ki onlara mesleki bilgi ve becerileri kazandıran tüm hocalarıdır bana göre…
İşte Eskişehir Teknik Üniversitesi olarak yapılan ilk mezuniyet töreninde de, çoğu anında gözlerim dolarak, yıllar sonra yeniden böyle hissettim. Biz Eskişehir Teknik Üniversitesi hocalarını süper kahraman gibi hissettiren mezuniyet törenine emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum.
........................................
Konuyla belki ilgisi yok ama süper kahramanlar başlıklı yazımda belirtmezsem haksızlık etmiş olurum. Tabi ki benim en önemli süper kahramanlarım annem ve babam, eşim ve çocuklarım. 
İyi ki varsınız ve ailemsiniz...
........................................
Yine de umut var… İyi ki umut var...
Herkese iyi haftalar...
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon
29 kere 40 yıl kölesiyiz... 27 Temmuz 2019 23:05

ELİNİZE AĞZINIZA YORUMLARINIZA SAĞLIK. SİZ DE İYİ Kİ VARSINIZ SAĞOLUN VAROLUN.

0 2 Cevap Yaz
Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi